Ana içeriğe atla

BİLİŞSEL-DAVRANIŞÇI TERAPİ- ELİF NUR GÜRCAN



BİLİŞSEL-DAVRANIŞÇI TERAPİ


Bilişsel-davranışçı terapi, psikoloji ve psikopatoloji (ruhsal rahatsızlıklar) alanında bilimsel bulgulara dayalı olarak geliştirilmiş, bilimsel ilkelerin psikoterapi alanına uygulanmasıyla ortaya çıkmış çağdaş bir psikoterapi tekniğidir. (“Bilişsel Davranışçı Terapi nedir?” t.y.). Bilişsel-davranışçı terapiler, bireylerin günlük yaşamlarında üstesinden gelemedikleri güçlükler ve yaşam problemleri ile karşılaştıklarında onlara yardım etmek için öğrenme kuramlarını uygulayan, problem odaklı, ‘burada ve şimdi’ ile ilgilenen, davranışçı-psikolojik danışma kuramından temel alınarak geliştirilmiş bir tedavi şeklidir. (Demiralp, Oflaz, 2007, s.132) Bu terapi şekli 1960’larda Amerikalı Psikiyatrist Aaron Beck tarafından geliştirilmiştir. Beck tarafından formüle edilen bilişsel terapi, çeşitli ruhsal bozuklukları (örneğin; depresyon, anksiyete, fobiler, ağrı sorunları, vb.) tedavi etmekte kullanılan; etkin, yönlendirici, süre-sınırlı, yapılandırılmış bir yaklaşımdır. (Arkar, 1992, s.39)
Bu terapi, davranışların bir öğrenme ürünü olduğunu savunur. Bireyin çevresindeki davranış şekillerinin ve uyarıcı mesajların, bireyin davranış öğrenmesinde etkili olduğunu benimser. Bireyin hayatı boyunca öğrendiği ve duyduğu düşünceler bir duyguya dönüşebilir ve bu duygular da davranış biçimleri olarak ortaya çıkar, bireyin davranış biçimleri fiziksel olarak dışarıya da yansıyabilir. Bireyde olan davranış bozukluklarını analiz eder ve gerçek dışı düşünce, inanç, duygu ve olumsuz benlik algılarını en aza indirgemeyi ve değiştirmeyi hedefler. Bilişsel-davranışçı terapi, her yaş için uygundur. Terapilerde çocuk, genç, yetişkin ve yaşlı bireyler ile çalışılabilir. Terapinin amacı, bireyin hayatında daha mutlu ilerlemesi, sosyal aktivitelerin artması ve zihni rahatsız eden davranışların azaltılmasıdır. Terapi sürecinde bireyin çocukluğundan beri gelen öğrendiği ve benimsediği şeylerin yerine farklı davranış biçimlerinin konulması amaçlanır. Bu süreçte genellikle terapinin mantığı ile izlenilen yol bireye aktarılır ve bireyin zor zamanlarda yaşadığı kaygıdan kaçmak yerine kaygıyla nasıl başa çıkabileceği hakkında bilgi verilir.
Bilişsel-davranışçı terapi “burada ve şimdi” üzerine yoğunlaşır. Bireyin “şu an” sahip olduğu sıkıntılar üzerinde durur. Danışan, yaşadığı sıkıntıları terapiste aktarırken danışanın sorunu hakkında ortak bir fikir bulup bu sorunu birlikte anlamaya ve yaşadığı sıkıntının gün içinde danışanın hayatını nasıl etkilediğine dair fikir sahibi olmaya çalışır. Bazı danışanlar için 6-10 seans gibi kısa bir süre yeterli olabilir. Daha uzun süreli çözüm gerektiren kişilik bozuklukları gibi durumlarda danışanlar, aylarca hatta bir yılı geçen süre boyunca terapiye devam etmek durumunda kalabilirler. Danışanla, başlangıçta çok ağır bir kriz durumu söz konusu değilse haftada bir kez görüşülür. (“Bilişsel Davranışçı Terapi nedir?”, t.y.) Terapi genellikle; anksiyete bozuklukları, dikkat eksikliği, depresyon, travma ve travma sonrası stres bozukluğuyla ilgili semptomlarda kullanılır. Tüm bu süreçte terapinin devamlılığı önemlidir. Danışanın durumuna göre terapiye ilaçla birlikte devam edilebilir ama birçok terapi, ilaç kullanılmadan ilerler. Terapinin sonlarına doğru birey, duygularıyla nasıl başa çıkabileceğine, kaygı yaşadığında bu kaygıdan kaçmak yerine onunla nasıl yüzleşebileceğine ve geçmişten beri öğrendiği davranışlarının yerine yenilerini nasıl ekleyebileceğine göre bir fikir sahibi olur. Ayrıca terapiden daha iyi bir sonuç almak için terapistinize size yardımcı olacak kitapları sormak ve okumak mantıklı bir adım olabilir.

Teşekkürler.

Elif Nur GÜRCAN

KAYNAKÇA

Arkar, H. (1992) Beck’in Depresyon Modeli Ve Bilişsel Terapisi. Düşünen Adam: Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, 5(1-3), 37-40.
Bilişsel Davranışçı Terapi nedir? (t.y.). Alınan yer http://www.bilisseldavranisci.org
Demiralp M., Oflaz F. (2007). Bilişsel-Davranışçı Terapi Teknikleri ve Psikiyatri Hemşireliği Uygulaması. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 8, 132-139).

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik