Ana içeriğe atla

FARKLILAŞAN KÜLTÜREL BAĞLAMDA AŞK- EYLEM YILMAZEL


FARKLILAŞAN KÜLTÜREL BAĞLAMDA AŞK




Aşk kavramı herkesi ilgilendiren, herkesin hakkında belli bir yorumu olduğu çok geniş bir kavramdır. Her insan hayatında en az bir kere bu duyguyu yaşamıştır ya da yaşamayı umar. Aşk insanların yaşamlarına anlam kattığını düşünmeleri açısından önemlidir. Bilimsel olarak da aşkın insan yaşamında bazı işlevlerinin olduğu belirtilmektedir.

Bir insanın başka birisine aşık olmasını etkileyen farklı birçok sebep vardır. Dış görünüşten, eğitim seviyesine, sağlık durumundan, maddi refahına kadar kişinin sahip olduğu birtakım özellikler aşık olanda çekim gücü yaratır. Sosyal bir varlık olan insanın hayat denen uzun yolda kendisine eşlik edeceği kişiyi seçip evlenmesinde de aşk önemli bir yer tutar. Peki bu kadar evrensel bir duygunun yaşanışında kültürel farklar var mıdır?



Kültür hayatımızın her alanında bizi etkisi altına alan büyük bir güçtür. İçine doğduğumuz kültürdeki normlarla sosyal hayatımızı şekillendiririz. Yemek yeme stilimizden, toplum içinde nasıl konuşacağımıza, büyüklerin yanında nasıl davranmamız gerektiğinden, giydiğimiz kılık kıyafete kadar kültürün etkisi söz konusudur.

Kültürü en geniş anlamıyla Bireyci ve Toplulukçu Kültür olarak iki ana başlık olarak düşünürsek, bireyci kültürlere örnek olarak Amerika,İsviçre gibi daha çok Batı ülkeleri; toplumcu kültüre ise Japonya, Hindistan hatta Türkiye gibi daha çok Doğu ülkeleri örnek gösterilebilir.

Yetiştiğimiz toplumun bireyci ya da toplumsal kültür özelliği gösteriyor oluşu aşkı yaşayış biçimimize ve aşkı önemseme seviyemize etki eder. Bireyci toplumlarda aşk evlilikte daha önemli bir paya sahipken toplumcu kültürde aşkın önem seviyesi düşüş gösterir onun yerini maddi imkanlar, güvenli bağlanma, sağlık durumu gibi faktörler alır. Aşka dayalı evliliklerin bireyci kültürlerde daha fazla olmasının sebebi evliliğin sadece çifti ilgilendirişidir. Fakat toplumcu kültürlere baktığımızda eş seçimi sadece çifti değil bütün bir aileyi ilgilendirir. Bu sebeple aşk geri planda tutulup ailenin ve yaşanılan toplumun normlarına uygun bir eş seçimi yapılır. Bireyci toplumlarda aşkın hazzı ön plandayken toplumcu kültürlerde haz yerini sahiplenişe, özgeci tutuma ve mantığa bırakmıştır. Aynı zamanda toplulukçu kültürlerde tutkulu aşk biçiminin geleneksel aile yapısına zarar vereceği düşünülür. 

Küreselleşme sonucunda büyük bir köye dönüşen dünyamızda kültürler herzamankinden daha fazla biribirini etkileyip iç içe geçmiş durumdadır. Bu sebeple aşkı yaşayış biçimimiz ve aşka verdiğimiz önem her ne kadar yetiştiğimiz kültür etkisindeyse de farklılığın daha önemli bir boyutu kişiselliğimiz temellidir. Her insanın biricik oluşu gibi paylaşılan, hissedilen her aşk da tektir, kendine ait özellikler barındırır. Bu özellikler bazen hırçın kavgaların sürdüğü, birbirini anlamayan iki insanın paylaştığı üzüntü dolu aşk olabilirken bazen de uzun yıllar boyunca saygının hakim olduğu, neşeli günleri içinde barındıran bir aşkta olabilir. Umarım siz değerli okuyuculara aşkta payına düşen huzur,mutluluk ve güvendir. Aşkla kalın...

TEŞEKKÜRLER,

Eylem Yılmazel


Kaynakça

1) Atak,H. ve Taştan,V.(2012). Romantik İlişkiler ve Aşk

2) Bayraktar Süngü,E. (2009). Aşkın Türleri

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle