Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SÜRPRİZ! DR. AYŞE KAYA İLE "SANAT TERAPİSİ" ÜZERİNE RÖPORTAJ- ZEYNEP ŞEVVAL BÜYÜKİZGİ

Ayşe Kaya Göktepe ile Sanat Terapisi Değerli Psikolog Öğretim Görevlisi Ayşe Kaya Göktepe ile çok keyifli bir röportaj yaptık. Umarım keyifle okursunuz... Öncelikle Ayşe Kaya Göktepe’den bahsetmek istiyorum. 2011 yılında Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS) Sanat ve Sosyal Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden fakülte ikinciliği derecesiyle mezun olmuştur. Ayrıca Ekonomi bölümünü de yan dal (minor) olarak tamamlamıştır. Lisans tez çalışmasını “The Relationship between Depression and Religiosity: An Empirical Research on Turkish Adolescents who are in the Last Grade in High School” konusunda yazmıştır. 2011-2013 yılları arasında danışmanlık merkezi, rehabilitasyon merkezi ve etüt merkezi olmak üzere üç farklı kurumda psikolog olarak çalışmıştır. 2013 ve 2016 yılları arasında Üsküdar Üniversitesi & NPİstanbul Beyin Hastanesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışmıştır. Klinik hastalar üzerinde yapılan çalışmaların yanı sıra çeşitli psikososyal projelerde görev al

PSİTHOTH 11. Sayısı "PSİKOTERAPİ TEKNİKLERİ" Temasıyla Yayında!- Seda ULUDAĞ

PSİTHOTH 11. SAYISI "PSİKOTERAPİ TEKNİKLERİ" TEMASIYLA YAYINDA!  Adını bir mitoloji karakteri olan Thoth'tan alan Psithoth Sanal Dergimiz, 2019 Nisan sayısına "Psikoterapi Teknikleri" teması ile devam ediyor. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde okuyan psikoloji öğrencilerinin birleşerek yazı hayatlarına katkı sağladıkları bu sanal platform, arka planda birçok emeği barındırıyor. Beklenen Nisan ayı sayımız için "PSİKOTERAPİ TEKNİKLERİ" temasıyla karşınızdayız. Bahar'ın çiçeksi kokusunu içimize çektiğimiz bugünlerde, hepinize PSİTHOTH'LU ve keyifli okumalar diliyorum. Kahvelerinizi yanınıza almayı unutmayın. -PÖMYAP Yazı İşleri Koordinatörü ve PSİTHOTH Editörü SEDA ULUDAĞ-

EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ / KİTAP ÖNERİLERİ- SEDA ULUDAĞ

NİSAN AYI KİTAP ÖNERİLERİ  Baharın çiçeksi kokusunu içimize çektiğimiz bugünlerde, içinize sineceğini düşündüğüm ve Psikoloji alanına dair bilgilendirici olacak kitap önerilerimi kendi çektiğim fotoğraflarla birlikte sizlere sunmak istedim. Keyifli okumalar dilerim. 1) DUYGULAR SÖZLÜĞÜ- TİFFANY WATT SMİTH:  Kültürden kültüre değişen ve değişmeyen bazı duygular vardır. Bu duygulardan tam 154 tanesine dair tanım yapan ve "duygular" kavramına daha da yakınlaşmamızı sağlayan efsane bir kitap! 2) VÜCUDUNUZ HAYIR DİYORSA- GABOR MATE: Zihin ve bedenin bütünlüğünü size gerçek hayat öykülerini sunarak açıklayan ve sağlığınıza dair farkındalık sağlayan, herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap. 3) İLİŞKİ İÇİNDE 'BEN'- GÜLER OKMAN FİŞEK: Kültürde ve ailede "ben" olarak var olabilmeye, "benliğin" birçok yönüne teorilerle ışık tutan; kapsamlı, her kelimesi öğretici olan ve bilimsel nitelikle dolup taşan bir başyapıt. (Bu kitapla ilgi

FİLM ANALİZİ / TEHLİKELİ İLİŞKİ- RABİA ARI

TEHLİKELİ İLİŞKİ Tehlikeli ilişki 2011 yılında vizyona giren, Oscar ödüllü senarist Christopher Hampton tarafından tiyatro oyunu iken sinemaya uyarlanan ‘Jung’ odaklı biyografik türde bir filmdir. Film 1904 yılında geçer.  Psikanalist olan Carl Jung ve histeri krizlerinden muzdarip Sabina Spielrein’in Jung’un hastası olmasıyla ateşlenen fitil, Freud’un da dahil olması ile harlanarak devam eder. Böylelikle ‘psikanaliz’ tuğla tuğla örülmeye başlanır. Filmin başında evli ve bebek bekleyen bir çift olarak görürüz Jung ailesini. Akli dengesi yerinde olmayan Sabina’nın tedavisiyle gölgelenen aile saadetini bir köşeye bırakacak olursak Carl Jung, Freud’un tartışmalı tedavi yöntemini Sabina’nın tedavisiyle ilk kez uygulamış olur: -"Anlat." der. Sabina anlatır ve izleyici olarak her terapi sahnesinde Sabina’nın hikayesine biraz daha müdahil oluruz. Fakat bu hikaye Jung’ın da içine çekileceği girdap haline gelir. İnsanın en derinlerinde sakladığı arzuları gün yüzüne çıkarma

VAROLUŞÇU TERAPİ- KÜRŞAT KEŞAN

Varoluşçu Terapi Varoluşçuluk, yaşamın üzerine düşünmek, anlamını incelemek çoğu zaman da tüm bunlarla beraber işleyen insanın kendi varoluşunu sorgulama, keşfetme sürecidir. Varoluşçuluğu daha iyi anlamak için varoluş felsefesinin ne olduğunu iyi kavramak ve buradan hareketle de ‘Varoluşçu Terapi’ yaklaşımına değinmek yararlı olacaktır. Varoluşçu felsefe, insanın varoluşuna yönelttiği sorular ile öz-varoluşsal ilişki arasında bağ kurmakta ve kendinden önceki felsefi akımların ele aldığı konulara da değinmektedir. Ancak bu konuları ele alış biçiminde farklıklar vardır. Bu farklılıkları varoluşsal terapiyi incelediğimizde daha net göreceğiz. Öz-varoluşsal ilişkide ise sorumluluklar, ölüm, yalnızlık ve varoluşsal boşluk temaları ele alınmaktadır (Çelik, 2017). Varoluşçu felsefede ‘İnsanın Temel İlgi Konusu’ olması düşüncesi yoğundur. Çünkü bu düşünceye göre insanı tanımak dünyayı ve fikir yasalarını tanımaktan daha zordur. (Mounier, 2007: 49) Çünkü insanın önceden tanımlanamaz

FREUD'A GÖRE- BETÜL BEYZA GÜLTEKİN

FREUD’ A GÖRE TOPOGRAFİK KİŞİLİK KURAMI Uzun süren içsel çatışmadan sonra kararını vererek sevdiği kadına evlenme teklifi etti ve onu evine bıraktıktan sonra aldığı yanıt nedeniyle duyduğu memnuniyetten olacak ki mutluluk sarhoşluğuyla tramvaya bindi ve biletçiden farkında olmadan iki bilet istedi. Altı ay sonra evliydi ancak artık mutlu değildi, eşinin ailesine sürekli sitemler ediyordu. Bir gün eşiyle; kayın validesi ve kayın babasının evinden dönerken tramvaya binmişlerdi ve adam biletçiden bu sefer tek bir bilet istemişti.  Genç bir baba ikinci kızının doğumunu kaydettirmeye gittiğinde görevli memur ona kızının adını sordu. Yanıtı aldığında ilk çocuğunun da bu adı taşıdığını hatırlattı. Kadın ortak arkadaşlarından haber sorarken yanlışlıkla arkadaşının evlenmeden önceki soyadını kullandı. Farkında olmadan gerçekleştirdiğimiz dil sürçmeleri, okuma ve yazma hataları, gördüğümüz rüyalar gibi ya da görünüşte gayet normal karşılanabilecek eylemlerimizde, seçimlerimizde bi

EMDR- ÖZDEN NUR KARPINAR

GÖZ HAREKETLERİ İLE DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME: EMDR Her insan geçmişte belli başlı zorluklara göğüs germektedir. Tüm zorluklar eşit derecede olmadığı gibi bireylerde eşit derecede etkilenmez. Genetik, bilişsel güç ve kişinin sosyal yaşantısı doğrudan duygusal olarak bozucu etki yaratabilir. Elbette her psikolojik sorun travmatik bir geçmişe dayanmayabilir. Ancak EMDR tam olarak travmatik geçmişin merkezinde bulunmaktadır. Bu yöntemde bilinmesi gereken konu “kişi anıyı o günkü duygusal kapasitesi ile kaydeder”anahtar tanımdır. ( Duman R.N., Bayram S., Demirtaş B.,2018) Yani var olan anı işlenmez ve tetikleyici bir durum karşısında olumsuz duygular giderek artar. Kabaca tabiri ile aslında travmatik anıların hazmedilmesi gerekmektedir ve bireyler bunu başaramazsa tetikleyici anılar karşısında kendilerini bir çok probleme göğüs gererken bulabilirler. EMDR’ın çok geniş bir ruhsal rahatsızlık yelpazesi bulunmaktadır. Travma sonrası stres bozukluğu, savaş stresi, taciz

BİLİŞSEL-DAVRANIŞÇI TERAPİ- ELİF NUR GÜRCAN

BİLİŞSEL-DAVRANIŞÇI TERAPİ Bilişsel-davranışçı terapi, psikoloji ve psikopatoloji (ruhsal rahatsızlıklar) alanında bilimsel bulgulara dayalı olarak geliştirilmiş, bilimsel ilkelerin psikoterapi alanına uygulanmasıyla ortaya çıkmış çağdaş bir psikoterapi tekniğidir. (“Bilişsel Davranışçı Terapi nedir?” t.y.). Bilişsel-davranışçı terapiler, bireylerin günlük yaşamlarında üstesinden gelemedikleri güçlükler ve yaşam problemleri ile karşılaştıklarında onlara yardım etmek için öğrenme kuramlarını uygulayan, problem odaklı, ‘burada ve şimdi’ ile ilgilenen, davranışçı-psikolojik danışma kuramından temel alınarak geliştirilmiş bir tedavi şeklidir. (Demiralp, Oflaz, 2007, s.132) Bu terapi şekli 1960’larda Amerikalı Psikiyatrist Aaron Beck tarafından geliştirilmiştir. Beck tarafından formüle edilen bilişsel terapi, çeşitli ruhsal bozuklukları (örneğin; depresyon, anksiyete, fobiler, ağrı sorunları, vb.) tedavi etmekte kullanılan; etkin, yönlendirici, süre-sınırlı, yapılandırılmış bir yaklaşı

SANAT TERAPİSİ- ONUR TUNÇ YILDIZ

SANAT TERAPİSİ , Sanat, bireyin düşüncelerini özgürce ifade etmesini sağlayan, yaratıcılığı ön planda tutarak üretimin temel enformasyonunu birey üzerinde tutan, temelinde hazzı baz alan bir tür kaçış yöntemidir. Bu kaçış, birey üzerinde baskı bulunduran sistemsel problemlerin günlük yaşama etkisinden dolayı duyulan bir dürtüdür. Bununla birlikte sanat, psikolojide tedavisel sürece öncülük eden bir tür terapi yöntemidir. Bu yönteme kısaca “Sanat Terapisi” denir. Sanat terapisi, bireyin imge ile nesne arasında bağ kurmasını sağlayarak, kişilerde ki bastırılmış düşüncelerin açığa çıkmasına neden olur. Burada ki amaç hastanın, sanatsal faaliyetler ile bilinç dışını ve iç dünyasını özgürce ifade etmesidir. Ek olarak terapinin uygulanması neticesinde, oluşan sonuçların analizi, psikoterapistlerin tedavisel süreç içerisinde, analitik sonuçları baz alarak alternatif tedavi yöntemleri oluşturmasına öncülük edecektir. Sanat Terapisi Kimler Üzerinde Uygulanır? Sanat terapisi, genç-yaşlı b