Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

PSİTHOTH 26. SAYISINDA "AŞK" TEMASIYLA KARŞINIZDA- BETÜL BEYZA GÜLTEKİN

PSİTHOTH 26. SAYISINDA "AŞK"  TEMASIYLA KARŞINIZDA! Adını mitoloji karakteri olan Thoth'tan alan Psithoth Sanal Dergimiz, 2020 EYLÜL ayı 26. sayısına "AŞK" teması ile devam ediyor. Herkese PSİTHOTH'LU keyifli okumalar!  BETÜL BEYZA GÜLTEKİN

BELİRLİ PARAMETRELER ÇERÇEVESİNDE ROMANTİK KISKANÇLIK- HÜSEYİN GÜZEY

BELİRLİ PARAMETRELER ÇERÇEVESİNDE ROMANTİK KISKANÇLIK Kıskançlık (Haset), bünyesinde iki farklı kavramı barındıran bir olgudur. Bu kavramlardan ilki, bir bireyin kendisinde var olmayıp başkasında var olan bir özelliği gözlemlediğinde hissettiği yoğun rahatsızlık ve çekemezlik durumunu ifade ederken; ikincisi, bir bireyin yakın ilişkiler kurduğu bir bireyi, genellikle öz güven eksikliğinin bir sonucu olarak, terk edilme veya uzaklaşılma endişesiyle sürekli kısıtlama ve kendisine mahsus kılma çabasını ifade eder. Romantik kıskançlık kavramı yukarıda bahsedilen kıskançlık tiplerinden ikincisine aittir. Romantik kıskançlık kavramı literatürde özellikle 1980’li yıllardan itibaren irdelenen bir konu olmuştur. Bu konu, kıskançlığın; cinsiyet, cinsiyet rolü yönelimi, kıskançlığa karşı geliştirilen tepkiler, ilişkinin türü ve süresi, yaş, öz güven ve benlik saygısı düzeyi, kültür ve çeşitli psikolojik rahatsızlıklar gibi farklı parametreler çerçevesinde incelenmesine imkân tanımıştır. Yürütülen

DÜNYA MİTOLOJİSİNDE AŞK- MERVE CEREN ŞAFAK

DÜNYA MİTOLOJİSİNDE AŞK Aşk, bireylerin bir çeşit bağlanma halidir. Aşk hakkinde birçok bilimsel açıklama mevcuttur. Beynimizin bazı bölümlerini aktive eden, ayna nöronların aktif olduğu (empati becerisinin gelişmesini sağlar), çeşitli hormonları harekete geçiren biyolojiyi ve duyguları kapsayan bir kavramdır. Aşk aynı zamanda şefkat gibi unsurları da içinde bulundurur ve böylece kişiler arasında bağlanmayı sağlar. (Doğan, 2017) Ancak ünlü şair Turgut Uyar’ın Aşkı tanımlayan anlamamızı sağlayan çok güzel bir sözü vardır; ‘‘Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım / Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum.’’ Peki dünya mitolojisinde aşk nasıl anlatılmıştır? Ülkelerin aşka dair çeşitli efsaneleri ve mitolojik karakterleri vardır. Bunlardan bazıları; Pyramus ile Thisbe Antik çağlarda yaşanıldığına inanılan bu efsane aileleri düşman olan iki komşu gencin aşkını konu alır. Pyramus Babil’in en yakışıklı genci, Thisbe ise en güzel kızı olarak anılır. Pyramus ve Thisbe birbirleri

KUŞAKLAR İÇİNDE DÖNÜŞEN "AŞK"- ZEHRA ŞENİZ GÜÇ

KUŞAKLAR İÇİNDE DÖNÜŞEN "AŞK" Günümüz aşklarına taş atıp, çeşme başı edebiyatına kör kütük tutunarak nerede o eski aşklar savını size kabul ettirmek gibi bir niyetim yok aslında. Ancak kendi zevklerini başının belası haline getiren, sevda yolunda acı çekmesinin şart, iki insanın birbirine gösterdiği sevgi hallerini de suç gibi algılayan nesil ile; yeni iletişim teknolojilerinin etkisiyle 'öz kimliğin görünür taşıyıcısı bedenin' yok olduğu, aşk için şimdilerde çevrimiçi olmanın yeterli sayıldığı nesil arasında aşkın neden aynı kalmayışının bariz bir sebebi varken, geçmişi sürekli yad edip ''vay be'' dedirtmek isteyen kişilere cevap olarak bir BENCE yazmak asıl niyetim. Kuşaklar toplumsal olaylar, ekonomik durum, teknolojik gelişmeler gibi birçok unsurdan etkilenmekte ve bunlar kuşakların yaşam tarzlarına, eğlence biçimlerine, sosyal aktivitelerine, yaşama bakış açılarına ve yakın ilişkilerine etki edebilmektedir. Hâl böyle iken, her çağda insanların

