AFET VE ÇOCUK
Günümüzün en önemli küresel sorunları arasında, tüm insanlığı etkileyen doğal afetler ve bu doğal afetler sonucunda insanların zarar görmesi gelmektedir. Bir kavram olarak afet: İnsanları doğrudan etkileyen ve insan yerleşmeleri üzerinde fiziksel, ekonomik, sosyal ve çevresel kayıplara neden olan, olağan yaşam içerisinde insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkileyen doğal, teknolojik ve insan kökenli olayların sonuçları olarak tanımlanabilir (Işıklı ve Tüzün, 2017).
Afet söz konusu edildiğinde psikopatoloji ve travma kavramları akla gelmelidir. Travmanın insan üzerindeki etkileri sanılanın ötesinde de ağır seyretmektedir. Canlılar ve özellikle insanlar savunma düzeneği olarak korku ve anksiyeteyi kullanırlar. Korku ve anksiyete tehdit ve tehlikeyi önceden fark edip tedbir almayı sağlayan ve sağ kalabilmeyi temin eden önde gelen savunma düzenekleri içinde yer alır. Korku ve anksiyete kişide gerginliğe ve tehlike beklentisine yol açar. İçgüdü düzenlenme problemi insanlarda anksiyete bozukluğunun en önemli nedenidir.
Afetin ortaya çıkardığı problemler çocuklarda daha sık görülmektedir. Bunlar arasında korku, yaşla ilgili problemler (tuvalet eğitimi ile ilgili alanlar gibi). Çocuklarda afetlerin psikolojik etkilerinin dozunu etkileyen faktörler mevcuttur. Bunlar arasında afetin doğası, maruziyet düzeyi, çevredeki psikolojisi bozulan diğer çocukların varlığı, çocuğun yaşı ve gelişim seviyesi, ailesinin travmayla başa çıkma yeterliği sayılabilir. Çocukların psikolojik yönden toparlanmasında ebeveynlerin ruhsal durumlarının da rolü vardır. Bunlardan kastedilen ebeveynlerin travmadan ne kadar etkilendiğidir.
Afet olgularının çocuklar üzerindeki etkilerinin çoğu davranışa ait ve uyuma aittir. Afetlerin ardından meydana gelen semptomlar hafif stres cevaplarından travma sonrası stres bozukluğuna kadar geniş bir spektrumu içerir. Bu belirtiler ciddi sonuçlar doğurur ve kalıcıdır. Semptomların ciddiyetini cinsiyet, gelişim düzeyi, toparlanma, sosyal destek ve travmaya maruziyet süresi etkilemektedir. Afetlerin oluşturduğu travma ve şiddet olayları özellikle çocuklarda korku, kaygı ve depresyona yol açar. Çocukların gelişim evreleri ve düzeyleri travmaya cevabı belirlemektedir. Afetin ilk günlerinde çocuklarda ortaya çıkan inanamama, red, hüzün gibi tepkiler ve korku cevapları dikkate alınmalıdır. Afetten aylar ve haftalar sonra çocuklarda gelişime ait gerileme (regresyon) ve duygusal zorluğa ait semptomlar (anksiyete, agresyon, apati, geriçekilme, somatizasyon, gelecek hakkında olumsuz düşünce, uyku bozuklukları, travmayı andıran oyunlar) meydana gelebilir. Bu olumsuz belirtilerin gerilemesi beklenir. Eğer bu semptomlar bir ayı aşarsa TSSB ile agresyona ait davranışların gelişme riski artabilir. Çocuklar yaşları büyüdükçe travmanın altta yatan sebeplerini ayırt edebilmektedirler. İlkokul dönemindeki çocuklar oyunlarının içeriğini travmatik temalardan seçerler. Bunlar arasında agresyon, uyku problemleri, regresif davranışlar (ayrılık kaygısı, enürezis) sayılabilir. İlkokul çağının sonuna çocuklarda sosyal kognisyon ve empati yeteneği gelişmeye başlar. Bundan dolayı ailesel problemleri algılarlar, yaşananları analiz ederler ve toplumsal güven konusunda kafa yorarlar. Bu çocuklar en çok yakınlarının ölümünün ve yaralanmasının gerçekleşmesinden korkarlar.
Afetin ortaya çıkardığı problemler çocuklarda daha sık görülmektedir. Bunlar arasında korku, yaşla ilgili problemler (tuvalet eğitimi ile ilgili alanlar gibi). Çocuklarda afetlerin psikolojik etkilerinin dozunu etkileyen faktörler mevcuttur. Bunlar arasında afetin doğası, maruziyet düzeyi, çevredeki psikolojisi bozulan diğer çocukların varlığı, çocuğun yaşı ve gelişim seviyesi, ailesinin travmayla başa çıkma yeterliği sayılabilir. Çocukların psikolojik yönden toparlanmasında ebeveynlerin ruhsal durumlarının da rolü vardır. Bunlardan kastedilen ebeveynlerin travmadan ne kadar etkilendiğidir.
Afet olgularının çocuklar üzerindeki etkilerinin çoğu davranışa ait ve uyuma aittir. Afetlerin ardından meydana gelen semptomlar hafif stres cevaplarından travma sonrası stres bozukluğuna kadar geniş bir spektrumu içerir. Bu belirtiler ciddi sonuçlar doğurur ve kalıcıdır. Semptomların ciddiyetini cinsiyet, gelişim düzeyi, toparlanma, sosyal destek ve travmaya maruziyet süresi etkilemektedir. Afetlerin oluşturduğu travma ve şiddet olayları özellikle çocuklarda korku, kaygı ve depresyona yol açar. Çocukların gelişim evreleri ve düzeyleri travmaya cevabı belirlemektedir. Afetin ilk günlerinde çocuklarda ortaya çıkan inanamama, red, hüzün gibi tepkiler ve korku cevapları dikkate alınmalıdır. Afetten aylar ve haftalar sonra çocuklarda gelişime ait gerileme (regresyon) ve duygusal zorluğa ait semptomlar (anksiyete, agresyon, apati, geriçekilme, somatizasyon, gelecek hakkında olumsuz düşünce, uyku bozuklukları, travmayı andıran oyunlar) meydana gelebilir. Bu olumsuz belirtilerin gerilemesi beklenir. Eğer bu semptomlar bir ayı aşarsa TSSB ile agresyona ait davranışların gelişme riski artabilir. Çocuklar yaşları büyüdükçe travmanın altta yatan sebeplerini ayırt edebilmektedirler. İlkokul dönemindeki çocuklar oyunlarının içeriğini travmatik temalardan seçerler. Bunlar arasında agresyon, uyku problemleri, regresif davranışlar (ayrılık kaygısı, enürezis) sayılabilir. İlkokul çağının sonuna çocuklarda sosyal kognisyon ve empati yeteneği gelişmeye başlar. Bundan dolayı ailesel problemleri algılarlar, yaşananları analiz ederler ve toplumsal güven konusunda kafa yorarlar. Bu çocuklar en çok yakınlarının ölümünün ve yaralanmasının gerçekleşmesinden korkarlar.
Çocukların cinsiyeti travmaya verilen cevabı belirler. Erkek çocuklarda şiddet, saldırganlık, çevreye zarar verme gibi antisosyal davranışlar ortaya çıkar. Kız çocuklarında anksiyete ve affektif bozukluklar daha çok görülür. Kız çocukları afet ile ilgilerini ve duygularını dil yoluyla ifade ederler. Psikopatoloji riskini düşük sosyal destek, çekingen veya korkak kişilik özellikleri, özgeçmişinde psikopatoloji öyküsü artırmaktadır. Afetlere aşırı düzeyde maruz kalma veya doğrudan yakınlarını yitirenlerde travmaya cevap olumsuz yönde gelişir. Televizyon ve diğer iletişim araçları travmaya cevabı tetikler.
Teşekkürler
Muhammed Ali Gözel
KAYNAKÇA
Işıklı, S., & Tüzün, Z. (2017). Afetlerin Akut Dönem Psikolojik Etkilerine Yönelik Psikososyal Müdahale Yaklaşımları. Turkiye Klinikleri Journal of Psychology-Special Topics, 2(3), 180-188.
Kukuoğlu, A., (2018) Doğal Afetler Sonrası Yaşanan Travmalar ve Örnek Bir Psikoeğitim Programı, Afet ve Risk Dergisi 1(1), 2018, (39-52).
Yorumlar
Yorum Gönder