Ana içeriğe atla

INSIDE OUT (Ters Yüz)- GÜLSÜM SERRA AYDIN


INSIDE OUT 

(Ters Yüz)





Inside Out (Ters Yüz) animasyon filmi, 11 yaşındaki kız çocuğu Riley’in, ailesiyle birlikte başka bir yer olan San Francisco şehrine taşınma hikayesiyle birlikte değişen duygu dengesini ve ailenin bu süreçte yaşadıklarını konu almaktadır. Aldıkları bu kararın ve yaşadıkları bu sürecin Riley’in iç dünyasını nasıl etkilediğini ve onun deneyimlerine yön veren duyguları gözler önüne serilmektedir. Riley, henüz ergenlik öncesi bir dönemindedir. Anne ve babasıyla arasında kurduğu bağ ise oldukça güçlüdür. Ailesinden ayrı bir dönem şimdiye dek geçirmemiştir. Ailenin Minnesota’dan San Francisco’ya taşınmasında ailesiyle arasındaki bu bağ, ilk darbesini almakla sonuçlanır. Taşınma hikayesiyle, uyum sağlamaya çalışırken kontrol merkezinde kalabalıklaşma ve  duygudurum değişikliği yaşar. Riley’in de her insan gibi duygularına göre davranmasında, Riley ile başrolleri paylaşan 5 ana karakter bulunur. Her biri farklı renk topu olarak gösterilen animasyonda; Neşe, Korku, Üzüntü, Öfke ve Tiksinti mevcuttur. Genç kızın duygularına sembol olan bu beş ana karakter sayesinde,olayları hem dışarıdan hem de Riley’in gözünden izleyebilmekteyiz.

Ana karakterlerden olan Neşe, genç kızın her an mutlu kalmasında emin olmayı çabalasa da, duygular hepimizde her an mutluluğu gösteremediği gibi genç kızda da yeni yaşamında (şehir, ev, okul) duyguları değişiklik göstermekte olup her anına neşe sahip olamıyor. Günlük hayattaki yansımamızdan anlıyoruz ki; her an her koşulda neşeli hissedemeyiz. Ya da her an her dakika hüzünlenip, üzgün hissetmemiz imkânsız. Animasyon, neşe figürünün devamlı dayatılmasında bize müthiş bir ders vermekte. Neşe figürü filmde bu kadar azimle çabalamasının sonucunda her çabasının tutmadığını görmekteyiz. Bu figür, her koşulda mutlu olmalıyız; asla moralimiz bozulmamalı algısını yıkıyor.  Örneğin; En ufak bir moral bozukluğunda çevremizdekilerden bunda üzülecek ne var, ağlama vb. gibi tepkiler görüyoruz. Sürekli mutlu olmak gerek dayatması var. Bu dayatmanın yıkılmasında ve hayatımızda her şeyin her an yolunda gitmediğinin, insan isek her duygunun farklı zamanlarda tadılacağının dersi çok güzel yansıtılmaktadır. Çünkü her duyguyu yaşamaya hakkımız var. Riley’in mutluluğunu sağlamak için ise Neşe ile Üzüntü arasında başlayan mücadele, zamanla ikilinin ortak hareket etmesi zorunluluğunu kısmen de olsa getirmek durumundadır. (Anadolu B.,2015).  Mesela; üzüntü mutlu görünen anlarda bile kendine hüzünlü bir yön bulabiliyor. Ve o anıyı hüzünlü hatırlıyor. Neşe, bu durumu çok saçma olarak tanımlasa da düşündüğümüzde günlük hayatta herkesin başına gelen bir şey. Uzun zaman sonra aklımızda güzel yer edinen bir anıyı düşündüğümüzde hüzünlü detaylar hatırlayabiliyoruz. Bu anılar önceden yaşadığımız yerdeki çocukluk arkadaşlarımızla olan oyunlarımız ya da mezun olduğumuz okul sıralarında geçirilen anılardan birkaçı olabilir. 

Öfke ise her şeyin doğru şekilde yapıldığından emin olmak için güçlü bir tutku hisseder. Birçok durumda adalet gibi bir değeri temel alır. Ateşli kırmızı ruh biçiminde animasyona yansır. Ve işler planladığı gibi gitmeyince çok kızabilir. Tiksinti oldukça inatçı ve aşırı dürüsttür, Riley'in hem fiziksel hem de sosyal olarak zehirlenmesini engeller. Korkunun temel görevi Riley'i korumaktır. Riley'in günlük yaşamındaki olası tehlikeler için sürekli tetiktedir. Üzüntü daha iyimser olmak ve Riley'in mutlu olmasına yardım etmek isteyip, neşe ile plan yapsa da çoğunlukla pozitif olmanın çok zor olduğunu düşünür. (Kaya Z.,2019). 

