Ana içeriğe atla

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

 

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)


Good Will Hunting Türkçe ismi ile Can Dostum   
Matt Damon ve Ben Affleck'in senaryosunu yazmış olduğu,  Robin Williams’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir. Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle psikoloji sahasında da kullanılmaktadır Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır. Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan hayatını ele alıyor olması bu durumu yansıtıyor olması bireyleri anlayabilmek için güzel bir örnek oluşturmaktadır. Bu sayede kişilerin hayatlarında yaşadıkları durumları farklı bir perspektiften bakabilmekle beraber, farklı yöntemler oluşturmakta bu yöntemlerin sonuçlarını film sayesinde somutlaştırılır ve bir şekilde gözlemlenebilmektedir.
Good Will Hunting (Can Dostum) filmine baktığımızda; Will matematik dehasıdır aynı zamanda onu bu alanda büyütmek yetiştirmek isteyen bir akademisyen ile Will’in çevresine sosyal uyum, hayatındaki ilişki problemlerini değerlendirmeye çalışmakta olan bir terapist ile aralarında geçmekte olan bir filmdir.  Filmi biraz daha ayrıntılı incelediğimizde Will bir mahallede yaşamak da, arkadaşları ile gezip tozan, kadınlara asılan, mahallesinde ki  insanlarla kavga eden  şiddet uygulayan ve zorbalık yapan bir bireydir. Saldırgan davranış̧ sorunları sebebiyle eğitim hayatı yarıda kalmıştır. Matematik dehası olan Will, üstün yeteneği bulunsa da saldırgan davranışları sebebiyle birden fazla kez ıslah evine alınmıştır Erken çocukluk dönemde yaşamış olduğu fiziksel taciz, ebeveynleri ile ilişkilerin de problem ve travmalar yaşamakla birlikte üvey babası tarafından sistematik bir şekilde şiddete maruz kalmış, aynı zamanda yetiştirme yurtlarında büyüdüğü için sevilmeme inancına sahiptir bu durum şu an ki yaşamına yansıyordur. Bu durumlar Will karakterinde anti sosyal kişilik yapısının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Will aynı zamanda bir üniversitede temizlik görevlisi olarak yer alarak çalışmaya başlamıştır. Bir gün temizlik yapmış olduğu okulda sınıfın birinde tahtada çözümü çok zor olan matematik sorusu görerek, çözmeye başlar ve sorunun cevabını bulmuştur. Will’in soruyu çözmesi ile  hayatı değişmektedir...  Will’ aynı zamanda zeki ve öğrenmekten zevk alan bir bireydir. Kısa bir süre içerisinde tahtaya soruyu yazmış olan Profesör Will’i buluyor ve Will’in geleceğini değiştirmek için elinden gelen her şeyi yapmaktadır. Fakat Will girmiş olduğu son kavga sebebi ile hapis cezası almaktadır  ancak onu bu durumdan Profesör kurutabilecektir ve Profesör Will’e yardım edecektir fakat yalnızca tek bir şartı vardır oda Will’in terapist yardımı ile kendisindeki öfkenin yatıştırılmasını iyileştirilmesini kabul edip terapiste giderse hapishaneden çıkmasına yardım edecektir. Will de bu durumu istemeyerek de olsa kabul ediyor ve terapiste gitmeye başlamaktadır. Will kendi yaşamına ve herkese karşı öfkeli duygularını açığa çıkarmakta zorlanan bir gençtir bunlara ek olarak kendi üstün yeteneğine bir hayli güvenen fakat hayatındaki karşılaşmış olduğu sevgi duygusunu nasıl yöneteceğini bilmemektedir. Terapiste karşı kendisini açmaya başlamıştır. Harvard da okumuş olan kız arkadaşı ile arasındaki statü toplum farkları ise gerilime neden olmaktadır. Bu süreçte Will’e kız arkadaşı da yardımcı olmaktadır. Fakat Will kız arkadaşıyla uzun süreli beraberlik geçirirse kız arkadaşı ile mükemmel olmayacağını fark ettiğini söylemiştir bu sürede terapi esnasında terapistine karşı küstah tavırları bulunmaktadır fakat terapist buna  taviz vermemekle birlikte aralarında olan mesafeyi korumaktadır. Terapistin Will’e karşı amacı Will’in saldırgan davranışlarının ortadan kalkmasını kendi yaşamını kontrol edebilmesini sağlamaktadır Fakat bu duruma aşina olmayan Will hayatında baba figürü olmadığı için terapisti baba gibi görmeye başlamaktadır. Bir yandan ise Profesör Will’in kendi beceri potansiyelini ortaya çıkarabilmesi için Will de baskı sağlamaktadır. Bu durumda terapist ile Profesör arasında bir çatışmaya sebebiyet vermektedir ilerleyen süreçte aralarındaki bu problemi de hallederek yollarına devam etmişlerdir. Will de kendi hayatına yön verdiğini fazlasıyla bu filmde görülmektedir.  Can Dostum filmini anti sosyal kişilik bozukluğu altında inceleyecek olursak, anti sosyal kişilik bozukluğu hem saldırganlık hem öfke ile ilişkili olmakla beraber fiziksel kavgalarda aşırı sinirlilik davranışsal örüntüde uzun süreli olarak devam etmektedir. Filmden bahsettiğimiz üzere Will’in 18 yaşından büyük 20-21 yaşlarında bir bireydir. 15 yaşından önce mahallesinde karışmış olduğu kavga, hırsızlık, polise karşı koyma gibi suçlardan dolayı ıslah evine gönderilmesine sebep olan davranışlar  davranım bozukluğudur. Aynı zamanda Wil’in gençlik yıllarında da girmiş olduğu son kavga sebebi ile hapis cezası alması da bu durumu içermektedir. Kız arkadaşı ile bir hayatının olması ve artık onunla mükemmel devam edemeyeceği düşüncesine sahip olması, geleceğine dair bir beklentisi olmadığını göstermektedir. 
Son olarak Good Will Hunting filminde geçen şu replik ile bitirmek istiyorum ‘’ Yaşadığın kötü günler, yaşamış olduğun iyi günleri fark etmeni sağlar..’’
 
                                                                                                                      Sevgiler..
                                                                                                                      Özge Ceylan

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik