Ana içeriğe atla

DUYGULARIN KULLANMA KILAVUZU- NASİRA CANSEV BUKHARİ

DUYGULARIN KULLANMA KILAVUZU





Amerikalılar için sevgi/aşk neşe kaynağıyken, Çinliler için aşkın/sevginin olumsuz bir duygu (üzüntü kaynağı) olduğunu biliyor muydunuz?

Çok şey bildiğimiz ancak bir o kadar da hiçbir şey bilmediğimiz bir konudur duygular. Zaten bir konuyu bilime döktüğümüzde sanki günlük kullanımı dışında bir manâsı olduğunu gördüğümüz zaman biraz sarsılırız. Ancak duyguların bir motivasyon kaynağı olduğunu ve bazen nasıl olup da bazı insanların duygularını kontrol edebildiğini, çeşitli durumlarda nasıl da farklı tepkiler verilebildiğini bilmeyiz.

Duygu nedir diye sorarsak; kimisi için iç dünyanın zenginliği, kimisi için zayıflık, kimisi için de kafa karışıklığıdır. Öncelikle motivasyon psikolojisine göre ele alalım: Evrimsel olarak hayatta kalmamızı sağlayan ve hayatımızı zorlaştıran durumları anlamamıza, ona göre o şeye yaklaşıp uzaklaşma arasında muhakeme yapmamıza yardımcı olur. Motivasyon, genel sanılanın aksine birisinin bizi bir konuda ikna etmesi değildir, gelip geçici bir ilham hiç değildir ve sadece içinden geliyorsa işe yarar, böylece doğru motivasyon olmuş olur. Yani motivasyon aslında herhangi bir davranışta bulunmaktır ve bunun sebebi sizin bunu istiyor olmanızdır. Bu aklınıza gelen her karar için geçerlidir. Duygular bu bağlamda motivasyonu yönlendirir. Harekete geçirici olması yanında bu durumun nasıl ilerlediği hakkında da geri bildirim verir. Böylece o durum hakkında kötü hissetmeye başlarsak vazgeçeriz. Örneğin mutsuz olup ağladığınızda, insanlardan uzaklaşmaya yönelik davranırsınız (o şekilde motive olursunuz) ancak bir süre sonra bunun mutsuzluğunuzu arttırdığını fark edip (geri bildirim) çevrenizde birilerini istersiniz.


Bilim insanları, duygunun bilişselden çok biyolojik olduğunu savunurken bebeklerin daha zekâ gelişimi ilerlemeden de duygulandığını öne sürer ancak bilişsel bakanlar içinse, düşünce duygunun temelindedir. Farkında olmadığımız düşüncelerimiz ve kalıplarımız nasıl hissettiğimizi belirler ve biz neden o şekilde hissettiğimizi sorgularken, düşüncelerimizin derin gerçekleriyle yüzleşiriz. Duygunun ne kadar da düşünceleriyle paralel ilerlediğini fark eden bir insan da o şekilde duygularını kontrol edebilir. Arnold ’un değerlendirme teorisine göre, bir duruma karşı değerlendirmeniz değiştiğinde duygularınız da değişir. Ve şöyle bir sıralama oluşmuş olur; yaşanılan durum > değerlendirme > duygu > davranış (motivasyon). Diyelim arkadaşınıza kızgınsınız ve sebep olarak tekrarladığınız bir düşünce var. Bu yüzden artık onunla görüşmeme kararı aldınız. Sonra arkadaşınız gelip size durumun başka bir boyutunu anlattı. Bu şekilde değerlendirmeniz değişti, artık kızgın hissetmiyorsunuz ve davranışınız değişiyor. İşte bütün bunlar genel duygu teorilerini kapsıyor.

Bütün bu ‘teorik’ kısımdan sonra hayatta ne yapabileceğimize bakalım. Hislerin biyolojik bir yanı olsa da en az %90’lık bir kısmı düşüncelerden geliyor. Bu durum bize düşüncelerimizle baş etmemiz, onları tanımlamamız ve farkına varmamız gerektiğini gösteriyor. Duyguların yıkıcı ve yapıcı etkileri vardır ve bu yüzden hayat kalitemiz için çok önemlidir. Böyle tehlikeli bir şeyin, kontrol edilemeyen bir yerde barınması da küçük bir çocuğun eline bıçak vermek gibidir. Düşüncelerimizi kontrol edemediğimizde ortaya çıkan duygular başkalarına da zarar verebilir. Detayları gereğince hala mistik bir kavram olarak kalsa da duygular, karışık bir duygu durumuna girdiğimizde olanları ve düşündüklerimizi üşenmeden ele alırsak bazı cevaplara erişebileceğimiz kesin.

Yazıyı sonlandırmadan önce altını çizmek gereken başka bir nokta varsa o da kötü duygu, negatif duygu diye bir şeyin olmamasıdır. Bu, her olayın bir sebebi vardır demeye benziyor. Duyguların her biri bir durumla başa çıkmamız için bize mesaj veriyor. Bize sosyalleşme imkânı veriyor, kendimizi ve olanları daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Üstesinden geldikçe güçlendiğimiz, hayata ve kendimize farklı bir perspektiften bakmaya başladığımız, bu sayede aslında doğru kullanıldığında zekamızı da geliştiren bir etmen haline geliyor.


Teşekkürler.
Nasira Cansev BUKHARİ


Referans:
Understanding Motivation and Emotion(5th ed.)
https://www.youtube.com/watch?v=65e2qScV_K8

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle