Ana içeriğe atla

MAİ VE SİYAH DEĞERLENDİRMESİ- HÜSEYİN GÜZEY



MAİ VE SİYAH DEĞERLENDİRMESİ



Halit Ziya Uşaklıgil tarafından 1897 yılında kaleme alınan “Mai ve Siyah” romanı, adını; mai (Mavi-Su rengi) renginde sembolize edilen, gerçeğin kıskacından kaçan hayallerin âlemi ve siyah renginde sembolize edilen, hayallerin varlığına tahammülü olmayan gerçeklerin âleminden alır. Eser, mai hayallerle başlayıp siyah gerçeklerle noktalanır. Roman boyunca mai ve siyahın tezatlığı ele alınır.

“Mai ve Siyah” romanı, batılı roman modelinin ölçütlerine intibak eden ve batılılaşma çabasının neticesini bünyesinde barındıran ilk romandır. Roman, Arapça-Farsça kelime ve terkiplerle örülen anlaşılması güç ifadeleri ve yüksek zümreye hitap eden aktarım özellikleriyle Servet-i Fünun Dönemi dil anlayışına ışık tutar. Servet-i Fünun dönemi, Salon Edebiyatı olarak da tanınır, karakteristik özelliği bakımından toplumdan soyutlanan ve ayrı bir kümeye münhasır olan bir anlayışa sahiptir. Nitekim roman, bu ağır ve ağdalı üslubun ulaşacağı noktanın belirli bir kesimle sınırlı kalacağının fark edilmesi üzerine, Dil Devrimi’nin de etkisiyle, Halit Ziya Uşaklıgil tarafından defaatle sadeleştirilir.

Yazar, romanında; sembolize edilme süreci ve konu seçimi özellikleriyle romantizmi, teknik aksaklıklar ve tesadüflerden kurtararak anlatımı işlemesi bakımından realizmi ve determinist bir silsile haline getirdiği olayların aktarımı ile natüralizmi başarıyla temsil etmiştir.

Roman, Halit Ziya Uşaklıgil’in İstanbul’a gelişinin de etkisiyle, İstanbul’un çeşitli semtleri üzerinde şekillenir. Halit Ziya’nın İstanbul’u mekân olarak ilk kez tercih ettiği bu roman, başarılı çevre betimlemeleri ve mahalli özellikleri yansıtan detaylarıyla bir yandan zaman zaman İstanbul’u anlatır. Romanda işlenen zaman, Servet-i Fünun neslinin içinde bulunduğu zamanla senkroniktir. Bu durum roman ve Servet-i Fünun neslini birbirine daha sıkı bağlar.

Romanın içeriğinde dikkat çeken unsurlardan biri de Raci ve Ahmet Cemil çekişmesidir. Raci, kendindeki yeteneksizliğin verdiği içerlemeyle, edebî meziyetini ortaya koymaya çalışan Ahmet Cemil’in defalarca önünü kesmesi, eşine ve çocuklarına bir ihanet hikâyesi bahşetmesi ve gelirini alkol masalarında heba etmesiyle roman boyunca hicvedilirken; Ahmet Cemil, yazın yetisini her daim geliştirmeye çalışan, ailesine maddi ve manevi yönden destek olan bir karakter olarak övülür. Eski edebiyatı hararetli bir şekilde savunmasıyla dikkat çeken Raci (Rücu eden, gerici), Yeni edebiyatın temsilcisi Ahmet Cemil ile zıt kutupları paylaşır. Nitekim bazı araştırmacılar, Raci’yi hem ismî hem de eski edebiyat yandaşlığı benzerliği ile “Muallim Naci”yi sembolize eden karakter olarak, Ahmet Cemil’i ise yeni edebiyatı savunmasıyla “Tevfik Fikret”i veya Servet-i Fünun kuşağını sembolize eden karakter olarak görür.

Ahmet Cemil’in küçük yaşta babasını kaybetmesi neticesinde basın-yayın vasıtası ile kendisini ve ailesini geçindirmeye çalışması, Ahmet Cemil karakteri etrafında işlenen Servet-i Fünun kuşağının İstibdat Dönemi’nde tek başına direnişinin ve edebiyatı diri tutma çabasının simgesidir. Romanın bitiminde Ahmet Cemil’in, delicesine tutulduğu Lamia’nın bir subayla evleneceği haberini almasının işlenişi altında, hayatının dönüm noktası olarak gördüğü eserini bir sobada yakması ve çaresiz vaziyetinin eşliğinde bulunduğu mahal ve semti terk etmesi, aslında kendi kendine debelenen Servet-i Fünun kuşağının zorluklara karşı yılgınlığını ve başarısızlığı yüzüne vurulan bir neslin kaçış mekanizmasını ifade eder.
Mai ve Siyah romanı, anlaşılması oldukça güç ifadeleri ve zorlayıcı üslubuna rağmen bütün kitleler tarafından en az bir kere okunması gereken bir kitaptır.
                                                                                                           

Teşekkürler.                                                                                      Hüseyin Güzey

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik