BİR İNSANLIK DRAMI
-SAVAŞ
Eski çağdan günümüze uzanan insanlık tarihi pek çok savaşa şahit olmuştur. Hırslar, rekabet, anlaşmazlıklar, coğrafi şartlar, güç... savaşın ortaya çıkmasındaki faktörlerin bazılarındandır. Kurumlar arasındaki çatışmadan kaynaklanan olay hem kitlesel hem de bireysel bir harekete evrilir. Toplumun savaşa karşı düşünceleri ne olursa olsun, savaşın muhtemel sonuçlarına katlanacak olan yine kendisidir. Bireyler fiziksel ihtiyaçlarını (açlık, susuzluk vb.) karşılayamadığı gibi psikolojik ihtiyaçlarını da karşılayamaz. Topluluk içinde yaşama hakkı, ait olduğu yerde kalma, güvende olma, sevgi ve saygı görme, duygusal istek ve hareketlerden mahrum kalır.
Savaş uzadıkça yaşanılan baskı ve belirsizliğe karşı insanların verdikleri tepki de giderek bozulur. Yaşama arzusu ve ölüm korkusu bir aradadır. Buna bağlı oluşan korku aslında sağlıklı bir tepkidir. Hepimiz bu durumda kaygılanırız. Korku ve kaygı ruhsal yapıya zarar verir. Hem savaşa katılan bireylerde hem de diğerlerinde savaşa bağlı travmatik bozukluklar, depresyon, kaygı bozuklukları sıklıkla görülür. Kırılgan bir kişiliğe bürünme, savaşın şoku, kişinin direncinin kırılması hastalıklara karşı yatkınlaştırıcı bir zemin oluşturur. Kaygının azaltılması ve güvenli bir çevrede olma hissini kazanabilmek için grup terapileri önerilebilir, psikolojik destek önemini burada da gösterir.
Toplumun her kesimini etkisi altına alsa da çocuklar bu durumdan kaçınılmaz olarak daha fazla etkilenir. Ebeveyn kaybı, açlık, çatışma, silahlar çocukların zihninde yer edinir. Beklenmedik davranışlar, uyarılmışlık seviyelerindeki yükseliş, duygusuzlaşma ya da duygu patlamaları görülür. Bunlar çocukların ilerleyen yaşlarındaki problemlerin nedenlerinden bazılarını oluşturacaktır.
Savaş beraberinde göçü de getirir. Yer değiştirme hareketi, alışkanlıklarından ve düzenlerinden vazgeçme, yeni bir kültüre ayak uydurma, göç edilen yerdeki insanların tepkisi savaşın yarattığı bir diğer zorluktur. Din, dil, etnik köken, ön yargılar yaşanılanları daha da zorlaştırır. Yakın zamanda hepimizin şahit olduğu Suriye İç Savaşı bizlere canlı bir örnek olacaktır. Yüz binlerce insanın ölümü, açlığın, yoksulluğun kol gezdiği topraklar şimdi terk edilmiş bir yurda dönüşmüştür. Sokakta, caddede, metroda Suriyeli bir çocuğa denk gelmişsinizdir. Gözlerindeki korkuya, üzerine sinmiş çekingenliği görmüşsünüzdür. Kadınların günlük yaşantıya adapte olmaya çalışmalarını, erkeklerin çok düşük maaşlarla çalışmalarına, alay edilişlere, küfüre varacak hakaretleri işitmişsinizdir. Bazen eleştirmişizdir bazen eleştirenlere karşı çıkmışızdır.
Savaş dediğimiz olgu basite indirgenecek bir kavram değildir. Üzerine sayfalarca yazı yazılabilir, günlerce konuşulabilir. İnsan eliyle çıkartılmış olup yine insanın kendisine zarar verir. Hiç savaş görmemiş biri için hayal etmek ne kadar zor olsa da dünyada milyonlarca insan savaşa maruz kalmış ve kalmaya da devam ediyor. Savaş; yaşlısından çocuğuna, kuşundan karıncasına kadar o toplumun her kesimini etkileyen bir dramdır. Savaş gökyüzünü karartır, insanların ekmeğini çalar, umudunu yok eder. En son da dünyayı öldürür.
Savaşsız bir dünya ümidiyle, sevgiyle kalın.
Teşekkürler
Sema Gürbüz
Yorumlar
Yorum Gönder