Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

PSİTHOTH 25. SAYISINDA "AFET PSİKOLOJİSİ" TEMASIYLA KARŞINIZDA- BETÜL BEYZA GÜLTEKİN

PSİTHOTH 25. SAYISINDA "AFET PSİKOLOJİSİ"  TEMASIYLA KARŞINIZDA   Adını mitoloji karakteri olan Thoth'tan alan Psithoth Sanal Dergimiz, 2020 AĞUSTOS ayı 25. sayısına "AFET PSİKOLOJİSİ" teması ile devam ediyor.  17 Ağustos 1999 Gölcük depremini üzüntüyle, vefat edenleri rahmetle anıyoruz.  Teşekkürler Betül Beyza Gültekin

İNSAN ELİ- ÖZDEN NUR KARPINAR

İNSAN ELİ Travma, sarsıntı ya da bir organ yapısını bozan dıştan gelen mekanik tepki sonucu oluşan yara olarak tanımlanmıştır (TDK,1988). DSM-5’te ise psikolojik boyutu travmaya doğrudan olayı yaşamış ya da tanık olmuş olması gerekmektedir. Gerçek bir ölüm, ölüm tehdidi, ciddi yaralanmalar ve cinsel şiddete vurgu yapılması travmanın psikolojik tanımı olmuştur (Çolak, Kokurcan, Özsan, 2010). Aferler genellikle çok ani, yıkıcı, kayıplara sebep olan, ekonomik ve çevresel etkisi çok büyük olan olaylardır. Toplum ile afetler konusu ise başlı başına bir konudur. Çünkü afetler toplumu karakterize etmektedir. Afetlerin toplumu derinden etkilediği düşünülürse özellikle değineceğimiz teknoloji ve insan kaynaklı; nükleer ve kimyasal kazaların insanları ne denli etkilediğini tahmin etmek zor olmayacaktır. Bu gibi durumlarda ise psikososyal destek toplumun hızlı şekilde duruma adaptasyonunu sağlar, hayatları en hızlı şekilde normale döner ve yıkıcı etkisi büyük bir travmanın üstü kapatılmadan tamam

AFET VE ÇOCUK- MUHAMMED ALİ GÖZEL

AFET VE ÇOCUK Günümüzün en önemli küresel sorunları arasında, tüm insanlığı etkileyen doğal afetler ve bu doğal afetler sonucunda insanların zarar görmesi gelmektedir. Bir kavram olarak afet: İnsanları doğrudan etkileyen ve insan yerleşmeleri üzerinde fiziksel, ekonomik, sosyal ve çevresel kayıplara neden olan, olağan yaşam içerisinde insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkileyen doğal, teknolojik ve insan kökenli olayların sonuçları olarak tanımlanabilir (Işıklı ve Tüzün, 2017). Afet söz konusu edildiğinde psikopatoloji ve travma kavramları akla gelmelidir. Travmanın insan üzerindeki etkileri sanılanın ötesinde de ağır seyretmektedir. Canlılar ve özellikle insanlar savunma düzeneği olarak korku ve anksiyeteyi kullanırlar. Korku ve anksiyete tehdit ve tehlikeyi önceden fark edip tedbir almayı sağlayan ve sağ kalabilmeyi temin eden önde gelen savunma düzenekleri içinde yer alır. Korku ve anksiyete kişide gerginliğe ve tehlike beklentisine yol açar. İçgü

GÖLCÜK DEPREMİ KIRK BEŞ SANİYE SONRASI- EYLEM YILMAZEL

GÖLCÜK DEPREMİ KIRK BEŞ SANİYE SONRASI 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi, binlerce canı yitirdiğimiz çok büyük bir felaket olarak tarihe geçti. Sadece kırk beş saniye ardında bir sürü parçalanmış aile, yitirilmiş uzuvlar, kayıp bedenler bıraktı. Depremi hissedenlerin röportajları bile yaşanan felaketin boyutunun ne denli büyük olduğunu görmemiz için tek başına yeterli. O güne tanıklık etmiş kişiler bir daha hayatlarının normale dönemeyeceğini, mutlu olamayacaklarını, gülmek nedir bilemeyeceklerini düşündüler. Böylesine bir felaketten çıkıp sağlıklı psikolojiye sahip olmalarının mümkün olamayacağını öne sürdüler. Yaşadıkları şey dayanılması fazlasıyla güç bir durumdu. Hayatta kalanların kulakları enkaz altındakilerinin, sevdiklerini kaybedenlerin çığlıklarıyla çınlıyordu. Üzerinden uzun yıllar geçse de bu çığlıklar zihinlerinin bir yerinde durmaya devam ediyor, küçücük bir anımsama kişileri o güne maalesef geri götürmeye yetiyordu. Literatürde karşımıza çıkan Travma Sonrası Stres bozukluğ