Benim filmden yaptığım öz çıkarımlardan bir diğeri de üzüntü duygusunu ötekileştirmemek, onu da kabul edip yaşamak. Çünkü bazen sorunları üzüntü çözer. Animasyondan örnek verecek olursak; Rileyin hayali arkadaşı trene yetişmek için kalkamadığında sorunu çözen üzüntü oluyor. Neşe, üzüntü figürüne bunu nasıl yaptığını şaşkınlıkla sorarken “O üzgündü, ben sadece onu dinledim.”  cevabını alıyor. Hepimizin ihtiyaç duyduğu şey, üzgün durumda olduğumuzda neşeyi aramak ya da doğru tavsiyeleri dinlemek değil. Üzüntümüzü dinlemek, anlayabilmek, paylaşabilmektir. Filmden başka bir örnek ele alırsak ki bu beni etkileyen detaylardan biri; neşe figürü, üzüntüyü çembere alıp onu o an yok edip engellemeye çalıştığında üzüntü figürü ise yine geçmiş anılara dokunup, onları üzgün hale getirebiliyor. Bunu nasıl yaptığını kendisinin de bilmediğini dile getiriyor. Yaşamımızda da üzüntümüzü kendimizi mutlu etmeye çalışarak yenmeye çalışırız. Fakat o yok olmaz yine bir yerlerden çıkıverir. Duyguları kendimizi bırakmadan, sadece hep bir duygunun bastırılmasına ya da duyguyu yaşamak için dayatılmasına gitmeden olduğu gibi yaşamak en sağlıklısıdır. Üzgünsek, içimizden bir şey yapmak gelmiyorsa ki filmde de üzüntü figürünün bahsettiği gibi “yürüyemeyecek kadar üzgün” olabiliriz kimi zaman. Zorla bastıramayız ya da neşe duygusunu kendimize her zaman dayatamayız.

Her duyguyu o an yaşamaya hakkımız var. İşe bunu farkında olmakla başlamalıyız. Hayat dediğimiz, içinde bulunduğumuz yol; zaman zaman engebeli, kimi zaman yağmurlu, kimi zaman ise çiçek bahçesi. (Canbaş Z.,2020). 

Bizim elimizde olan sadece bunu bilerek yolda nasıl yürüyeceğimizi farkında olmak. Çünkü maalesef önümüzde duygular arası level atlamak diye bir seçenek yok. İnsan olmanın gereğidir bu durum. Bazı olumsuz duygularımız çevre tarafından sorunmuş gibi algılanıyor. Halbuki hepsi bizim için. Daha doğrusu yaşayan kişiye özel. Ne zaman ki bu duygulardan kurtulmak yerine varlıklarını kabul edersek, çok rahatlarız. İşte o zaman engebeli yollarda yürümeye devam edebiliriz. Tabii ki bu yolda biz olalım bir başkası olsun düşmemenin garantisini veremez. Çünkü her duyguyu ya da her olayı yaşayabilmemiz oldukça mümkün. 
Velhasıl kiii; düşmekte, kalkmakta, kabullenmekte her şey bizim için.

Çok keyif alarak izlediğim animasyonlardan biri. Filmde beş temel duyguyu temsil eden karakterler ve bu karakterlerin kendi aralarındaki diyaloglar sizleri bambaşka bir dünyaya götürüyor. Soyut olan duyguların, renklerle canlandırılıp konuşturulması kısaca somutlaştırılarak ekrana getirilmesi hem her yaştaki kişiler için görsel şölen sunuyor hem de duyguların daha anlaşılır bir hale gelmesine olanak sağlıyor. Kendini, duygularını kabullenmeyi anlatan güzel bir animasyon filmidir. Şayet izlemediyseniz, en kısa zamanda izlemeniz dileğiyle...

Teşekkürler.
Gülsüm Serra AYDIN

KAYNAKÇA
Batu Anadolu, Ters Yüz- İnside Out., 2015. https://www.filmloverss.com/ters-yuz-inside-out/
Uzman psikolog Zeynep Kaya, Inside Out (Ters Yüz)., 2019. http://www.zeynepkaya.com.tr/oneriler/inside-out-ters-yuz/
Zeynep Canbaş, Mona Psikoloji, film analizi: ters yüz filmi 2020., https://www.monapsikoloji.com/film-analizi-ters-yuz-inside-out/

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik