Ana içeriğe atla

YUDUM YUDUM FELAKET- NİSA SIK




YUDUM YUDUM FELAKET



“Değişmeyen tek şey değişimdir.”

Herakleitos






Değişim, yaşamanın en kaçınılmaz ilkesidir. Dün bile bugünden farklı iken bu gerçekliği göz ardı etmek mümkün değildir. Peki bu değişim iyi bir şey midir? Bu soruya verilebilecek cevaplar üzerine yıllarca tartışılabilir. Çünkü farklı değer yargıları, dünyayı algılayış biçimi, yetiştirilme tarzı gibi birçok karıştırıcı etken bu sorunun net bir cevabı olmasını engellemektedir. Fakat öyle bir değişim var ki dünya üzerinde nefes alan tüm canlılar için oldukça tehlikelidir. Doğanın değişimi…

Doğa insanın beşeri ihtiyaçlarına kurban gitmiş durumdadır. İnsan, elinin değdiği yeryüzünü ve elinin değemediği gökyüzünü hırsları, bilinçsizlikleri, maddeye olan düşkünlüğü ile harcamaktadır. Hiç şüphesiz bundan nasibini en çok alan unsurlardan biri sudur.

Su, dünya üzerindeki her yerde bulunur. Okyanuslarda, göllerde, denizlerde, canlıların yaşam formlarında, hatta bu yazıyı okurken mutfağınızdaki sürahide. Fakat şu anda suyun giderek azalması, kuraklık, dünya için küresel bir sorun halini almaya başlamıştır. Kuraklık, bir havzaya düşen su miktarının buharlaşan su miktarından daha az olması durumlarında ortaya çıkmaktadır. Kuraklık oluşumu uzun süren, tahmin edilmesi zor ve etkisi uzun yıllar devam eden bir afettir. Fakat şu an 2020 yılında kuraklığın tahmini zor olması kısmını geçmiş bulunmaktayız. Öyle ki 1900 yılında Hindistan’da 3 milyon, 1907 yılında Çin’de 25 milyon insan kuraklık sebebi ile yaşamını yitirmiştir. Anadolu Ajansı’nın 16 Haziran 2020 tarihinde yaptığı bir habere göre kuraklık dünyada 4 milyar hektar toprağı tehdit etmektedir. Kuraklığın getirdiği çölleşme dünyada ki 1.2 milyar insanın yaşamını doğrudan tehdit etmektedir. Kuraklık bölgesel bir sorun olmaktan çıkmış küresel bir sorun halini almıştır. Çünkü su, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyebileceğimiz bir madde değildir. Hatta gelecekte suyun bir savaş sebebi olması bizi şaşırtmasa gerek. Galatasaray Üniversitesin‘den Doç. Dr. Ali Faik Demir, "Ortadoğu'da her zaman 'casus belli' (savaş nedeni) su paylaşımıydı" diyerek durumu açıklamıştır.

Hiç şüphesiz küresel iklim değişikliği kuraklığın en temel nedenidir. Burada da görüyoruz ki karşımıza yine insan faktörü çıkmaktadır. Sanayi devriminden bu yanı dünyayı etkisi altına alan fabrikalar, hunharca katledilen ağaçlar, daha güzel kokmak uğruna atmosfere salınan parfümler, araba egzozları kısaca insanın bilinçsizliği ve bencilliği iklim değişikliğine sebep olmaktadır. Suyun yaşamımızın şah damarı olduğu konusunda tüm dünya hemfikir olduğu için somut adımlar atılmaya başlamıştır. Birleşmiş Milletler suya erişimi temel insan hakkı olarak tanımlamıştır.

"Temiz içme suyuna ve hıfzıssıhhaya erişim, yaşamdan ve tüm insan haklarından faydalanmak için temel bir insan hakkı olarak tanınmaktadır." Şeklinde bir açıklamada da bulunmuştur. 1993 yılında alınan karala 22 Mart Dünya Su Günü olarak kabul edilmiştir. Bu şekilde kuraklığa, çölleşmeye ve su kullanımına karşı farkındalık oluşturulması amaçlanmıştır. BM verilerine göre dünyada şu an 884 milyon insanın güvenli içme suyuna erişimi yok. 2050 yılı itibariyle bu sayının 5.7 milyara çıkması bekleniyor. Bu da dünyada suya dayalı siyasi, sosyal ve sağlık alanında krizlerin de baş göstermesi demektir. Gökyüzünü kendilerine çatı edinmiş tüm canlılar adına, kuraklık felaketi daha fazla ilerlemeden daha fazla can almadan tedbirlerimizi almak zorundayız. Bunun da en güzel yolu bilinçlenmek ve bilinçli nesiller yetiştirmektir.


Teşekkürler
Nisa Sık

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle