DUYGUSAL FARKINDALIK
Sevinçler, nefretler, kızgınlıklar, korkular, mutluluklar ve daha niceleri. Duyguları yaşıyor ve hissediyoruz. Hissettiğimiz şeyi anlamlandırabiliyor muyuz ya da hissettiğimiz şeyin farkında mıyız bunun cevabı aslında kendimizde.
Günlük hayatta yaşadığımız hemen hemen her olaya bir duygu katarız. Kötü bir şeyle karşılaştığımızda üzülür, üniversiteyi ilk kazandığımızda çok sevinçliyizdir, aşık olduğumuzda karnımızda kelebekler uçar, istediğimiz gibi olmayan şeylere sinirleniriz. Yaşantımızın bir parçası olmakla birlikte duyguları tanımlama ve ifade etmemiz güçtür. Kimi zaman toplumun sunduğu kalıp yargılar, kimi zaman çevremizden çekinme, kimi zaman da kendimiz bu durumun önüne geçeriz. Sanki hissettiklerimiz yasaklanmıştır. Hissettiğimiz duyguları yansıtabilmek, dolan gözlerimizi saklamadan akıtabilmek, ötekilerin ne düşündüğünü önemsemeden içimizden ne geliyorsa davranabilmek bazılarımız için kolay olsa da çoğu kişi için oldukça zordur.
Duygu dışavurumu çocukluktan itibaren şekillenmeye başlar. Örneğin bir çocuk ağladığında “ Buna mı ağlanır, hiç sana yakıyor mu” gibi bir söylem çocuğun duygularını ifade etmek yerine onları, içinde yaşaması ve saklaması gereken bir inanca dönüştürür. Bu çocuk büyüdüğünde de yanlış algısını devam ettirir, duygularını içinde yaşadıkça kendisi de o kafese çoktan girmiş olur. Gelecekteki ilişkilerinde de iletişiminde de aksaklık görülür.
Her şey kabul etmekle başlar. Geçmişinizi kabul etmeden geleceğe adım atamazsınız, travmayı kabul etmeden, onunla barışamazsınız. Duygular da aynı böyledir. Miller’in kitabında şöyle bir paragraf geçer “kabullenme özgürlüğümüz olmayan her duygu, dışarıya akmayan bir irin gibi bedenimizi ve ruhumuzu ele geçirir. İçimizde hapsettiğimiz her duygu aynı zamanda içimizi hapseder.”. Yaşadığınız duyguyu anlamadan ve kabul etmeden yola çıkmak sizi tekrardan başa getirecektir. Kaçtığınızı sandığınız duyguyla bir gün yüzleşeceksinizdir. Bu en çok da sizi yaralayacaktır.
Duyguların tanınması, duyguların bedensel farkındalığının sağlanması, empati kurma becerilerinin geliştirilmesi, olumlu ve olumsuz duyguların bilinmesi, duyguların sorumluluğunun alınması, duyguların kabul edilmesi ve ifade edilmesi, duyguların etkili şekilde yönetilmesi, duyguların şimdi ve burada yaşanması duygusal farkındalığı artırmak için önemlidir. “ Böyle bir olay oldu, bu beni üzdü, şu an acı çekiyorum ve bu duyguyu yaşamalıyım” gibi basit telkinler rahatlamanızı sağlayacaktır. Nitekim acıyı yaşamak veyahut başka bir duyguyu yaşamak hem sizi hem de ruhunuzu olgunlaştıracaktır. Unutmayalım ki her duygu yaşamayı hak eder. Erkeklere ağlamak ayıp değildir, kadınlara kahkaha atmak yasak değildir, mızmızlanmak çocukları eksiltmez.
Teşekkürler.
Sema GÜRBÜZ
Yorumlar
Yorum Gönder