ROMANTİK İLİŞKİ VE SOSYAL MEDYA- BERRAK ÇAKIROĞLU

ROMANTİK İLİŞKİ VE SOSYAL MEDYA İnsanlık tarihi süresince bireylerin yaşamlarının en azından belli bir zaman diliminde deneyimlediği, deneyimlemek için arayışta olduğu ve kimilerinin gülümseyerek kimilerinin buruk bir tebessüm etmesine neden olan bu duygu insanların büyük bir çoğunluğu için önemli olsa gerek ki çeşitli kültürlerde çeşitli biçimlerde bilimin ve sanatın konusu olmuştur. Kimilerinin inancı olmasa da varlığını reddemeyeceğimiz duygulardan biridir. Türkçeye Arapça “ışk” sözcüğünden geçen aşk; bireyi belli bir nesneye, varlığa veya evrensel bir değere sevk ederek bağlayan gönül bağı; bireyin, özünde kendi hariç en ulvi varlık ve güzelliğe karşı hissettiği aşırı ve yoğun sevgi anlamlarını ifade eder (Cevizci, 2003, akt. İnal, 2014). İçerik olarak da sarmaşığın gövdesine dolandığı ağaç ya da bitkinin besinlerinden yararlanıp kurutması gibi aşığın da maşukun diğerleriyle bağlantısını keserek kendisine boyun eğdirmesine benzetilmesi nedeniyle sarmaşık anlamındaki “aşeka” sözcüğü

TÜRK TELEVİZYONLARINDA AŞK- NİSA SIK

TÜRK TELEVİZYONLARINDA AŞK Elimize kumandayı alıp televizyonu açtığımızda, sinemaya gittiğimizde hiç şüphesiz karşımıza bir aşk hikayesi çıkar. Yazılmamış fakat kesinlikle uyulması gereken bir kural varmış gibi her dizi ve filmde Aşk konusu işlenir. Bu vazgeçilmezliğin altında ki en büyük sebep aşk duygusunun çekiciliği olsa gerek. Aşkı anlatmanın, kurgu yaşamlarla insanların hayatına sokmanın göründüğü kadar masum olmadığına inanıyorum. Televizyon ve sinemanın bu kadar insan hayatına yön verdiği bir dönemde daha titiz bir çalışmanın olması gerekmektedir. Çünkü çocuklar ve ergenler başta olmak üzere bir çok kişi aşk konusunda ki referanslarını bu kurgusal karakterlerine dayandırmaktadır. Hal böyle olunca aşk duygusunun işleniş biçim ide toplumsal değişimleri etkilemektedir ve toplumsal değişimlerden etkilenmektedir. Şöyle kafamızı geriye dönderdiğimizde Yeşilçam filmlerini tebessüm ederek hatırlarız. Orada aşkın işleniş biçimi ile günümüzde ki işleniş biçiminin aynı olmaması bizi şaşır

AŞKIN KURAMI OLUR MU?- SEMA GÜRBÜZ

AŞKIN KURAMI OLUR MU? Aşk, hayatımızda sıklıkla duyduğumuz kavramlardan biridir. Mitolojiden şiire, türkülerden mektuplara her yerde vardır. Günlük yaşantımıza bu kadar sinmiş olan bir kavramın içini doldurmak da bir o kadar zor olacaktır. Türk Dil Kurumunun tanımına göre “Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu” demektir. Farklı aşk tanımları da söz konusudur. Örneğin Freud aşkı, cinselliğin yüceltilmesi olarak, Harlow bağlanma davranışı olarak ve Fromm ilgi, sorumluluk, saygı ve anlayış olarak tanımlamıştır. (Atak ve Taştan, 2012). Aşk kavramı psikolojide de araştırmaların konusu olmuştur. Farklı araştırmacılar farklı kuram ve modeller önermişlerdir. Sternberg'in (1986) üçgen aşk kuramı; Lee'nin (1973,1977, 1988) aşk biçimleri sınıflandırması; Hazan ve Shaver'in (1987) romantik bağlanma olarak aşk yaklaşımı vardır. ( Açıkel, 2013). Aşkı nöropsikolojik, evrimsel açıdan inceleyen araştırmalar da mevcuttur. İlk olarak Sternberg’in aşk üçgeni ile başlamak istiyorum. Sternberg’e (199

İNSAN RUHU KARMAŞASI İÇİNDE SANAT- ÖZDEN NUR KARPINAR

  İNSAN RUHU KARMAŞASI İÇİNDE SANAT İnci Küpeli Kız, 1665 Aşk; yaratıcılık, zamansız, mekansız, rakamsız, huzurlu, huzursuz sonsuz bir döngüdür. İki kişinin arasında gerçekleşen basit gibi görünen fakat karmaşık bir sistemdir. Aşkın karmaşıklığını çözümü olmayan problem gibi görünmesi değildir. Hatta bu denklemi çözmek problemdir. Çünkü herkes için farklı anlamları olan bu kavramın karmaşıklığı yüz yıllardır bize hayatı yaşanılır kılan estetiğin görünür, duyulur, hissedilir halini sunar: “Sanatı" Aşk gibi güçlü duygular beraberinde yaratıcılığı, hayal etmeyi, huzur vermeyi, farklı bakış açılarını sanat yolu ile günümüze ulaştırır. Ludwig van Beethoven eşi benzeri olmayan besteleri ile bir parçamıza dönüşen notalarıyla, William Shakespeare eskilerden gelen hayranlıkla okunan, izlenilen eserleriyle, Franz Kafka gerçekçi, duygusal kelimeleri ile bize hissettirdiler aşkı. Bir de gördüğümüz, önünde uzun uzun düşündüğümüz, onlarca duyguyu aynı anda hissettiğimiz, “acaba o ne gördü?” de

FARKLILAŞAN KÜLTÜREL BAĞLAMDA AŞK- EYLEM YILMAZEL

FARKLILAŞAN KÜLTÜREL BAĞLAMDA AŞK Aşk kavramı herkesi ilgilendiren, herkesin hakkında belli bir yorumu olduğu çok geniş bir kavramdır. Her insan hayatında en az bir kere bu duyguyu yaşamıştır ya da yaşamayı umar. Aşk insanların yaşamlarına anlam kattığını düşünmeleri açısından önemlidir. Bilimsel olarak da aşkın insan yaşamında bazı işlevlerinin olduğu belirtilmektedir. Bir insanın başka birisine aşık olmasını etkileyen farklı birçok sebep vardır. Dış görünüşten, eğitim seviyesine, sağlık durumundan, maddi refahına kadar kişinin sahip olduğu birtakım özellikler aşık olanda çekim gücü yaratır. Sosyal bir varlık olan insanın hayat denen uzun yolda kendisine eşlik edeceği kişiyi seçip evlenmesinde de aşk önemli bir yer tutar. Peki bu kadar evrensel bir duygunun yaşanışında kültürel farklar var mıdır? Kültür hayatımızın her alanında bizi etkisi altına alan büyük bir güçtür. İçine doğduğumuz kültürdeki normlarla sosyal hayatımızı şekillendiririz. Yemek yeme stilimizden, toplum içinde nasıl

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

KENDİMİZİ DAHA İYİ NASIL TANIRIZ: AŞK- NASİRA CANSEV BUKHARİ

KENDİMİZİ DAHA İYİ NASIL TANIRIZ: AŞK “We accept the love we think we deserve.”  (Hak ettiğimizi düşündüğümüz aşkı kabulleniriz.)  - Stephen Chbosky Bu sözün her şeyi özetlediğini düşünüyorum. Aşkın her yaşta ve her formda olabileceğini toplumsal bilince kabul ettirmeye başladığımız bu zamanlarda aslında bir şeylerin sadece bizler için var olduğunu anlamaya başladık. Çünkü başkalarının yargıları ve tutumları bizim kendimizi ve aşka bakış açımızı derinden etkileyebiliyor. Bu durumda gerçekte bizi neyin mutlu ettiğini fark ettiğimiz zaman hayatımızın odak noktası da başkaları değil bizim düşüncelerimiz oluyor. Tabii kendimizi ne kadar tanıdığımıza göre de bir seçim yapıyoruz. Normalde bir gün içinde hissettiğiniz bütün duygular hakkında, “Ben neden bunu hissediyorum ki?” diye düşünmezsiniz. Aşık olana kadar… Demek ki bize etkisi o kadar büyük. Ama tam olarak ne anlıyoruz? Araştırmacılar insanların kültürden kültüre değişkenlik gösterip çeşitli yapılarda olabildiği gibi aşkın da çeşitli t