Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

PSİTHOTH 32.SAYISI "SOSYAL MEDYA VE PSİKOLOJİ" TEMASIYLA YAYINDA!

    PSİTHOTH 32.SAYISI "SOSYAL MEDYA VE PSİKOLOJİ" TEMASIYLA YAYINDA! Türkiye'nin çeşitli yerlerinde okuyan psikoloji öğrencilerinin bir platformda birleşerek yazı hayatlarına katkı sağladıkları bu sanal platform, arka planda birçok emeği barındırıyor. Ekibimiz olarak sizlere güzel bir sayı sunuyoruz. Beklenen Mart sayımız için "SOSYAL MEDYA VE PSİKOLOJİ" temasıyla sizlerin karşınızdayız.  Baharın gelişi ile beraber iç huzurumuzun bolca olduğu, yenilendiğimiz ve yeni şeyler öğrendiğimiz bir dönem olsun. Hepinize keyifli  PSITHOTH'lu  okumalar diliyorum. PSİTHOTH Editörü ÖZDEN NUR KARPINAR

BİR BAŞINA OLMAK:PANDEMİ VE SOSYAL MEDYA-ÖZDEN NUR KARPINAR

                                     Bir Başına Olmak: Pandemi Ve Sosyal Medya   Pandemi öncesini hatırlayalım biraz. Birbirimize bir şey anlatmak için buluştuğumuz, mutluluğumuzu, acımızı, konuşmamız gereken her şeyi açık hava sahillerde veya cafelerde paylaştığımız anılara götürmek istiyorum sizi. Ardından “ütopya” diye adlandırabileceğimiz “hiçbir yer ve hiçbir şey” anlamına gelen salgının tam ortasında bulduk kendimizi. Yalnızlaştığımız dünyada bir nebze paylaştığımız şeyler artık zorunlu bir halde elimizden alınmıştı. Yeni seneler, doğum günleri vb. aklınıza gelebilecek her şey sadece bize kalmıştı. Üstüne üstlük günlük yaşamımız için gerekli olan iletişimi bile sosyal medya tarafından karşıladık, birbirimizi sosyal medya ile motive ettik. Aksi taktirde derin bir yalnızlık ve iletişimsizliğe mahkumduk. Evet, sosyal medya bir anda elimiz ayağımız olmuştu. Ancak kendimizle baş başa kaldığımız her an mutlu ya da huzurlu değildi, Covid-19 ile kaygılı belki sosyal medya ile daha yalnı

İLİŞKİLERİN ÜÇÜNCÜ KİŞİSİ:SOSYAL MEDYA DİJİTALLEŞEN İLİŞKİLER-GİZEM GÖZEN

  İlişkilerin Üçüncü Kişisi: Sosyal Medya Dijitalleşen İlişkiler  Romantik ilişkilerimizde üçüncü bir etken meydana geldi, yani sosyal medya. Dijitalleşen dünyada ilişkiler de dijitalleşti ve birçok yeniliği de beraberinde getirdi. Kimisi için bu durum daha iyi, kimisi içinde daha kötü oldu. Fakat, hem magazinlerden, hem televizyon programlarından veya haberlerden gözlemlediğimiz üzere bu durum bazı ilişkileri güçlendirdi, bazılarını sarstı, bazılarının da bitmesine sebep oldu.    Sosyal medya platformları ile bir başkasıyla iletişime geçmemiz ve yeni insanlarla tanışmamız kolaylaştı. İlişkisi olanlar için ilişkiyi devam ettirmek, tartışmak veya ayrılmak dijital dünyaya uyum sağladı. Uzak mesafe ilişkisi olanlar içinse çok önemli bir iletişim aracı oldu. Hatta artık iki kişinin sevgili olduklarını sosyal medyada paylaştıkları fotoğrafla anladığımız, ya da tam tersi; bir ilişki bittiğinde fotoğrafların kalkmasıyla ayrıldıkları çıkarımını yaptığımız bir alan oldu. Dahası, bu sosyal medya

AÇILIN BEN FENOMENİM!-ROJDA ÇELİK

                                                                                                                AÇILIN, BEN FENOMENİM!   Eveeet, sevgili okurlarım! Nerede kalmıştık? Bir yerde kaldığımız yok aslında. Zamanın peşinden sürükleniyoruz bir o yana bir bu yana. Bu ay biraz karamsar gibiyim. Hemen üstümdeki karamsarlık bulutundan kaçıyor ve sizlere okunmaya değer bir yazı yazabilmek için odaklanıyorum. Bir, iki, üç ve odaklandım. Yazı ekibi olarak, Sosyal Medya ve Psikoloji başlığıyla siz değerli okurlarımızı selamlıyoruz bu ay. Ben de naçizane, sosyal medya fenomenlerinin psikolojisine değinmeye çalışacağım.  Öncelikle sosyal medya kavramının ne anlama geldiğine bir bakalım. Fuchs (2018), bunu kısaca şöyle açıklamıştır: “Sosyal medya, bireylerin ve toplulukların bir araya gelmesine, iletişim kurmasına, paylaşım yapmasına vs. olanak veren yazılım yığınıdır.” (Özkök, 2019). Bir yığın olduğu aşikâr da, ne yığını olduğuna siz değerli okurlarım karar verin  Şimdi geldik sosyal me

SOSYAL MEDYADA GÜZELLİK ALGISI-NİSA SIK

  SOSYAL MEDYADA GÜZELLİK ALGISI  Bir varmış bir yokmuş.. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde  Develer tellal iken, pireler berber iken  Ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken.  Uzak diyarlarda, Kaf dağının ardında güzeller güzeli bir prenses varmış. Kötü kalpli, çirkin cadı onun başına dert açar ve prenses sonunda onu kurtaran yakışıklı prensle sonsuza dek mutlu yaşarmış. Ama bizim prens ve prensesin çok büyük bir derdi varmış. Onlar hep güzel görünmek zorundaymışlar. Prenses ekmeği az fazla kaçıramaz, “ yahu bu günde sarayın içinde pijamalarımla dolaşayım, bu ayda kaşlarımı, bıyıklarımı almayayım” diyemezmiş. Aynı şekilde prenste göbek salamaz, saçları dökülemezmiş. Çünkü onlar her zaman en güzel olmak zorundalarmış. Peki çocukluğumuzdan beri bizlerin bilinçaltına yerleştirilen bu güzellik algısı nereden geliyor? Yani neden hiç kimse tombul prenses hayal edemiyor? Bunun tek suçlusu tabi ki masallar değil. Çizgi filmler, kitaplar, kültürel normlar ve daha birçok unsur bizim

PSITHOTH’TAN BİR BİLDİRİMİNİZ VAR:SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI-BERRAK ÇAKIROĞLU

                           PSITHOTH’tan Bir Bildiriminiz Var – Sosyal Medya Bağımlılığı Bu yazıdan nasıl haberdar oldunuz? Instagram ya da Twitter aracılığı ile mi yoksa web sitesini kontrol ederek mi? Gün içerisinde kaç kez akıllı telefonunuzdaki bildirimleri kontrol ediyor ve kaç dakika ya da  saat sosyal medyada vakit geçiriyorsunuz, bu sürede hangi uygulamaları kullanıyorsunuz ve kullanma amaçlarınız neler? Muhtemelen pek çoğunuzun akıllı telefonunda bunu kontrol etmenize yardımcı olan çeşitli uygulamalar bulunmaktadır ve bu soruları daha önce kendinize sormuşsunuzdur. Peki verdiğiniz yanıtlar sizi ne derecede memnun ya da rahatsız etti? Sosyal medya bağımlılığınızın olduğundan şüphe edip bunu kontrol altına almaya çalıştınız mı? Artık birçoğumuzun sosyal medya kullanımına, sosyal medya bağımlılığına dair farkındalığı mevcut ben yine de hatırlatıcı olması niteliğinde bu sorulara kısa da olsa açıklık getirmek istiyorum. 2020 ocak ayı verilerine göre 3.80 milyar sosyal medya kullanıc

SOSYAL MEDYA VE TÜKETİM-ALİ AKBULUT

  Sosyal Medya ve Tüketim Hepinize merhaba değerli Psıthoht okurları. Uzadıkça dayanılması güç bir durum alan bu pandemi döneminde umarım sizin ve sevdiklerinizin sağlığı ve morali yerindedir.  Bu sayımızda sosyal medya konusunu işleyeceğiz, acaba çoğumuzun hayatında olan sosyal medya uygulamaları tüketim alışkanlıklarımızı nasıl etkiliyor? Aslında sosyal medya insanların hayatına çok hızlı bir şekilde girip bu hızla orantılı olarak hayatlarımızda değişikliklere neden oldu. Bundan 30-40 yıl öncesini düşünmeye hiç gerek yok bence. 10-15 yıl öncesini hayal etmeye çalışın. Tüketim davranışlarımızı etkileyen şeyler bizzat somut olarak etrafımızda var olan bir mağazanın önünden geçerken vitrinde gözümüze çarpan bir ürün, karşı komşumuzun alıp gördüğümüz zaman hoşumuza giden şeyler, akşamları ailemizle hep beraber soluksuz izlediğimiz dizinin verdiği reklam arasının bitmesini beklerken karşımıza çıkan televizyon reklamları... Bu örnekleri bu çerçevede ne kadar arttırabiliriz bilemiyorum. Tab

