Ana içeriğe atla

DUYGUSAL FARKINDALIK- SEMA GÜRBÜZ


DUYGUSAL FARKINDALIK



Sevinçler, nefretler, kızgınlıklar, korkular, mutluluklar ve daha niceleri. Duyguları yaşıyor ve hissediyoruz. Hissettiğimiz şeyi anlamlandırabiliyor muyuz ya da hissettiğimiz şeyin farkında mıyız bunun cevabı aslında kendimizde.

Günlük hayatta yaşadığımız hemen hemen her olaya bir duygu katarız. Kötü bir şeyle karşılaştığımızda üzülür, üniversiteyi ilk kazandığımızda çok sevinçliyizdir, aşık olduğumuzda karnımızda kelebekler uçar, istediğimiz gibi olmayan şeylere sinirleniriz. Yaşantımızın bir parçası olmakla birlikte duyguları tanımlama ve ifade etmemiz güçtür. Kimi zaman toplumun sunduğu kalıp yargılar, kimi zaman çevremizden çekinme, kimi zaman da kendimiz bu durumun önüne geçeriz. Sanki hissettiklerimiz yasaklanmıştır. Hissettiğimiz duyguları yansıtabilmek, dolan gözlerimizi saklamadan akıtabilmek, ötekilerin ne düşündüğünü önemsemeden içimizden ne geliyorsa davranabilmek bazılarımız için kolay olsa da çoğu kişi için oldukça zordur.

Duygu dışavurumu çocukluktan itibaren şekillenmeye başlar. Örneğin bir çocuk ağladığında “ Buna mı ağlanır, hiç sana yakıyor mu” gibi bir söylem çocuğun duygularını ifade etmek yerine onları, içinde yaşaması ve saklaması gereken bir inanca dönüştürür. Bu çocuk büyüdüğünde de yanlış algısını devam ettirir, duygularını içinde yaşadıkça kendisi de o kafese çoktan girmiş olur. Gelecekteki ilişkilerinde de iletişiminde de aksaklık görülür.

Her şey kabul etmekle başlar. Geçmişinizi kabul etmeden geleceğe adım atamazsınız, travmayı kabul etmeden, onunla barışamazsınız. Duygular da aynı böyledir. Miller’in kitabında şöyle bir paragraf geçer “kabullenme özgürlüğümüz olmayan her duygu, dışarıya akmayan bir irin gibi bedenimizi ve ruhumuzu ele geçirir. İçimizde hapsettiğimiz her duygu aynı zamanda içimizi hapseder.”. Yaşadığınız duyguyu anlamadan ve kabul etmeden yola çıkmak sizi tekrardan başa getirecektir. Kaçtığınızı sandığınız duyguyla bir gün yüzleşeceksinizdir. Bu en çok da sizi yaralayacaktır.

Duyguların tanınması, duyguların bedensel farkındalığının sağlanması, empati kurma becerilerinin geliştirilmesi, olumlu ve olumsuz duyguların bilinmesi, duyguların sorumluluğunun alınması, duyguların kabul edilmesi ve ifade edilmesi, duyguların etkili şekilde yönetilmesi, duyguların şimdi ve burada yaşanması duygusal farkındalığı artırmak için önemlidir. “ Böyle bir olay oldu, bu beni üzdü, şu an acı çekiyorum ve bu duyguyu yaşamalıyım” gibi basit telkinler rahatlamanızı sağlayacaktır. Nitekim acıyı yaşamak veyahut başka bir duyguyu yaşamak hem sizi hem de ruhunuzu olgunlaştıracaktır. Unutmayalım ki her duygu yaşamayı hak eder. Erkeklere ağlamak ayıp değildir, kadınlara kahkaha atmak yasak değildir, mızmızlanmak çocukları eksiltmez.


Teşekkürler.
Sema GÜRBÜZ


Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik