Ana içeriğe atla

BİR İNSANLIK DRAMI-SAVAŞ- SEMA GÜRBÜZ



BİR İNSANLIK DRAMI

-SAVAŞ





Savaş kelimesinin tanımı eski kaynaklara göre tartışma, atışma anlamına gelirken güncel kaynaklarda devletlerin, aralarındaki ekonomik ve siyasal anlaşmazlıklar vb. nedeniyle, siyasal ilişkilerini keserek, birbirlerine karşı giriştikleri siyasal eylem olarak tanımlanmaktadır. Ancak savaş çoğu zaman bu tanımların ötesindedir ve bir insanlık dramına neden olur.

Eski çağdan günümüze uzanan insanlık tarihi pek çok savaşa şahit olmuştur. Hırslar, rekabet, anlaşmazlıklar, coğrafi şartlar, güç... savaşın ortaya çıkmasındaki faktörlerin bazılarındandır. Kurumlar arasındaki çatışmadan kaynaklanan olay hem kitlesel hem de bireysel bir harekete evrilir. Toplumun savaşa karşı düşünceleri ne olursa olsun, savaşın muhtemel sonuçlarına katlanacak olan yine kendisidir. Bireyler fiziksel ihtiyaçlarını (açlık, susuzluk vb.) karşılayamadığı gibi psikolojik ihtiyaçlarını da karşılayamaz. Topluluk içinde yaşama hakkı, ait olduğu yerde kalma, güvende olma, sevgi ve saygı görme, duygusal istek ve hareketlerden mahrum kalır.

Savaş uzadıkça yaşanılan baskı ve belirsizliğe karşı insanların verdikleri tepki de giderek bozulur. Yaşama arzusu ve ölüm korkusu bir aradadır. Buna bağlı oluşan korku aslında sağlıklı bir tepkidir. Hepimiz bu durumda kaygılanırız. Korku ve kaygı ruhsal yapıya zarar verir. Hem savaşa katılan bireylerde hem de diğerlerinde savaşa bağlı travmatik bozukluklar, depresyon, kaygı bozuklukları sıklıkla görülür. Kırılgan bir kişiliğe bürünme, savaşın şoku, kişinin direncinin kırılması hastalıklara karşı yatkınlaştırıcı bir zemin oluşturur. Kaygının azaltılması ve güvenli bir çevrede olma hissini kazanabilmek için grup terapileri önerilebilir, psikolojik destek önemini burada da gösterir.





Toplumun her kesimini etkisi altına alsa da çocuklar bu durumdan kaçınılmaz olarak daha fazla etkilenir. Ebeveyn kaybı, açlık, çatışma, silahlar çocukların zihninde yer edinir. Beklenmedik davranışlar, uyarılmışlık seviyelerindeki yükseliş, duygusuzlaşma ya da duygu patlamaları görülür. Bunlar çocukların ilerleyen yaşlarındaki problemlerin nedenlerinden bazılarını oluşturacaktır.

Savaş beraberinde göçü de getirir. Yer değiştirme hareketi, alışkanlıklarından ve düzenlerinden vazgeçme, yeni bir kültüre ayak uydurma, göç edilen yerdeki insanların tepkisi savaşın yarattığı bir diğer zorluktur. Din, dil, etnik köken, ön yargılar yaşanılanları daha da zorlaştırır. Yakın zamanda hepimizin şahit olduğu Suriye İç Savaşı bizlere canlı bir örnek olacaktır. Yüz binlerce insanın ölümü, açlığın, yoksulluğun kol gezdiği topraklar şimdi terk edilmiş bir yurda dönüşmüştür. Sokakta, caddede, metroda Suriyeli bir çocuğa denk gelmişsinizdir. Gözlerindeki korkuya, üzerine sinmiş çekingenliği görmüşsünüzdür. Kadınların günlük yaşantıya adapte olmaya çalışmalarını, erkeklerin çok düşük maaşlarla çalışmalarına, alay edilişlere, küfüre varacak hakaretleri işitmişsinizdir. Bazen eleştirmişizdir bazen eleştirenlere karşı çıkmışızdır.

Savaş dediğimiz olgu basite indirgenecek bir kavram değildir. Üzerine sayfalarca yazı yazılabilir, günlerce konuşulabilir. İnsan eliyle çıkartılmış olup yine insanın kendisine zarar verir. Hiç savaş görmemiş biri için hayal etmek ne kadar zor olsa da dünyada milyonlarca insan savaşa maruz kalmış ve kalmaya da devam ediyor. Savaş; yaşlısından çocuğuna, kuşundan karıncasına kadar o toplumun her kesimini etkileyen bir dramdır. Savaş gökyüzünü karartır, insanların ekmeğini çalar, umudunu yok eder. En son da dünyayı öldürür.

Savaşsız bir dünya ümidiyle, sevgiyle kalın.



Teşekkürler
Sema Gürbüz




Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle