Ana içeriğe atla

MARİHUANA NEDİR? KULLANIM BOZUKLUĞU- SEVİ SUNAR

 

 MARİHUANA NEDİR? KULLANIM BOZUKLUĞU 


 Marihuana, Hint keneviri bitkisinin kurutulmuş çiçekli baş kısmından ve yapraklarından yapılan, tütüne benzeyen, yeşilimsi veya kahverengimsi bir maddedir, esrar olarak da bilinir. Psikoaktif temel maddesi, Delta-9 Tetra hydro cannabinol (THC)’dür (UNODC, 2012).  


 Marihuana, açık ara en yaygın yetiştirilen ve ticareti yapılan yasa dışı uyuşturucudur. Bunun temel sebebi marihuananın bitkisel olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, toplum tarafından diğer uyuşturucu maddeler ile kıyaslandığında daha az zararlı olduğuna ve bağımlılık yapma ihtimalinin daha düşük olduğuna dair bir inanışın olması, düşük fiyatlı olması ve kolay ulaşılabilir olması marihuanayı en tercih edilen uyuşturucu haline getirmiştir. 


 Dünya Sağlık Örgütü’nün 2016 yılında yayınladığı raporda esrara başlama yaşının diğer uyuşturuculara nazaran daha düşük olduğu ortaya konmuştur. Türkiye’de de durum benzerdir. Araştırmalara göre, Türkiye’de madde kullanmaya başlama yaşı 13’tür. En çok kullanılan madde ise esrar ve ekstazidir (%62). Birey olmanın çevreye kanıtlanmaya çalışıldığı ve madde kullanımın ise çoğunlukla büyümenin ispatı olarak algılandığı ergenlik döneminde bu sonuçlar üzücü olmakla birlikte pek de şaşırtıcı değildir. Ayrıca, madde kullanımı çoğunlukla arkadaş çevresi ile başlamaktadır (%90.2) (Bilaç ve ark., 2019). Ruken Macit (2020) yaptığı araştırmada katılımcılara esrarı ilk kez nasıl kullandıklarını sorduğunda bu verileri destekler nitelikte cevaplar elde etmiştir: 


“İçici bir arkadaşımdan aldım, kendisi zaten satıcıydı. Sürekli o geliyordu gidiyordu o bırakıyordu bana bende ona çay ısmarlıyordum mesela öyle olağan bir şey bu (Mersin03).”

“Zaten bir deneyim diye düşündüm tamam mı, teklifte gelince, ortamda olunca bende denemek istedim denedim. İlk zamanlar hoşumuza gitti hoşumuza gidince zaten artık yavaş yavaş bağımlısı olduk diyelim (Diyarbakır04).”

“Çok yakın bir arkadaşım vardı. O getirdi; içtik. Baktık güzel. Hoşumuza da gitti. Zaman öldürüyor. Güzel geçiriyor. Hoş... Başladık öyle. Ondan sonra artık hani sevmeye başladık. Bir-iki üç derken devam ettik öyle kullanmaya başladık (Mersin04).”

 Yapılan araştırmalar okulu bırakmak, düşük okul performansı göstermek; düşük benlik saygısına sahip olmak, duygusal olarak immatür (olgunlaşmamış) olmak, anne – babaya bağımlı kişilik geliştirmek madde kullanımına başlamak ile ilişkili görülmüştür (EMCDDA, 2007). Anti sosyal kişilik bozukluğu, hiperaktivite, depresyon, kaygı bozuklukları ve şizofreni gibi ruh sağlığı olan bireylerde de madde kullanımına başlamak arasında ilişki bulunmuştur (Ögel ve Aksoy, 2007).

 


 Esrarın etkisi alınan doza, daha önceki deneyimlere, beklentilere, ruh haline ve kullanılan sosyal ortama bağlı olarak değişmektedir. Panik, anksiyete, korku gibi belirtilerin yanı sıra öföri (yoğun neşe), kahkaha ve rahatlama gibi belirtiler de kullanıcılar tarafından belirtilmiş, kullanmalarının ana nedenini ise yüksek bir deneyim yaşamak ya da rahatlamak olarak açıklanmıştır. Gevşeme ve zaman algısının bozulması ile yemek yeme, müzik dinleme, film izleme gibi sıradan deneyimlerine yoğunlaştıklarından bahsedilmiştir (Hall ve Pacula, 2003; Hall ve Degenhardt, 2000; Macit, 2020): 

 

 “İçtikten yaklaşık 1-2 dakika içinde farkındalığımın, yargılama yeteneğimin düşünme yeteneğimin yok olması. Mutluluk, gülme hissi. Kaygıdan, endişeden kurtulma hali. Budur etki altında olmak. Gülmek, eğlenmek, yavaş hareket (İstanbul02).” 

 “Esrarın ayrı bir kafası var mesela olağan derecede bir şey düşünüyorsun, kitleniyorsun, düşünüyorsun yani bu düşünce dediğimiz melankoli düşünme ruh hali değil aslında. Tabi bir sorun çözme adına ama sadece bir tuhaf şeye kitleniyorsun, diğer kombinasyonları görmüyorsun. Aslında müthiş bir dikkat dağınıklığı yaratıyor. Yani atıyorum çiçek neden yeşildir? gibi bir şey… (Diyarbakır02).”


 Ayrıca katılımcılar tarafından esrar kullanımının beyin, hafıza ve yaratıcılıkta pozitif etkisinin olduğu ifade edilmiştir:

“Hani ben müzikle uğraşıyorum. Edebiyatla uğraşıyorum. Çünkü şu an mesela sinemayla uğraşıyorum. Ama o anlamda benim için şey oluyor. Hani oturuyorum müzik yapabiliyorum. Bazen çok saçma müzikler oluyor. Bazen de hani bileyim bir filmi daha iyi seyredebiliyorum. Mesela ben sadece böyle bir durumda… Biraz daha mı derinlikli demeyeyim de çünkü çok şey olur. Biraz daha algın mı açılıyor ya da gündelik hayatta pek farkına varmadığım durumlarda belki orada daha farkına varıyorsun. Daha yaratıcı oluyorsun belki de. Ne bileyim hani… (Mersin02).”

 Oysa, marihuana kullanıcılarının hissettikleri hafızalarındaki ve yaratıcılıklarındaki pozitif değişiklikler bilimsel olarak kanıtlanamamıştır. Literatürde ise bu durumun tam aksini söyleyen araştırmalar mevcuttur. Bourassa ve Vaugeois (2001) yılında yaptıkları çalışmada marihuana kullanımının acemi kullanıcılarda farklı düşünme ve yaratıcılık üzerinde olumlu bir etkisi olmadığını ve normal kullanıcılarda ise farklı düşünme ve yaratıcılığın azaldığını gözlemlemiştir. 

 Tarihsel süreçte, 19. yüzyılın sonlarından bu yana esrarın psikiyatrik bozukluk meydana getirdiği raporlanmıştır. Mazhar Osman, 1934 yılında Fransız Ruh ve Sinir Hekimleri Kongresindeki bildirisinde ve daha sonraki yayınlarında esrar ve şizofreni arasındaki ilişkiyi araştırmış, esrarın şizofreniye yol açtığını savunmuştur (Saygılı ve Özden, 1991). O zamandan bu zamana, yapılan araştırmalar göstermektedir ki esrar kullananlarda kullanmayanlara kıyasla şizofreni ortaya çıkma riski 4 kat fazladır. 

 Marihuana kullanım bozukluğu tipik olarak ergenlikte ve erken yetişkinlik döneminde gerçekleşmektedir (Fergusson ve Boden, 2008) ve artan işsizlik riski, daha düşük gelir, daha düşük ilişki memnuniyeti ve yetişkinlikte daha az yaşam memnuniyeti ile ilişkilendirilmiştir (Perkonigg ve ark., 2008). Öte yandan, kısa dönem hafızanın uzun dönem hafızaya dönüşmesini bozmakta, organizasyon yeteneğine zarar vermektedir. Kullanıcıların zamanı normalden daha hızlı duyumsaması sebebiyle zihinsel çağrışımları bozmakta ve reaksiyon süresini uzatmaktadır. Uzun süreli kullanımlarda beyindeki bazı bölgelerde hücre kaybına veya küçülmeye neden olabilmekte ve epileptik nöbetleri tetikleyebilmektedir. Ayrıca büyük dozda marihuana kullanımı halüsinasyonlara, sanrılara ve kimlik duygusunun kaybını içeren akut bir psikoza neden olabilmektedir (Dierker ve ark., 2017).
Sevi Sunar

 

KAYNAKÇA

Bilaç, Ö., Kavurma, C., Önder, A., Doğan, Y., Uzunoğlu, G., & Ozan, E. (2019). A clinical and sociodemographic evaluation of youths with substance use disorders in a child and adolescent inpatient unit of a Mental Health Hospital (TUR). Journal of Clinical Psychiatry22(4), 463–471. 

Bourassa, M., & Vaugeois, P. (2001). Effects of marijuana use on divergent thinking. Creativity Research Journal13(3-4), 411–416. 

Dierker, L., Mendoza, W., Goodwin, R., Selya, A., & Rose, J. (2017). Marijuana use disorder symptoms among recent onset marijuana users. Addictive Behaviors68, 6–13. 

Fergusson, D. M., & Boden, J. M. (2008). Cannabis use and later life outcomes. Addiction103(6), 969–976.

Hall, W., & Degenhardt, L. (2000). Cannabis use and psychosis: A review of clinical and epidemiological evidence. Australian & New Zealand Journal of Psychiatry34(1), 26–34. 

Hall, W., & Pacula, R. L. (2002). Cannabis use and dependence. 

Hall, W., Renström Maria, & Poznyak, V., The health and social effects of nonmedical cannabis use (2016). World health organization. 

MACİT, R. (2020). Uyuşturucu Madde Kullanıcıları ve esrar. Journal of Economy Culture and Society61(1). 

Ögel, K., & Aksoy, A. (n.d.). Tutuklu ve Hükümlü Ergenlerde Madde Kullanımı. Bağımlılık8

Perkonigg, A., Goodwin, R. D., Fiedler, A., Behrendt, S., Beesdo, K., Lieb, R., & Wittchen, H.-U. (2008). The natural course of cannabis use, abuse and dependence during the first decades of life. Addiction103(3), 439–449. 

Saygılı, S., & Özden, S. Y. (1991). Esrar Kullanımı ve Psikiyatrik Bozukluklar. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni.

World Drug Report 2012. United Nations : Office on Drugs and Crime. (n.d.).

Yorumlar

  1. Kalemine saglık..Aydinlatici bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
  2. 57 yaşındayım, okudukça kendimi çok cahil hissettim, daha önce hiç duymamıştım .. iyi ki böyle bir yazıyı okuma şanşım oldu, geçte olsa bilinçlenmiş oldum.. akıcı ve bilinçlendirici bir yazı olmuş Teşekkürler..Sevi SUNAR.. Gülay ÜTEBEY

    YanıtlaSil
  3. Gençler arasında esrar ın zararsız olduğu yönünde maalesef yaygın bir kabul var ve kullanım da giderek artıyor.Bu konudaki bilinçlendirici katkın için tebrik ediyorum.Yeni araştırmalarını merakla bekliyorum Sevilay

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik