FARKLILAŞAN KÜLTÜREL BAĞLAMDA AŞK
Aşk kavramı herkesi ilgilendiren, herkesin hakkında belli bir yorumu olduğu çok geniş bir kavramdır. Her insan hayatında en az bir kere bu duyguyu yaşamıştır ya da yaşamayı umar. Aşk insanların yaşamlarına anlam kattığını düşünmeleri açısından önemlidir. Bilimsel olarak da aşkın insan yaşamında bazı işlevlerinin olduğu belirtilmektedir.
Bir insanın başka birisine aşık olmasını etkileyen farklı birçok sebep vardır. Dış görünüşten, eğitim seviyesine, sağlık durumundan, maddi refahına kadar kişinin sahip olduğu birtakım özellikler aşık olanda çekim gücü yaratır. Sosyal bir varlık olan insanın hayat denen uzun yolda kendisine eşlik edeceği kişiyi seçip evlenmesinde de aşk önemli bir yer tutar. Peki bu kadar evrensel bir duygunun yaşanışında kültürel farklar var mıdır?
Kültür hayatımızın her alanında bizi etkisi altına alan büyük bir güçtür. İçine doğduğumuz kültürdeki normlarla sosyal hayatımızı şekillendiririz. Yemek yeme stilimizden, toplum içinde nasıl konuşacağımıza, büyüklerin yanında nasıl davranmamız gerektiğinden, giydiğimiz kılık kıyafete kadar kültürün etkisi söz konusudur.
Kültürü en geniş anlamıyla Bireyci ve Toplulukçu Kültür olarak iki ana başlık olarak düşünürsek, bireyci kültürlere örnek olarak Amerika,İsviçre gibi daha çok Batı ülkeleri; toplumcu kültüre ise Japonya, Hindistan hatta Türkiye gibi daha çok Doğu ülkeleri örnek gösterilebilir.
Yetiştiğimiz toplumun bireyci ya da toplumsal kültür özelliği gösteriyor oluşu aşkı yaşayış biçimimize ve aşkı önemseme seviyemize etki eder. Bireyci toplumlarda aşk evlilikte daha önemli bir paya sahipken toplumcu kültürde aşkın önem seviyesi düşüş gösterir onun yerini maddi imkanlar, güvenli bağlanma, sağlık durumu gibi faktörler alır. Aşka dayalı evliliklerin bireyci kültürlerde daha fazla olmasının sebebi evliliğin sadece çifti ilgilendirişidir. Fakat toplumcu kültürlere baktığımızda eş seçimi sadece çifti değil bütün bir aileyi ilgilendirir. Bu sebeple aşk geri planda tutulup ailenin ve yaşanılan toplumun normlarına uygun bir eş seçimi yapılır. Bireyci toplumlarda aşkın hazzı ön plandayken toplumcu kültürlerde haz yerini sahiplenişe, özgeci tutuma ve mantığa bırakmıştır. Aynı zamanda toplulukçu kültürlerde tutkulu aşk biçiminin geleneksel aile yapısına zarar vereceği düşünülür.
Küreselleşme sonucunda büyük bir köye dönüşen dünyamızda kültürler herzamankinden daha fazla biribirini etkileyip iç içe geçmiş durumdadır. Bu sebeple aşkı yaşayış biçimimiz ve aşka verdiğimiz önem her ne kadar yetiştiğimiz kültür etkisindeyse de farklılığın daha önemli bir boyutu kişiselliğimiz temellidir. Her insanın biricik oluşu gibi paylaşılan, hissedilen her aşk da tektir, kendine ait özellikler barındırır. Bu özellikler bazen hırçın kavgaların sürdüğü, birbirini anlamayan iki insanın paylaştığı üzüntü dolu aşk olabilirken bazen de uzun yıllar boyunca saygının hakim olduğu, neşeli günleri içinde barındıran bir aşkta olabilir. Umarım siz değerli okuyuculara aşkta payına düşen huzur,mutluluk ve güvendir. Aşkla kalın...
