TUTKULU BAĞLILIKLARIN KATASTROFİK ETKİSİ Hepimiz birine ait olma, bazı şeylere de bağlı olma ihtiyacı içerisindeyiz. İnsanız ve bu bizim varoluşsal getirilerimizden sadece birisi. Hatta öyle ki psikososyal gelişim evrelerimizin daha ilk dönemlerinde geliştirdiğimiz bağlanma biçimlerimiz tüm hayatımızı çekirdeğinde toplayıp, yaş aldıkça ayrı bir filiz olarak yine hayatımıza doğru yeşermektedir. Bize sevgi,yakınlık, özerklik sağlayan bu bağlılık duygusu, tutkuyla buluştuğunda benlik sınırlarımız yok edilmiş ve tümüyle adanmış bir özdeşleşmenin hakim olduğu, akıl ve mantığın yetmediği, bilmenin önemsiz kaldığı otoriteryen kişiliğimizi devreye sokmuş, bunların hepsi de tutkulu bağlılıkların sonuçları olarak hayatımızda yer edinmiştir.Aslında bir nevi bağımlılık oluşmuştur. Bağımlılık, bize özerklik tanımayan bir duygu olmasının yanında bizi güvende hissettiren, değişilmesi oldukça zor tekrarlanmış davranışlarımızın engellenmesi sonucunda, yaşadığımız olumsuz duygu durumunun sonucunu i