YAVAŞ GELİŞMESİYLE GEÇ FARK EDİLEN AFET: KURAKLIK VE TSSB İLİŞKİSİ- BERRAK ÇAKIROĞLU

YAVAŞ GELİŞMESİYLE GEÇ FARK EDİLEN AFET: KURAKLIK VE TSSB İLİŞKİSİ   Toplumun sahip olduğu olanakları ve kaynakları kullanarak aşamayacağı doğal, insan ya da teknoloji temelli gelişen ve bireylerin fiziksel, sosyal ve ekonomik kayıplar yaşamasını, olağan yaşamını ve gerçekleştirdikleri faaliyetlerinin sekteye uğramasına hatta durmasına sebep olarak bireyden topluma tüm yapıları etkileyen olaylar afet olarak adlandırılmaktadır (Ergünay, 1999, akt. Kılıç, 2008). Afetlerin 31 farklı türünün olduğu ve 28 tanesinin meteoroloji kaynaklı meydana geldiği bilinmektedir ve bu 28’den birini de kuraklık oluşturmaktadır. Küresel iklim değişikliği ile de artarak devam eden kuraklık içlerinden en tehlikeli olanı olarak görülmekle birlikte yavaşça ilerleyerek geniş alanlara etki etmesi nedeniyle baş etmesi güç bir afet türüdür (Akbaş, 2014; Kapluhan, 2013).  Bireylerin deneyimledikleri afete yüklemiş oldukları anlam; bireyin yaşı, cinsiyeti, baş etme yöntemleri, uyum sağlama becerileri, sosyal kaynakl

ORMAN YANGINLARININ DOĞA VE İNSAN KAYNAKLI ALGISININ ROLÜ- GÜLSÜM SERRA AYDIN

ORMAN YANGINLARININ DOĞA VE İNSAN KAYNAKLI ALGISININ ROLÜ Orman yangını, doğa olaylarından ya da insan kaynaklı sebeplerden ortaya çıkabilmektedir. Ekolojik sebepler başta olmak üzere iklim değişikliklerine, ormanlarda yaşayan kimi hayvanların yaşam alanlarına, önlemi alınmaz ise de kuraklığa kadar gidebilmektedir. Kısa özetle orman yangını, kimi kişiler için tahrip olan ormanlar, yangından kaçamayarak ölen hayvanlar (Avustralya yangınında etkilenen koala türü), yangınla mücadele eden insanların yaşadıkları zorluklar, milli servet kaybı, evleri yanan orman köylüsü ve yangında ölen canlılar anlamına gelmektedir. Yangınların tahrip edici gücü çok fazladır. (ör; ortamda yüzlerce derece sıcaklığa neden olan şiddetli tepe yangınları). Yangınların doğadaki rolünü azımsayan ve görmezden gelen bu hâkim anlayışın en önemli sonucu, yangınların ortaya çıkışının tek sebebinin insan olduğu algısının toplumda yerleşmiş olmasıdır. Bu konudaki en yüzeysel açıklama, bir yerdeki orman yangınının sebep

BİR İNSANLIK DRAMI-SAVAŞ- SEMA GÜRBÜZ

BİR İNSANLIK DRAMI -SAVAŞ Savaş kelimesinin tanımı eski kaynaklara göre tartışma, atışma anlamına gelirken güncel kaynaklarda devletlerin, aralarındaki ekonomik ve siyasal anlaşmazlıklar vb. nedeniyle, siyasal ilişkilerini keserek, birbirlerine karşı giriştikleri siyasal eylem olarak tanımlanmaktadır. Ancak savaş çoğu zaman bu tanımların ötesindedir ve bir insanlık dramına neden olur. Eski çağdan günümüze uzanan insanlık tarihi pek çok savaşa şahit olmuştur. Hırslar, rekabet, anlaşmazlıklar, coğrafi şartlar, güç... savaşın ortaya çıkmasındaki faktörlerin bazılarındandır. Kurumlar arasındaki çatışmadan kaynaklanan olay hem kitlesel hem de bireysel bir harekete evrilir. Toplumun savaşa karşı düşünceleri ne olursa olsun, savaşın muhtemel sonuçlarına katlanacak olan yine kendisidir. Bireyler fiziksel ihtiyaçlarını (açlık, susuzluk vb.) karşılayamadığı gibi psikolojik ihtiyaçlarını da karşılayamaz. Topluluk içinde yaşama hakkı, ait olduğu yerde kalma, güvende olma, sevgi ve saygı görme, duy

YUDUM YUDUM FELAKET- NİSA SIK

YUDUM YUDUM FELAKET “Değişmeyen tek şey değişimdir.” Herakleitos Değişim, yaşamanın en kaçınılmaz ilkesidir. Dün bile bugünden farklı iken bu gerçekliği göz ardı etmek mümkün değildir. Peki bu değişim iyi bir şey midir? Bu soruya verilebilecek cevaplar üzerine yıllarca tartışılabilir. Çünkü farklı değer yargıları, dünyayı algılayış biçimi, yetiştirilme tarzı gibi birçok karıştırıcı etken bu sorunun net bir cevabı olmasını engellemektedir. Fakat öyle bir değişim var ki dünya üzerinde nefes alan tüm canlılar için oldukça tehlikelidir. Doğanın değişimi… Doğa insanın beşeri ihtiyaçlarına kurban gitmiş durumdadır. İnsan, elinin değdiği yeryüzünü ve elinin değemediği gökyüzünü hırsları, bilinçsizlikleri, maddeye olan düşkünlüğü ile harcamaktadır. Hiç şüphesiz bundan nasibini en çok alan unsurlardan biri sudur. Su, dünya üzerindeki her yerde bulunur. Okyanuslarda, göllerde, denizlerde, canlıların yaşam formlarında, hatta bu yazıyı okurken mutfağınızdaki sürahide. Fakat şu anda suyun gidere