TEŞEKKÜRLER,
Eylem Yılmazel
Bir insanın başka birisine aşık olmasını etkileyen farklı birçok sebep vardır. Dış görünüşten, eğitim seviyesine, sağlık durumundan, maddi refahına kadar kişinin sahip olduğu birtakım özellikler aşık olanda çekim gücü yaratır. Sosyal bir varlık olan insanın hayat denen uzun yolda kendisine eşlik edeceği kişiyi seçip evlenmesinde de aşk önemli bir yer tutar. Peki bu kadar evrensel bir duygunun yaşanışında kültürel farklar var mıdır?
Kültür hayatımızın her alanında bizi etkisi altına alan büyük bir güçtür. İçine doğduğumuz kültürdeki normlarla sosyal hayatımızı şekillendiririz. Yemek yeme stilimizden, toplum içinde nasıl konuşacağımıza, büyüklerin yanında nasıl davranmamız gerektiğinden, giydiğimiz kılık kıyafete kadar kültürün etkisi söz konusudur.
Kültürü en geniş anlamıyla Bireyci ve Toplulukçu Kültür olarak iki ana başlık olarak düşünürsek, bireyci kültürlere örnek olarak Amerika,İsviçre gibi daha çok Batı ülkeleri; toplumcu kültüre ise Japonya, Hindistan hatta Türkiye gibi daha çok Doğu ülkeleri örnek gösterilebilir.
Yetiştiğimiz toplumun bireyci ya da toplumsal kültür özelliği gösteriyor oluşu aşkı yaşayış biçimimize ve aşkı önemseme seviyemize etki eder. Bireyci toplumlarda aşk evlilikte daha önemli bir paya sahipken toplumcu kültürde aşkın önem seviyesi düşüş gösterir onun yerini maddi imkanlar, güvenli bağlanma, sağlık durumu gibi faktörler alır. Aşka dayalı evliliklerin bireyci kültürlerde daha fazla olmasının sebebi evliliğin sadece çifti ilgilendirişidir. Fakat toplumcu kültürlere baktığımızda eş seçimi sadece çifti değil bütün bir aileyi ilgilendirir. Bu sebeple aşk geri planda tutulup ailenin ve yaşanılan toplumun normlarına uygun bir eş seçimi yapılır. Bireyci toplumlarda aşkın hazzı ön plandayken toplumcu kültürlerde haz yerini sahiplenişe, özgeci tutuma ve mantığa bırakmıştır. Aynı zamanda toplulukçu kültürlerde tutkulu aşk biçiminin geleneksel aile yapısına zarar vereceği düşünülür.
Küreselleşme sonucunda büyük bir köye dönüşen dünyamızda kültürler herzamankinden daha fazla biribirini etkileyip iç içe geçmiş durumdadır. Bu sebeple aşkı yaşayış biçimimiz ve aşka verdiğimiz önem her ne kadar yetiştiğimiz kültür etkisindeyse de farklılığın daha önemli bir boyutu kişiselliğimiz temellidir. Her insanın biricik oluşu gibi paylaşılan, hissedilen her aşk da tektir, kendine ait özellikler barındırır. Bu özellikler bazen hırçın kavgaların sürdüğü, birbirini anlamayan iki insanın paylaştığı üzüntü dolu aşk olabilirken bazen de uzun yıllar boyunca saygının hakim olduğu, neşeli günleri içinde barındıran bir aşkta olabilir. Umarım siz değerli okuyuculara aşkta payına düşen huzur,mutluluk ve güvendir. Aşkla kalın...
TEŞEKKÜRLER,
Eylem Yılmazel
Kaynakça
1) Atak,H. ve Taştan,V.(2012). Romantik İlişkiler ve Aşk
2) Bayraktar Süngü,E. (2009). Aşkın Türleri
1) Atak,H. ve Taştan,V.(2012). Romantik İlişkiler ve Aşk
2) Bayraktar Süngü,E. (2009). Aşkın Türleri
Yorumlar
Yorum Gönder