Ana içeriğe atla

FREUD'A GÖRE- BETÜL BEYZA GÜLTEKİN






FREUD’ A GÖRE

TOPOGRAFİK KİŞİLİK KURAMI

Uzun süren içsel çatışmadan sonra kararını vererek sevdiği kadına evlenme teklifi etti ve onu evine bıraktıktan sonra aldığı yanıt nedeniyle duyduğu memnuniyetten olacak ki mutluluk sarhoşluğuyla tramvaya bindi ve biletçiden farkında olmadan iki bilet istedi. Altı ay sonra evliydi ancak artık mutlu değildi, eşinin ailesine sürekli sitemler ediyordu. Bir gün eşiyle; kayın validesi ve kayın babasının evinden dönerken tramvaya binmişlerdi ve adam biletçiden bu sefer tek bir bilet istemişti. 
Genç bir baba ikinci kızının doğumunu kaydettirmeye gittiğinde görevli memur ona kızının adını sordu. Yanıtı aldığında ilk çocuğunun da bu adı taşıdığını hatırlattı.
Kadın ortak arkadaşlarından haber sorarken yanlışlıkla arkadaşının evlenmeden önceki soyadını kullandı. Farkında olmadan gerçekleştirdiğimiz dil sürçmeleri, okuma ve yazma hataları, gördüğümüz rüyalar gibi ya da görünüşte gayet normal karşılanabilecek eylemlerimizde, seçimlerimizde bizi etkileyen bir bilinç dışımız vardır. Saati kurmayı ihmal ettiğimiz hiçbir zaman olmadığı halde bir gün alarmı kurmayı unuttuğumuzda ertesi gün için istenmeyen bir olayın, nesnenin veya kişinin varlığıyla karşılaşmayı erteliyor hatta kaçıyor bile olabiliriz. Önemli bir sınava giderken otobüste uyuyakalan bir öğrenci sınav kaygısı yaşıyor olabilir.
Sigmund Freud’ un “Arzu, Dürtü ve Çatışmaları Açığa Çıkartma” isimli kitabından alınmış yukarıdaki üç olaya bir göz atalım. Genç babanın bu hatası ikinci çocuğunu pek istemediğini gösteriyor fakat bunun nedenini hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Freud yalnızca bu bilgiyle bizi baş başa bırakıyor. Kadının dil sürçmesi, arkadaşının kocasına tahammül edemediğini, evliliğini hiçbir zaman onaylamadığı ortaya koyuyor. Adamın biletle olan ilişkisi, evliliğine bakış açısını yansıtıyor.
Bilinç öncesi terimi ise hatırlayabildiğimiz her şeydir: bilgiler, anılar... Olduğu yerden geri çağırabildiğimiz bilgidir. Bilinç, o an farkında olduğumuz her türlü duyum ve yaşantının olduğu düzeydir. Farkındalık sonucu bilinçli yaptığımız eylemleri de kapsar.  Buz dağı metaforunu da hatırlatarak Freud’ un "Topografik Kişilik Kuramı"na son noktayı koyalım. Buz dağının su üzerinde görünen kısmı bizim bilincimizi temsil eder, farkında olduğumuz her şeyi kapsar. Suda gömülmüş olan ve görünebilen kısım bilinç öncesidir. Geri çağırabildiğimiz her şeydir arkadaşımızın ismi gibi. Gömülü, görünmeyen kısımsa biliç dışıdır. Kabul etmesi acı, keder veren ve hoş olmayan duygular, düşünceler, olayların depolandığı yerdir.

KAYGI VE SAVUNMA MEKANİZMALARI

Karanlık rahimden çıkarak aydınlık dünyaya gözlerimizi açtığımız an itibarıyla ertelenemez ihtiyaçlarımızın derhal karşılanması gerekliliğini "haz ilkesi" olan "id"de görürüz. "İd"in daimi düşmanı olan "süperego"; ailenin ve toplumun değer yargılarıyla yasak, günah gibi kavramları da içinde barındırır, haz ilkesiyle yaşamaya devam eden birey, uygunsuz davranışlara maruz kalır böylece süperego ve idin çatışması başlamış olur. "Ego" iki tarafı yöneterek dengeyi sağlamaya çalışan bir hakem görevi görür. Bu durumda birey, kaygısını (duruma ait ve kaynağı belirsiz olan kişisel anlamlardır.) azaltmak ve benliğini korumak adına bilinçsizce oluşturulmuş savunma mekanizmalarını devreye sokar. Eğer bir ailenin en büyük çocuğuysanız bu durumu yaşamanız muhtemeldir: Anne, büyük çocuğuna bağırır; annesine tepki veremeyen çocuk, kendinden daha zayıf olan kardeşine saldırır. Enerjiyi, tehlike oluşturabilecek asıl hedefe değil de farklı hedefe boşaltma durumuna yön değiştirme denir. Acı, sıkıntı veren durumlardan kaçmak için akla yatkın görünen bir neden bulmaya "rasyonelleştirme" denir. Diploma notu düşük olan öğrencinin, iş alımında diploma notunun önemsizleştirmesi gibi. Bir alandaki eksikliği başka bir alanda abartılı olarak yaşamaya "ödünleme" denir. Fiziksel olarak kendini beğenmeyen birinin kariyer hayatında çok başarılı olması ödünlemeye örnektir. Bir duyguyla ya da yeni durumla baş edilmediği taktirde önceki evrelere dönülmesi gerilemedir. Geçmiş yaşamında saygısız ve kaba olan biri, kibar ve saygılı biri olarak hayatını idame ettirirken karşılaştığı olumsuz durum karşısında gerileme yaşayarak eski haline geri döner veya kardeşi olan bir çocuk, bebek gibi konuşmaya başlar. "Yüceltme", toplumun tasvip etmeyeceği durumların toplumun kabulleneceği durumlara dönüştürülmesidir. Kavgacı bir çocuğun ileride enerjisini boşaltacağı bir sporla ilgilenmesi gibi. Kişide var olan gizli duygu ve düşünceleri karşıdaki tarafa atıp abartılı olarak göstermesine "karşıt tepki" denir. Eşcinsel olan bir bireyin, bunu kabullenemeyerek eşcinsel bireylere tepki göstermesi buna örnektir. Gerçek duygularının zıttını gösterme yoluyla benlik bilincinin korunmasına "tepki oluşturma" denir. Çok neşeli görünen birinin aslında çok mutsuz olması örnek verilebilir.

PSİKOSEKSÜEL KİŞİLİK KURAMI

Freud, kişilik gelişiminde bebeklik ve çocukluk yıllarının önemi üzerinde durmuştur. Kurama göre beş psikoseksüel gelişim dönemi vardır. Dönemleri belirlerken, dönemlerin bireyin ihtiyaçlarının karşılandığı haz bölgeleri baz alınarak açıklanmıştır. İhtiyaçları gereğinden fazla karşılanırsa ya da ihtiyaçları karşılanamazsa o dönemde saplantı meydana gelir, ileri yıllarda bu durum kişiliğini etkiler.
Oral dönem ilk dönemdir ve doğumdan on sekizinci aya kadar sürer. Haz bölgesi ağızdır, besin alınır ya da bir nesneyi emme, ısırma, çiğneme gibi eylemlerde bulunulur. Bebeğin emzirilmesinin erken bırakılması veya gereğinden uzun süre emzirilmesi bu dönmede saplanmaya yol açar. İleride sakız çiğneme, sigara ve alkol kullanımı, yemek, tırnak yeme gibi saplantılar gösterebilir. Sevgi duygusu için de kritik bir dönemdir, annenin çok sevgi vermesi veya az sevgi göstermesi sevgide saplanmaya yol açar. Kişi bencil olur ve sevginin peşindedir.
Anal dönem on sekizinci aydan başlayarak üç yaşına kadar olan süreyi kapsar, haz bölgesi anüstür. Dışkı yapmak ve dışkı tutmak gibi eylemlerden haz duyulur, tuvalet eğitiminde yaşanan olumsuzluklar bu dönemde saplantıya yol açabilir. Tuvalet eğitimini verenlerin katı, horgörülü olması ileride aşırı düzen, cimrilik, inatçılık gibi kişilik özelliklerini gösterirken ilgisiz ve alakasız olunması aşırı dağınıklık, umursamazlık, düzensizlik gibi kişilik özelliklerini ortaya çıkarır.
Fallik dönem üç ile altı yaş arası geçen evredir. Haz bölgesi cinsel organlardır. Kız-erkek ayrım farkı dikkatlerini çeker ve cinsel farklılıkları gözlemlerler. Karşı cinslerinden anne ve babaya bilinçli olmayan duygusal ve cinsel yakınlık duyabilir. Cinsellikle ilgili sorular üzerine azarlanma gibi olumsuz durumlarla karşılaşılırsa ileride cinsel rolleri sergilemede zorluk çekebilir. Oidipus kompleksi, erkeğin cinsel yönden annesini istemesi ve babasının durumu anlarsa kendisini hadım edeceği korkusuyla babaya yönelmesi ve cinsel kimlik kazanmasıdır. Elektra, kızın babaya cinsel istek duyması karşısında annesini rakip olarak görmesi ve kendisini annesiyle özdeşleştirmesidir. Bu dönemde saplantı, erkekliğin ve kadınlığın abartılmasına sebep olur.
Latent (gizli) dönemde çocuklar cinsel konulardan uzak durur, arkadaşlarıyla oyun oynamaya yönelirler daha çok bilişsel gelişim ön plandadır. Yedi yaşından on bir yaşına kadar süren evredir.
Genital evre, ergenlik ve ergenlik sonrasını kapsar. Fallikte arkadaşlarıyla oyun oynayan çocuğun cinsel duyguları tekrar ortaya çıkar. Karşı cinsle yakın ilişkiler kurulur.
Psikanalitik terapinin amacı hastanın içgörü kazanmasıdır, savunmaların onarılması ve güçlendirilmesidir. Hastanın ebeveynlerinin hatalı durumlarını nötralize eder.
TEŞEKKÜRLER
BEYZA BETÜL GÜLTEKİN

KAYNAKÇA

Psikanalitik Terapi. (2012, 22 Şubat). Alınan yer https://www.psikolik.com
Freud’ un Psikoseksüel Kişilik Kuramı. (t.y.). Alınan yer https://www.dersinozu.com/
Karaosmanoğlu,H., (2002, 12 Mart). “Savunma Mekanizmalar”,
https://www.psikonet.com
Cüceloğlu, D., (t.y.). “Psikolojik Savunma Mekanizmaları” , https://www.insanokur.org
Ego Savunma Mekanizmaları. (t.y.). Alınan yer egitimbilimlerinotlari.com
Psikanalitik Terapi. (t.y.). Alınan yer
www.antalyaozelegitim.com
Torun,C., (2016). “Buzdağının Görünen Kısmı: Bilinç” Alınan yer
https://pavlovspartner.com
Freud,S.(2016).Arzu, Dürtü ve Çatışmaları Açığa Çıkartma.Ankara.Yason Yayınları.

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik