MEDYADA CİNSİYET KİMLİĞİ
Cinsiyet kimliği en temel haliyle kadın, erkek ya da queer ( akışkan kimlik ) birey olarak açıklanabilir, ancak; konu cinsiyet kimliği olunca toplumsal cinsiyet şemaları hemen yanında beliriyor. Özellikle günümüzde queer kavramının gelişmesi ve toplumsal cinsiyet ifadesinde androjenliğin (bireyin toplumsal cinsiyet ifadesinin hem feminen hem maskülen olması) yapılan çoğu çalışmada bireylerin sağlığına olumlu etkisinin bulunması cinsiyet kimliğinin hemen yanında beliren toplumsal cinsiyet normlarının daha geçirgen bir hâl almasını kolaylaştırıyor. En basit haliyle günümüz cinsiyet çalışmaları insan hayatında bazı dönemler bireylerin istismarına kadar etkilerini gözlemleyebildiğimiz toplumsal cinsiyet normlarını değiştirmek adına başarılı oluyor. Bunu özellikle cinsiyet çalışmalarına 1990’larda kadın – erkek eşitliği ile başlayıp 2000’lerde cinsel yönelim, kimlik olarak bu çalışmaları genişleten Avrupa’da görüyoruz ki şu anda dünyada cinsiyet eşitliği adına en iyi noktada olan devletler ve toplumlar yine Avrupa’da bulunuyor. Bunun nedenini ünlü Sosyolog ve UNESCO Cinsiyet Araştırması Profesörü Sylvia Walby şöyle açıklıyor:
‘’AB’nin yeni toplumsal cinsiyet rejimi , istihdam temelli düzenlemeler dizisi ile ifade edilir. 1970’lerde bu durum farklıdır daha çok istihdamda cinsiyet eşitliğinin istihdama sağlayacağı katkı üzerinde durulmaktadır ancak bugün cinsiyet eşitliğine yönelik destek Avrupa Parlamentosu kadın üyelerinden sivil toplum örgütlerine , sendikalara kadar genişlemektedir. Cinsiyet eşitliğine yönelik düzenlemeler aynı zamanda eşitliğe yönelik erişimi de arttırmaktadır.’’
Sylvia Walby , "Avrupa’da Cinsiyet Eşitliği , Cinsiyet Rejimi" adlı makalesinde atılan her adımın bir sonraki adıma erişimde kolaylaştırıcı bir etki bıraktığının üzerinde durmuştur. Makalede aynı zamanda geç kalan adımlar üzerine eleştiriler de yer almaktadır. ILGA (Uluslararası Lezbiyen Ve Gey Birliği)’nın yıllık yaptığı homofobi araştırmalarına baktığımızda 2012 yılında eşcinsellere karşı hoşgörünün %12.5 olduğu Birleşik Krallıkta bugün bu oranın %73 olduğunu görüyoruz. Bu büyük değişimin sebebini Sylvia Walby’nin sözlerine bağlayabiliriz. Erişimin artması eşitliği kolaylaştırır. Birleşik Krallık bu 6 yıllık süreçte sosyal, yazılı ve görsel tüm medyada eşitlik ve hoşgörüye yönelik çalışmalar yaptı. Bu çalışmalara futbol takımları da dahil edilip özellikle en çok cinsiyetçi sloganların atıldığı alanda eşitlik adına geniş çalışmalar yapıldı. Tabi Birleşik Krallığın yerel olarak başlattığı çalışmaya Instagram, Youtube, Facebook gibi küresel ağlardan da destek geldi. Sosyal medya içerisinde homofobik, cinsiyetçi görseller, yayınlar çoğu zaman engellendi. Burada bir virgül koyarak ILGA 2012 verilerine geri döndüğümüze aynı zaman diliminde Türkiye’de eşcinsellere yönelik hoşgörü % -2 ‘idi. Günümüzde bu oran %9 ve bu Türkiye’yi Avrupa’nın en homofobik üç ülkesinden biri yapıyor. 2012 yılında Türkiye ve Birleşik Krallık arasında olan %14.5 fark 2018 yılına geldiğimizde %63 oluyor.
İşte bu farkın temel sebeplerinden biri yine medya. Özellikle sosyal medya. Çünkü Birleşik Krallıkta fobik ve cinsiyetçi söylemleri engelleyen aynı sosyal medya ağları bunu Türkiye ve cinsiyet kimliği eşitliğine yönelik çok da iyi bir noktada olmayan diğer benzeri ülkelerde yapmıyor. Bu da bizlere medyanın, özellikle sosyal medyanın, cinsiyet kimliği eşitliği gibi evrensel bir konuya çok da evrensel yaklaşmadığını gösteriyor. Aynı zamanda sosyal medyanın bu tutumuna ülkelerin içinde bulundukları rejiminde etkisi büyük. Tabi cinsiyet kimliği eşitliği konusunda tek ölçüt medya değil. STK çalışmaları , akademik çalışmalar , reformlar hepsi eşitlik için ayrılmaz bir parça ancak medyanın günümüzdeki etkisini düşündüğümüzde ve Walby’nin erişimin eşitliğe katkısına yaptığı vurguya baktığımızda günümüzde erişimin önemli kaynaklarından biri özellikle sosyal medya.
Türkiye’de cinsiyet kimliği eşitliğinde medyaya baktığımızda daha çok internet yayını yapan medya kuruluşlarının cinsiyet kimliği eşitliğine yönelik içeriklere yayınlarında yer verdikleri gözlemleniyor. Ancak özellikle hâlâ birçok kişinin takip ettiği görsel medyada ve görsel medyaya ait yazılı medyada cinsiyet kimliği eşitliğine yönelik ayrımcı ve çoğunlukla nefret söylemleri yer almakta. 9 yıldır medyayı izleyen Kaos GL, cinsel yönelim temelinde hazırladığı raporda medyanın cinsel yönelim konusunda en çok yer verdiği başlıklardan birinin 703 metin ile nefret suçları olduğu bulgularını paylaştı. Bu da başka bir açıdan bu yayınları takip eden binlerce insanın 703 metin , bir LGBTİ+ bireyinin nefret suçu mağduru olduğunu okuması demek. Raporda ayrıca en çok haber yapılan medya kuruluşlarında ise nefret söylemi içerikli haberlerin oranının %86 olduğu paylaşılıyor.
Yine cinsiyet kimliği eşitliğine yönelik yapılan başka bir çalışma ise 24 ülkede 19.664 çocuk programı üzerinde yapılıyor ve programlardaki karakterlerin sadece %32’sinin kadın olduğu bulunuyor. Genel izleyici kitlesine hitap eden filmlerde ise bu oran üçte bir. Ayrıca bütün bu yayınlarda ‘Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten‘ dili kullanılması da başka bir bulgu. Tüm bu medya kolları en basit olarak cinsiyet konusunda kendi kimliğini tanımak yolunda gelişimini sürdüren bir çocuğun bir toplumsal cinsiyet teorisyeni olmasını teşvik ediyor. Ve yine bu çocukların birer yetişkin olduklarında ‘Erkekler Neden Ütü Yapamaz , Kadınlar Neden Çikolata Sever‘ gibi yazılı medya unsurlarını tüketmeleri ve üretmeleri şaşılacak bir durum olmayacaktır.
Sonuç olarak ne kadar eşit bir toplumda yaşayacağını her toplum kendi içinde ayrı ayrı seçiyor. Çünkü her bir birey medyayı etkileyen bir ses. Bireyler toplumu oluşturuyor, toplumlar medyayı ve medya ise kendisini oluşturandan ne aldıysa aynısını eksiksiz veriyor. Medya kullanıldığı şekle bağlı olarak özellikle cinsiyet kimliği eşitliği konusunda önemli bir etken. Ancak kesinlikle tek etken de değil.
TEŞEKKÜRLER
Kürşat KEŞAN
KAYNAKÇA
Dökmen, Y. Z. (2004). Toplumsal Cinsiyet Sosyal Psikolojik Açıklamalar. Ankara: Sistem Yayıncılık.
Fine, C. (2010). Toplumsal Cinsiyet Yanılsaması İstanbul : Sel Yayıncılık
ILGA ( 2012) ‘’Rainbow Europe ‘’Erişim Tarihi : 2012.05, https://www.ilgaeurope.org/rainboweurope
ILGA ( 2018) ‘’Rainbow Europe’’ Erişim Tarihi: 2018.05.14, https://www.ilga-europe.org/rainboweurope
Kaos GL (2017) ‘’ Medya İzleme Raporu’’ Erişim Tarihi : 2018.01.05 http://www.kaosgldernegi.org/yayindetay.php?id=203
Walby , S. ( 2004). The European Union and Gender Equality: Emergent Varieties of Gender Regime
Yorumlar
Yorum Gönder