Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

PSİTHOTH 21. SAYISINDA "KİTAP İNCELEMELERİ" TEMASIYLA KARŞINIZDA! -BETÜL BEYZA GÜLTEKİN

PSİTHOTH 21. SAYISINDA  "KİTAP İNCELEMELERİ"  TEMASIYLA KARŞINIZDA! Adını bir mitoloji karakteri olan Thoth'tan alan Psithoth Sanal Dergimiz, 2020 NİSAN ayı 21. sayısına "KİTAP İNCELEMELERİ" teması ile devam ediyor. Herkese PSİTHOTH'LU keyifli okumalar!  BETÜL BEYZA GÜLTEKİN

İNSAN ZAYIFI GÖRÜRSE BEYAZ KİRLENİR- ÖZDEN NUR KARPINAR

İNSAN ZAYIFI GÖRÜRSE BEYAZ KİRLENİR  “Aydınlık olduğu sürece, yeterince yürekliyiz.” William Golding-Sineklerin Tanrısı Bir kitabın kapağına dokunmak, sayfalarında göz gezdirmek, bir miktar mürekkep damlasının binlerce duyguyu hissettireceğini bilmek ve son sayfaya gelindiğinde hem merak edilen sorulara cevap bulmanın tatmini hem de bir sona gelmenin tatlı bir hüznü ile kapağı kapatma hissi… Bazı şeylerin paha biçilemez olduğunu anladığımız anlardan olabilir. Bazen ise bizler için paha biçilmez şeylere muhtaç oluruz çünkü kimi zaman bizler olduğumuz durumu ve/veya olayları anlamlandırmak için yeterli tecrübeye veya odaklanmayı sağlamayabilir. Bir sabah uyandığımızda yepyeni bir duruma uyanıyor ve kendimizi ne yapacağımızı bilemez halde bulabiliriz. Bu zamanlarda değer yargılarımıza göre bu paha biçemediğimiz rahatlığa bir an önce kavuşmak isteyebiliriz. Bu konforu yaşamanın bir yolu ise bakışlarımızı kitaplığımızda duran yepyeni dünyalara çevirmeyi önerebilirim. Kim bili

İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN- GÜLSÜM SERRA AYDIN

*İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN*                 -Sabahattin Ali 1907 doğumlu olan Sabahattin Ali, ezilen insanı konu aldığı kadar toplumun aydın, entelektüel, bürokrat ve sanatçı sıfatı taşıyan kesimini sert biçimde eleştiren öykü ve romanları, şiirleri ile edebiyat tarihimizin en önemli yazarlarından biridir. (Tüzül Ş., 2015). İçimizdeki şeytan eseri ise 1940 da yayınlanmıştır. İçinde hem aşk hem insan ilişkilerini hem de hayata dair ders barındıran ustaca kurgulanmış bir eserdir. Bir aşk hikayesi zemininde dönemin aydınlarını eleştiren, insan ruhunun derinlerindeki karanlığı irdeleyen bir eser. Bir aşk hikâyesini temel alarak kurgulanan eserde, yazarın yaşadığı dönemin Türkiye’si anlatılmaktadır.  Yazar genellikle kendi için önemli olan yaşantısının geçtiği mekanları esere yansıtmıştır. Eserde geçen mekanlar Balıkesir, Edremit ve kitapta son bulan aşkın bitiş yeri İstanbul'dur. Okurken sanki eski İstanbul'un sokaklarında dolaşılıyor. Yaşanılan sıkıntılar anlatılırken yazıldığı

AYURVEDA- NASİRA CANSEV BUKHARİ

AYURVEDA Can sıkıntısı ve karantinanın günlerinden merhaba Psithoth okuyucuları; bu sefer daha farklı bir konseptle, Ayurveda’yla ilgili yazıyorum. Psikolojiden farklı bir konuyla, önerebileceğim bir kitapla (Adı: Ayurveda – Ulli Allmendinger) karşınızdayım. Ancak bu konu bir kitap ismi olmasından çok dahası bir hayat tarzı. “5000 yıldan daha uzun geçmişe sahip olan, kökleri Hindistan’ın Vedik kültürüne dayanan ampirik bir tıp sistemidir.” Sağlık ve uzun yaşam bilimi olarak anılır ve aslında çok detaylı ve uzun bir konuya sahiptir. Ben sizlere oldukça özetleyici bir şekilde sunmaya çalışacağım. Ve bu karantina günlerinde belki de günlerimizi ve sistemimizi düzene sokabilmemiz için bir nebze fırsat olacaktır. Benim için yararlı olduğunu söyleyebilirim. Umarım sizin de hoşunuza gider; İngiliz istilasından önce Hindistan’da Ayurvedik okullar ve hastaneler yaygınmış ancak sonrasında Batı tıbbı gelmiş. Şimdi tekrar gün yüzüne çıkmaya başladı ve Batı’da populerleşmeye başladı. A

MAİ VE SİYAH DEĞERLENDİRMESİ- HÜSEYİN GÜZEY

MAİ VE SİYAH DEĞERLENDİRMESİ Halit Ziya Uşaklıgil tarafından 1897 yılında kaleme alınan “Mai ve Siyah” romanı, adını; mai (Mavi-Su rengi) renginde sembolize edilen, gerçeğin kıskacından kaçan hayallerin âlemi ve siyah renginde sembolize edilen, hayallerin varlığına tahammülü olmayan gerçeklerin âleminden alır. Eser, mai hayallerle başlayıp siyah gerçeklerle noktalanır. Roman boyunca mai ve siyahın tezatlığı ele alınır. “Mai ve Siyah” romanı, batılı roman modelinin ölçütlerine intibak eden ve batılılaşma çabasının neticesini bünyesinde barındıran ilk romandır. Roman, Arapça-Farsça kelime ve terkiplerle örülen anlaşılması güç ifadeleri ve yüksek zümreye hitap eden aktarım özellikleriyle Servet-i Fünun Dönemi dil anlayışına ışık tutar. Servet-i Fünun dönemi, Salon Edebiyatı olarak da tanınır, karakteristik özelliği bakımından toplumdan soyutlanan ve ayrı bir kümeye münhasır olan bir anlayışa sahiptir. Nitekim roman, bu ağır ve ağdalı üslubun ulaşacağı noktanın belirli bir kesiml

LYON'DA DÜĞÜN- SEMA GÜRBÜZ

LYON’DA DÜĞÜN Stefan Zweig (1881-1942), Viyana’da varlıklı bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Yaşamı boyunca Avrupa’nın hızlı değişimlerine tanık oldu. Psikolojiye ve Freud’a olan ilgisi kitaplarındaki anlatım biçimine, karakterlerinin sanki yanınızda ete kemiğe bürünmüş hali kitaplarının içinde kaybolmanızı sağlayacaktır. Lyon’da Düğün de işte böyle sizi içine çeken ve Stefan Zweig’ın savaş karşıtlığına ayna tutan bu eser, üç farklı öyküden oluşmaktadır. Bir solukta okuyabileceğiniz bir kitap, sonrasında sizi harika bir dünyaya çekecektir. İlk öykümüz kitaba adını da veren Lyon’da Düğün. Fransız Devrimi ile ele geçirilen Lyon şehri kuşatılacaktır. Her ne kadar halk buna karşı çıksa da Lyon yok olmaya mahkum edilmişti. İnsanlar bir bir ölüme gidiyordu. O kanlı günlerden birinde bir grup tutuklanıp mahzene atılmıştı. Hepsi biliyordu o gecenin sabahında ölümün kendilerini beklediğini. Ölüm sıralarını bekleyen bu gruba başka bir grup daha eklenmişti. O grupta da ayn

UKDE-Terapi Odasından Dökülenler- MERVE CEREN ŞAFAK

   Ukde – Terapi Odasından Dökülenler Kitaplara dalıp kendinizi bambaşka bir dünyada hissetmek, bambaşka bir dünyaya uyanmak ne güzel bir his değil mi? Bu zorlu günlerden geçerken hayal kurmak ya da bambaşka bir dünyaya uyanmak hepimizin isteği değil mi? Evimizde kaldığımız şu süreçte psikolojik ve mental anlamda sağlamlık kazanmak için yapılacak en güzel aktivitelerden biri de kitap okumaktır. Özellikle psikolojiye ilgisi olan güzel okuyucularımız için bu ay psikoloji ile doğrudan etkisi olan ve tüm duyguları yaşatan bir kitap seçmek istedim. Ukde… Ne anlama gelir?  Ne demektir?  Ukde düğüm anlamına gelmektedir. Bu kitabı okurken en çok yaşadığım durum boğazımda oluşan düğümlenmeydi. Bir kişinin yaşadığı travmalar, zorluklar ve o hissiyat en güzel böyle anlatılabilirdi. Duyguların üzerine ağırlık verilen bu kitabı okurken sanki tüm duyguları tek tek yaşıyorsunuz. Terapist olmanın kolay olmadığı, danışan karşınıza geldiğinde nasıl bir analiz yapıldığı da çok güzel aktarılmış,

BAKABİLİYORSAN GÖR. GÖREBİLİYORSAN, GÖZLE.- MUHAMMED ALİ GOZEL

BAKABİLİYORSAN GÖR.  GÖREBİLİYORSAN, GÖZLE. “Dışarı bakan hayal görür, içeriye bakansa uyanır,” der Jung. Dışarının “gerçeklik” addettiğimiz yüzünde, kulağımıza çalınan hayaller işlerken yalnızca bizimle can bulan iç dünyamızdan başka gerçekliğimiz yoktur aslında. Peki, bu dünyaya nasıl uyanabilirz? Portekizli yazar Jose Saramago’nun, insanın iç yüzüne dair gerçeklikleri en çıplak haliyle gözler önüne serdiği romanı, bu soruya verilen en şiirsel cevap belki de: Körlük. 1995’te kaleme alınan ve 1998 yılı Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi olan eser, yazarın en ünlü romanlarından biridir. Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan baskı Işık Ergüden’in Türkçesiyle güç ve yoğun dokulu bir metin başarılı bir çeviri örneğini oluşturur. Kitap Özeti Kırmızı ışıkta arabasıyla bekleyen bir adam beklenmedik bir anda kör olur.  Bu zor durumda ona yardım etmek istercesine yaklaşan kötü niyetli bir hırsız da bu beklenmeyen körlüğe yakalanır. Körlük ne ilginçtir ki bulaşıcı bir hal alarak tali

KENDİNE GİDEN YOL- ROJDA ÇELİK

KENDİNE GİDEN YOL “URSULA K. LE GUIN – MALAFRENA” Üniversite kütüphanesinin Dünya Edebiyatı rafları arasında dolaşırken kapak resmiyle beni kendine çekti Malafrena. Yazarını da görünce kesinlikle okumalıyım diye düşündüm. Fantastik edebiyatın kraliçesi yazmıştı sonuçta. Kitap, yazarın bazı öykülerinden tanıdığımız hayali ülke Orsinya’da geçiyor. Fakat olay örgüsü ve karakterleri açısından okurunu şaşırtıyor bu kez Le Guin. Çünkü Rus ve Fransız Edebiyatı gerçekçiliğini işliyor Malafrena’da. Olaylar Sorde ailesinin tek oğlu, Malafrena Vadisi’ndeki mülklerin başına geçecek vasisi İtale Sorde etrafında dönüyor. Yatılı okulda okurken ülkesinin Napolyon’un yanında girdiği savaştan mağlup ayrılması, hanedanın iktidardan uzaklaştırılması ve Avrupa’nın tayin ettiği Grandüşes tarafından yönetilmesi olayları içindeki özgürlük ateşini alevlendiriyor. Arkadaşları ile birlikte devrim ve özgürlük hayalleri kuruyorlar. Fakat hayalini gerçekleştirebilmek için başkent Krasnov’a gidip mücade

SIFIR NOKTASINDAKİ KADIN- NİSA SIK

SIFIR NOKTASINDAKİ KADIN Sıfır noktasındaki kadın, mısırlı psikiyatr Neval El Seddavi tarafından kaleme alınmıştır. Yazarımız Mısırlı kadınlarda nevroz konusunu çalışmak için girdiği Kanatır cezaevinde tanıştığı Firdevs’in hayatını okuyucularına sunmuştur. Yazar Firdevs’i tanımlarken “gerçek bir kadının“ betimlemesini kullanmıştır. Kitap üç ayrı bölümden oluşturulmuştur. Kitabın ilk bölümü yazarın Kanatır cezaevinde idam mahkumu bir kadının varlığından haberi olması ve onunla görüşmek için girdiği çabaları anlatması ile başlıyor. Öyle ki Firdevs talep ettiği takdirde idam cezasının affedileceğini bilmesine rağmen, bunu kabul etmeyen ve dünyaya “benden bu kadar!“ dercesine tavır sergileyen karakteri ile okuyucun karşısına çıkartılıyor. Uzun ısrarlar sonucu Firdevs psikiyatrist ile görüşmeyi kabul ediyor. Kitabın ikinci bölümü Firdevs’in çocukluğundaki anıları ile başlıyor. Yaşadığı toplum, düşmanca cinsiyetçiliğin bire bir yansımalarını içeren bir toplum. Şiddet düşkünü