Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

PSİTHOTH 6. Sayısı " MEDYADAKİ ÖLÇÜT" Temasıyla Yayında!

PSİTHOTH 6. Sayısı " MEDYADAKİ ÖLÇÜT" Temasıyla Yayında! Adını bir mitoloji karakteri olan Thoth'tan alan Psithoth Sanal Dergimiz 2018 Eylül sayısına   "MEDYADAKİ ÖLÇÜT"   teması ile devam ediyor. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde okuyan psikoloji öğrencilerinin birleşerek yazı hayatlarına katkı sağladıkları bu sanal platform, arka planda birçok emeği barındırıyor. PSİTHOTH Yazı Ekibi olarak bu Eylül ayında "Medyadaki Ölçüt"ler üzerine yazalım dedik ve her geçen gün hayatımızda daha çok yer edinen medya üzerine konuştuk. Tabii bunu yaparken objektif bir bakış açısı yakalamaya çalışan yazarlarımız; konunun hem olumlu hem de olumsuz taraflarına değinmeyi ihmal etmediler. Örneğin; medyada çizilen çeşitli beden, cinsiyet, davranış imajları. Güzellik algımız ne? Gerçekten bu sınırlara dahil olmalı mıyız? Yoksa dahil olduğumuz medya hayatı bunu bize dikte mi ediyor? Medya derken de aslında sosyal medya platformları, reklamlar,

MEDYADA CİNSİYET KİMLİĞİ- Kürşat KEŞAN

MEDYADA CİNSİYET KİMLİĞİ Cinsiyet kimliği en temel haliyle kadın, erkek ya da queer ( akışkan kimlik ) birey olarak açıklanabilir, ancak; konu cinsiyet kimliği olunca toplumsal cinsiyet şemaları hemen yanında beliriyor. Özellikle günümüzde queer kavramının gelişmesi ve toplumsal cinsiyet ifadesinde androjenliğin  (bireyin toplumsal cinsiyet ifadesinin hem feminen hem maskülen olması)  yapılan çoğu çalışmada bireylerin sağlığına olumlu etkisinin bulunması cinsiyet kimliğinin hemen yanında beliren toplumsal cinsiyet normlarının daha geçirgen bir h â l almasını kolaylaştırıyor. En basit haliyle günümüz cinsiyet çalışmaları insan hayatında bazı dönemler bireylerin istismarına kadar etkilerini gözlemleyebildiğimiz toplumsal cinsiyet normlarını değiştirmek adına başarılı oluyor. Bunu özellikle cinsiyet çalışmalarına 1990’larda kadın – erkek eşitliği ile başlayıp 2000’lerde cinsel yönelim, kimlik olarak bu çalışmaları genişleten Avrupa’da görüyoruz ki şu anda dünyada cinsiyet eşitliğ

ÖLÇÜTSÜZLÜK - Melis TİMUR

ÖLÇÜTSÜZLÜK Sevgili eylül ayı okuyucuları; sizlere en derin sevgilerimi iletiyorum., yahut sizleri dürtüyor, en derin sevgimi ise kısa mesaj olarak iletmeyi planlıyor da olabilirim. Bu hafta hep birlikte “Medyadaki Ölçüt” konu başlığı altında sohbet ediyor olacağız.  Karakterim gereği ölçüsüzlük, bana daha cazip geliyor da olabilir. Yeter ki kendime de karşı gelmiş olayım. Anarşistlik yapalım da başkaldırmış olalım, değil mi? Peki ya biz baş kaldırmayı örseliyorsak, dikkatimizi çekiyorum, erteliyorsak demiyorum; ertelemek, var olan zamanı kademeli uzaklaştırmak benim için; peki örselemek? İtip kakmak, aşağılamak, darp ederek bizden uzaklaştırmak. En son fikirleri yüzünden bir yazarın evine girilerek kütüphanesinin dağıtılmasına şahit oldum. Soracak olursanız bizzat oradaydım. Peki ya şahit olduklarım veya okuduklarım? Ölçüt ve ölçüsüzlük... Zamanın içinde ve zamanın örseledikleri dışında; yani okyanusun ötesinde mavi ve dibe yaklaşmadan; yani büyük bir parça dürüst, bir

BİR DE BURADAN BAKMAKTA FAYDA VAR! - Berda Tuğyan BARLAK

BİR DE BURADAN BAKMAKTA FAYDA VAR!  Sosyal medya denince birçoğumuzun aklına Instagram, Facebook ya da Twitter gibi bilumum haberleşme ve iletişim ağları geliyor. Baştan kabul etmek gerekirse sosyal medya platformlarının birçoğu oldukça fazla risk taşıyor. Söz gelimi yapılan bir araştırmada sosyal medya kullanımı ve akademik performans arasında negatif korelasyon saptanıyor. Yani sosyal medya kullanımı ve de sosyal medyada geçirilen süre arttıkça öğrencilerin akademik performansında düşüş olduğu görülüyor. Kimimiz için bağımlılık yaparak bizleri zayıf, pasif ve mutsuz kişiler haline getirebiliyor. Hatta kimilerimiz için bu iki sözcük öcü gibi görünse de aslında arka planda iyimser bir pencerenin bulunduğunu unutmamak gerekir. Karanlık tarafını herkes konuşuyor, amacımız sizlere yararlı yanlarının bir kısmını anlatabilmek. Tabi unutmamak gerekir ki doğru kullanım ilk planda! Günümüzde sosyal medya platformlarının kullanıcı sayısı artmakla birlikte, bu kullanıcılar arasında

HEY! GERÇEK YAŞAMIN LİNKİNİ ATAR MISIN? - Mazlum ŞEKER & Zeynep DENGEŞİK (Konuk Yazar Köşesi)

