Ana içeriğe atla

KENDİNE GİDEN YOL- ROJDA ÇELİK



KENDİNE GİDEN YOL

“URSULA K. LE GUIN – MALAFRENA”



Üniversite kütüphanesinin Dünya Edebiyatı rafları arasında dolaşırken kapak resmiyle beni kendine çekti Malafrena. Yazarını da görünce kesinlikle okumalıyım diye düşündüm. Fantastik edebiyatın kraliçesi yazmıştı sonuçta. Kitap, yazarın bazı öykülerinden tanıdığımız hayali ülke Orsinya’da geçiyor. Fakat olay örgüsü ve karakterleri açısından okurunu şaşırtıyor bu kez Le Guin. Çünkü Rus ve Fransız Edebiyatı gerçekçiliğini işliyor Malafrena’da. Olaylar Sorde ailesinin tek oğlu, Malafrena Vadisi’ndeki mülklerin başına geçecek vasisi İtale Sorde etrafında dönüyor. Yatılı okulda okurken ülkesinin Napolyon’un yanında girdiği savaştan mağlup ayrılması, hanedanın iktidardan uzaklaştırılması ve Avrupa’nın tayin ettiği Grandüşes tarafından yönetilmesi olayları içindeki özgürlük ateşini alevlendiriyor. Arkadaşları ile birlikte devrim ve özgürlük hayalleri kuruyorlar. Fakat hayalini gerçekleştirebilmek için başkent Krasnov’a gidip mücadeleye katılması gerek. Bu sadece ülkesini kurtarmak için girişeceği bir mücadele olmayacak, aynı zamanda kendini ve hayatta var olma amacını da arayacağı bir mücadele olacaktır. Genç Sorde ailesini karşısına alıp, o çok sevdiği Malafrena Vadisi’ni geride bırakarak Krasnov’a gider. Yolda şehirdeki hayatını şekillendirecek olan, yetenekli genç şair Amadey ile tanışır. Bundan sonra her şey çok hızlı gelişir. Yeni kişiler tanır ve ülkesinin özgürlüğü için mücadele eden bir gruba dâhil olarak gazete yayınlamaya başlarlar. Fakat mevcut hükümetin sansürleri bu işi fazlasıyla zorlaştıracaktır. Ateşli demeçleri ile halk tarafından tanınmaya başlayan İtale, çok geçmeden hükümetin de dikkati çeker ve bir seyahati sırasında tutuklanarak hapse atılır. Beş yıllık hapse mahkûm edilen İtale, yine Amadey sayesinde tanıştığı ve tutkulu bir aşk yaşamaya başladığı Luisa Paludeskar’ın nüfuzlu çevresi sayesinde iki yılın sonunda hapisten çıkar. Hapisteyken çektiği işkencelerde tek düşündüğü Malafrena Vadisi’nde geçirdiği güzel günler olur ve hapisten çıkıp şehirde artık kalamayacağını anlayınca ailesinin yanına geri döner. Ailesini karşısına alarak çıktığı yolda yine güvenli tek limanı olan ailesine sığınır. Yazar bu romanında aile, aşk, özgürlük, devrim gibi geniş yelpazeli konularla çıkar okurunun karşısına. Roman okurken sıkılıyorum, diyenlerin okurken sıkılmayacağı bir roman diyebilirim.


Teşekkürler.
Rojda ÇELİK

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik