Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

PSİTHOTH 4. Sayısı " TABULAR" Temasıyla Yayında!

PSİTHOTH 4. Sayısı " TABULAR" Temasıyla Yayında! Adını bir mitoloji karakteri olan Thoth'tan alan Psithoth Sanal Dergimiz 2018 Temmuz sayısına "TABULAR" ile devam ediyor. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde okuyan psikoloji öğrencilerinin birleşerek yazı hayatlarına katkı sağladıkları bu sanal platform, arka planda birçok emeği barındırıyor. Tabu, insan davranışlarıyla ilgili olarak dokunulmaz veya kutsal olarak tanımlanmış, son derece etkili sosyal sınırlamalar olarak tanımlanabilir. Polinezya dilinde bir kelimedir. Hem "kutsal" hem "kirlenmiş" şeyler tabu olabilirler. Örneğin "kirlenen" kişiler, nesneler "kutsal" olandan ayrı tutulmalıdır.  (nedir) Tabu kısıtlamaları, dinsel etik yasaklardan daha değişiktir. Bir tanrının buyruğundan kaynaklanmayıp, kendiliğinden var olmuşlardır. Etik yasaklardan ayrıldıkları nokta; genel olarak, kaçınılması zorunlu görülüp, bu zorunluluğu belli bir nedene dayandıran bir

TABU- Melis Timur

TABU "Deprivation Of Freedom Of Expression" - Paulo Zerbato/2011        Polinezca’da günah dense de   bence sicili temiz bir kelime “tabu” Kökeni Fransızca olduğundan mı bilinmez o soğuk duvarlar sarmış gibi davranılır bu kelimeye. Ön yargılarımız sarıp sarmalar kelimeyi... Ya da kelimemizin mayası zaten onlardır. Peki hayata karşı sert kurallar koymak mı? Yoksa hayatın sana karşı sert kurallar koyması mı bu özveri ? Eskiler bilir; bir replikas şarkısından daha mı fazlası bu kelime? Daha kalkınmışı ya da daha mı sosyalisti? Yurtsuz bir durumu da var tabunun sığdıramadık onu bir türlü sözlüklerimize... Düşüreceğiz, kaldıracağız, sağa sola yatıracağız; sonunda, Türkçe bir kelime ile kucaklayacağız onu... Çıkıntı dedik olmadı...Çizgisel dedik daha bir tatmin olduk sanki tartıştık tartıştık... İlkel kavimler dinsel inanışlarını tabu ile betimledi,kutsal kabul gören yapılar tabuyu üzerine örttü. Benim için korku ile saygı duyulan her şey onda bir ad

KOMPULSİF TABULAR- SEVİLAY TEKBAŞ

              KOMPULSİF TABULAR "Bir Maori şefi, hiçbir zaman ateşi nefesiyle canlandırmaya kalkışmaz; çünkü kutsal soluğu gücünü ateşe geçirecek, oradan ateşin üstündeki kaba, kabın içinde pişen yemeğe, bu yemekten yiyen kişiye geçecek ve böylece şefin kutsal ve tehlikeli soluğu ile canlanan ateşin ısıttığı kapta pişen yemekten yiyen kişi ölecektir" Impossibility Of Communication "Hasta, kocasının satın alıp getirdiği şeyin evden uzaklaştırılmasını istemektedir , aksi halde evde oturmasının çekilmez hale geleceğini söylemektedir." Sosyal bir varlık olan insan çevre ile sürekli etkileşim halindedir. Bu etkileşim davranışların ortaya çıkmasında rol oynamaktadır. Toplu halde yaşayan insanlar arasında davranışların şekillenmesinde, uyum ve düzenin sağlanmasında kurallara ihtiyaç duyulmuştur. Bu kurallar çoğunlukla gelenek, kültür, din ve ahlaktan beslenmiştir. Dış güçler tarafından belirlenen kurallar yasaklarla güçlendirilmiştir. Ancak bazı yasakların kayn

CİNSEL İSTİSMAR- Ezgi KAYA

CİNSEL İSTİSMAR ''Cinsellik'' aslında en az yemek yemek,avlanmak gibi temel bir insan ihtiyacı fakat bizim toplumumuzda cinsellik o kadar büyük bir tabu ki; asla yıkamıyoruz, asla cinsellik haKkında bir eleştiri yapamıyor, onun hakkında konuşamıyoruz. Bir insan ihtiyacı olan cinsellik bizim ülkemizde malesef sadece ''ayıp'' kelimesini karşılıyor. Ülkemizde cinselliğin bu kadar büyük bir tabu olarak görülmesi cinsellikten dolayı artan şiddetin artarak ilerlemesi de bu tabudan kaynaklanıyor. Ergenlik döneminde yasakladığımız,kısıtladığımız kendi bedeninini tanımasına izin vermediğimiz o gençler ilerleyen zamanlarda cinselliği o kadar ulaşılmaz, o kadar büyük bir şey sanıyor ki bunun uğruna hayatlar karartıp insanlar öldürebiliyor. Küçük yaştan beri "Aman ayıp, orana dokunma! Aman şş! Kapa bacaklarını!" diye büyüttüğümüz o insanlar hayatının yetişkin bölümünde bir ilişki yaşayınca hemen ayak uydurabilmesini bekliyoruz. Malesef cinsiyet ayrımı

TÜRKİYE VE ENSEST- Minel ALTAY

TÜRKİYE VE ENSEST Normal nedir, neye göre değişir? Bu sorular pek çoğumuzun aklını kurcalıyor olsa gerek. Bunların cevabına ancak normları inceleyerek ulaşabiliriz. Normlar, hangi davranışın kabul edilebilir, hangisinin kabul edilemez olduğunu belirleyen standartlardır. Norm, topluluk için bir ‘’çatı’’ görevi görür. Normlar bağlama, kültüre ve zamana göre değişebilir. Bu kavram dört başlıkta incelenebilir: Adetler, kanunlar, ahlak kuralları ve tabular. Tabular bu dördü arasında en kesin şekilde yasaklanmış olanıdır. İhlali bir ahlak kuralının ihlalinden çok daha ağır sonuçlar yaratır. Türkiye’nin bu konudaki en büyük acılarından biri ensesttir. Kaynaklarda ensestin tek ve kesin bir tanımına ulaşmak mümkün değil. Amerikan Sağlık, Eğitim ve Koruma Bölümü’nün 1980’deki tanımına göre; ensest, aile içinde ana-baba figürüne, gücüne ve otoritesine sahip kişilerin çocuğu cinsel anlamda istismar etmesi olarak kabul edilmiştir. Son çalışmalarda üzerinde birleşilen tanıma göre ensest; bir

DAHA FAZLA FİKİR İSTİYORUM- Ali Hayran KİLİSLİOĞLU

DAHA FAZLA FİKİR İSTİYORUM Birçok insan bildiği bütün doğruların aslında koca bir yalan olma ihtimalini düşünmüştür. -Bu bir düşünce tohumu, bu bir başlangıç.- Bu tohumu, bazı insanlar sulamaya başlıyor; işte o tohum aslında senin ruhun; yani, düşüncelerini yeniden inşa etmenin, kendini yeniden yaratmanın belki de tek yolu. İnsan her şeyin yalan olma düşüncesiyle kesin doğruyu aramak ve belki de saf olan gerçeğe bulmak kaygısıyla bunca teknolojiyi geliştiriyor ancak kümülatif bilgi bize her zaman yarar sağlayamıyor. Gelişmiş teknolojinin bilgisini bir önceki nesilden alırken onların sadece teknolojisini değil; fikirlerini, idollerini, inançlarını da beraber alıyoruz. Yani dünyayı yeniden inşa etmek için kendi hakikatimizi, bilmediğimiz bir ruha teslim ediyoruz . Yakın zamanda bir psikologa Instagram'da yeni gelen, "bana soru sorun" yazısına, takipçisi şöyle bir soru soruyor: Bilişsel davranışçı terapide sizi en çok zorlayan psikolojik rahatsızlık nedir?

ZİHNİMİZE TAKILAN MEGAFON- Ayşe EMDİRME

ZİHNİMİZE TAKILAN MEGAFON Çocukluğuma dönüp baktığımda bende en çok iz bırakan şeyin “kimin tarafından” koyulduğunu bilmediğim kurallar hatta yasaklar olduğunu fark ediyorum. Şimdi ise çocukluğuma iz bırakan bu şeyin ruhani, kültürel, toplumsal inançlardan doğan tabular olduğunu biliyorum. Tabular hepimizin bildiği gibi genel olarak kültürden kültüre farklılık gösteren yasaklar ve yaptırımlardan oluşmakta. Bu yasaklar ve yaptırımlar birçok insanın kendi benlikleriyle konuşmalarına engel olmaktadır. İşin aslı bu yazıyı neden yazdığıma gelecek olursak; okuduğum bir makalede rastladığım bir bulgu beni bu konu üzerine düşünmeye itti. Ve düşüncelerimi sizinle de paylaşmak istedim. Makalede “ bir toplum ne kadar az gelişmişse ve ne kadar çok itaate önem veriyorsa” o kadar çok tabusunun olduğu belirtilmişti. Bu bulgu üzerine gelişmemiş bir toplumun özelliklerini düşünmeye başladım. Gelişmemiş bir toplumda insanların fikirlerine değer verilmiyordu. İnsanlar kendi istek ve arzularınd

MUTLULUĞUN TABUSU- Seda ULUDAĞ

MUTLULUĞUN TABUSU Tabuların sadece negatif olması gerekmez. Ancak çoğu zaman insan negatif tabular yaratır. Ve inşa ettiği her tabu, insanı eninde sonunda yıkıma sürükleyebilir. Şöyle ki; günümüzde sosyal medyanın da büyük katkısıyla mutlu insan hayatları, herkesin hayalindeki hayatı yaşayan insanları görüyoruz. Kapitalist sistemin coştuğu bir zamandan geçmekteyiz. İnsanlığın en büyük tabusu ise "daima mutlu olma arzusunun" tabusudur. Sanıyoruz ki daha çok para kazanınca, güçlü olunca, fazla eşyaya sahip olunca, mükemmel vücutlara sahip olunca çok mutlu olacağız. Acı olanı ise neden zengin olmak istediğimizi ve neden en iyi olmak istediğimizi tam olarak bilemeyiz. Bunun nedeni diğer insanlara benzemek ve onlar gibi olunca mutlu hissetmek olmamalıdır. Mutluluğu başkalarına başladığımızda kendimizi yeniden ötelemiş oluruz ve asla kendi hislerimizi yaşatamayız. Her şeyi mutlu olmak icin yapıyoruz ve ne yazık ki her yaptığımız şeyin sonucunda mutluluk beklentisine giriyoruz.

ANİ DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİKLERİ- Ezgi KAYA

ANİ DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİKLERİ Hepimiz hafta gün hatta saatler içinde bile ani tepkiler, davranışlar gösterebiliyoruz. Bu bazen sosyal ve biyolojik olabiliyor. Davranış değişiklikleri hayatımızı her noktada dolaylı olarak değiştirse de özellikle olaylara verdiğimiz tepkileri doğrudan etkilemektedir. Bu da insan ilişkilerinde oldukça olumsuzluğa yol açabilir. Örneğin gün içinde ki bir aksiliğe bazen hafif bazen ise aşırı ağır tepkiler verebiliriz. Bunun sebebi birçok şey olabilir ama davranış değişikleri bunun en büyük kaynağıdır dememiz yanlış olmaz. Peki davranış değişikliklerimizin nedeni nedir? Ruhsal boyuttan baktığımız zaman liste fazlası ile kalabalık diyebiliriz. Dönem dönem davranış değişikliği yaşamak gayet tâbi olsa da bu değişikleri uzun süre yaşamak insan yaşamının kalitesi açısından oldukça refah düşürücü bir şeydir. Çünkü insanlar sosyal varlıklardır ve sosyalleşmek evrimin getirdiği şartlardandır davranış değişikleri sosyalleşme ve toplum tarafından kabul edilmeyi oldu