HEY! GERÇEK YAŞAMIN LİNKİNİ ATAR MISIN? Sosyal medyanın kalabalıklar içinde yalnızlaştırdığı insanlardan mısınız? Veyahut sosyal medyanın mutlu görünen mutsuzlarından mı? Her duygusunu, neşesini üzüntüsünü sosyal medya aracılığıyla paylaşanlardan mı? En son ne zaman birilerine ciddi anlamda “sana ihtiyacım var” dediniz? En son ne zaman sevdiklerinizin gülüşündeki detayları incelediniz fotoğraflarındaki detayları incelemek yerine ? Ya da arkadaşınız , eşiniz veya dostunuzla beraberken kaç saat aralıksız sohbet edebildiniz? Veyahut dakika, saniye?  Yaş alıyoruz gün geçtikçe, dünya dönüyor, insanlar doğuyor ve insanlar ölüyor. Rutin sistemde öyle monotonlaşıyoruz ki nefes almanın adı yaşamak oluyor. Bir an durup düşününce anlıyor insan yaşam aslında ‘an’ dır ve biz aslında en güzel anlarımızı ‘like’ delisi olma yolunda harcayan bir bedenden öteye geçemiyoruz. Önce anlamayı unuttuk, anlayışı, saygıyı, sevgiyi ve en kötüsü de biz aslında yaşamayı unuttuk saatlerimizi mo

SANAL İNSANLIK- Ezgi KAYA

SANAL İNSANLIK Çağımız teknoloji çağı klişesini hemen hemen herkesten duymuşuzdur. Aslında çağımızın teknoloji çağı olduğu kesinlikle doğru bir ifade. Teknolojinin yararlarını anlatmakla bitiremeyiz fakat bu teknoloji çağının içinde apayrı kurulan bir dünya var: ‘’sanal dünya’’.  Ve bu sanal dünya giderek büyümeye ve bizi içine hapsetmeye başlıyor. Hepimiz hayatın içindeki anlık mutlulukları o sanal dünyanın içine sokma çabasındayız  “en özel anlarımızı dahi’’.   Bu sanal dünya her yaştan insanı yeniden ergen psikolojisine götürdü diyebiliriz. Şöyle ki; bir ergen düşünce yapısına göre hayat bir tiyatrodur ve o tiyatronun oyuncusu da aslında ta kendisidir. Bu yüzden onun tüm hareketlerinin izlendiğini düşünür. Bu düşünce doğrultusunda ise kendini durmadan ön plana çıkarır. Şimdi sanal dünyanın da insan psikolojisine olan etkisi tam olarak bu “kendini ön plana çıkarma ihtiyacı” . Herhangi bir konserde herkesin elinde telefon o anı kaydetme çabasında olduğunu görürüz ya da bir yeme

GÖRMEK İSTEMEDİĞİMİZ SAHNE ARKASI: ‘’BEDEN İMGESİ VE ZENGİNLİK ALGISI" - Eren ÖZCAN

GÖRMEK İSTEMEDİĞİMİZ SAHNE ARKASI ‘’BEDEN İMGESİ VE ZENGİNLİK ALGISI’’ Bu yazıyı okumadan önce senden bir şey yapmanı istiyorum. Sayfayı kapat ve git aynanın karşısında kendine bak, bedenini tanı, bedenin üzerinde ki düşüncelerini kendine cesurca ifade et, daha sonra dilersen yazının devamını okuyabilirsin ama bunu yapmadığın takdirde bu yazılan sözleri okumak senin için zaman kaybından başka bir şey ifade etmeyecektir. Evet şimdi devam edebiliriz. Bu yazımda başlıktan da anlaşılacağı üzere, günümüzdeki dizilerin bizim hayatımızdaki yerinden bahsedeceğim. Bu dizilerin; bize giydirdiği giysi niyetinde ki düşünceleri, yaptığımız tüm eylemleri, seçimleri, istekleri, hatta ve hatta bizim insanlara karşı bakışımızı ne derece etkilediğini hiç düşündünüz mü? İki farklı algılama biçimi üzerinde durmam gerektiğini düşündüm. Birincisi; ‘ ’beden imgesi’’ , ikincisi; ‘’zenginlik algısı’’. Beden imgesi nedir? Beden imgesi; kısaca kişini kendi beden

GİRDAP- Zeynep Şevval BÜYÜKİZGİ

GİRDAP Günümüzde medyanın insan davranışları ve satın alma üzerindeki etkisi, yapılan birçok araştırmayla kanıtlanmış durumda. Bu etkiyi hayatımızın çeşitli alanlarında görmek mümkün. Hepimiz “Sıla Tokası”, “Bihter Yüzüğü”, “Shakira Kemeri” gibi ürünleri yıllarca satın almışızdır ya da almasak bile mutlaka raflarda görmüşüzdür. Yahut reklamlarda ballandıra ballandıra anlatılan bir ürünü hemen ertesi gün koşarak almaya gitmişizdir. Bu etkiyi geçtiğimiz yıllarda daha çok görsel medyanın bir kolu olan televizyonlar yardımıyla gözlemliyorduk. Televizyonun satın alma üzerindeki etkileri hâlâ devam etse de, sosyal medya üzerinden yapılan tanıtımlar ve bu tanıtımların etkileri, diğer medya tanıtım türlerini geçiyor gibi görünüyor. Yıllarca dizi karakterlerinden, müzik sanatçılarından etkilendik: Onlar gibi olmaya, onlar gibi giyinmeye ve onlar gibi davranmaya çalıştık. Peki, toplum son zamanlarda kimlerin peşinden gidiyor? Kapitalist sistemin son yumurtası olan sosyal medy