SOSYAL MEDYA VE LİNÇ-EYLEM YILMAZEL

  SOSYAL MEDYA Ve LİNÇ Öncelikle siz değerli okuyucularımı kucak dolusu sevgiyle selamlıyorum. Umarım sizler ve sevdikleriniz iyisinizdir. Ben bu yazıyı insanın içinde her şeyin güzel olacağına dair umutları yeşerten pırıl pırıl güneşin aydınlattığı bir günden, kuş cıvıltılarının eşliğiyle, mis gibi bir ilkbahar ayında kaleme alıyorum. Umarım sizler de bu yazıyı okuduktan sonra pencere kenarına geçip doğanın nasıl da uykusundan uyandığına, serçelerin yuva yapışlarına, ağaçların çiçekler açışına tanıklık edersiniz. Hepimizin içinden geçtiği bu süreç her ne kadar zor olsa da birgün geride kalacağını ve daha da güzel günlerin bizleri beklediği umuduyla yeni yazıma yavaştan giriş yapıyorum.   Bu ay üzerinde fikirlerimi beyan edeceğim, çeşitli sorgulamalar ve araştırmalar yaptığım yazımın konusu’ Sosyal Medya ve Linç Kültürü’. Günümüzde birçoğumuzun çeşitli sosyal mecralarda hesapları mevcut. Hesabı olmayan kişilerin dahi sosyal medyayla etkileşim halinde olmadığını söylemek çok zor. Bu dur

SOSYAL MEDYA BAĞLAMINDA DEPRESYON VE KAYGI-HÜSEYİN GÜZEY

                                            Sosyal Medya Bağlamında Depresyon ve Kaygı              11 Mart 2020 tarihinde ilk Covid-19 vakasının tespit edildiği ülkemiz 1 yılı aşkın süredir Covid-19 ile mücadelesini sürdürmektedir. Pandeminin ilk zamanlarından itibaren devletin bireylere telkin ettiği sosyal mesafe kuralı, belirli bir süre sonra çeşitli yasaklar ile de desteklenmeye başlamıştır. Bu yasakların başında il bazında vaka yoğunluğuna bağlı olarak belirli yaş gruplarına yönelik saat kısıtlaması ve hafta sonu sokağa çıkma yasağı gelmektedir. Bu yasakların yanı sıra sosyal iletişimin gerçekleştirildiği kafe, alışveriş merkezi ve restoran gibi yerlere de kısıtlama ve yasakların getirilmesi, bireylerin bu mevcut süreçte evde daha fazla vakit geçirmesine, internet ile daha çok meşgul olmasına ve dolayısıyla sosyal mecraları daha sık kullanmasına yol açmıştır. Başka bir ifadeyle, belirli bir tolerans aralığında sosyal bağlantılar kurma ihtiyacı güden modern insanın zihnindeki “sos

SOSYAL MEDYA İLE KİMLİKSİZLEŞME-MERVE CEREN ŞAFAK

                                         SOSYAL MEDYA İLE KİMLİKSİZLEŞME   Sosyal medya üzerinden kendimizi ne kadar tanıtırız ya da başkalarını ne ölçüde tanırız? Sosyal medya üzerinde ne kadar kendimiz oluyoruz? Cevap basit aslında elbette istediğimiz ölçüde tanıtırız. Kendimizi nasıl biri olarak göstermek istiyorsak, nasıl biri olmak istiyorsak öyle olur ve öyle tanıtırız. İstersek kendi karakterimizi yansıtırız ya da bambaşka biri oluruz. Peki ya anonim hesaplar? Bir kimlik yansıtmadan sosyal medya üzerinde gezinen bu hesaplar neden var? Bu yazımda anonim hesapların sosyal medyada kimliksizleşmeye etkileri üzerine bir paylaşım yapmak istiyorum.     Sosyal medya, bireylerin sanal ortam üzerinden birbirleriyle iletişim kurdukları aktarım yaptıkları bir alandır. Sosyal medyanın internet aracılığı ile hayatımıza girmesi dünyada pek çok değişim yaşattı. İletişim ağları hızlandı ve güçlendi aynı zamanda herhangi bir bilgiye erişim kolaylaştı. Bu kolaylıkların yanı sıra olumsuz etkilenebi