FETİŞİZM BOZUKLUĞU
Fetişizm bozukluğu; toplumsal, meslekî veya başka önemli alanlarda işlevselliğin anlamlı rahatsızlığına ve bozukluğuna neden olan düşlemler, cinsel dürtüler ve davranışlar olarak tanımlanır (Ventriglio, Bhat, Torales ve Bhugra, 2018). Bu düşlemler, cinsel dürtüler ve davranışlar kişinin normal yaşantısını sürdürmesinde önemli ölçüde engelleyici etki ve fonksiyonel çarpıklıklara sebep olur.
Fetiş kelimesi, genel literatür incelendiğinde iki temel anlama sahiptir. Bu anlamlardan ilki ve asli olanı, kişilerin doğaüstü güçlere sahip olduğunu düşündüğü ve özel bir anlam atfettiği nesnedir. Bu nesneler, genellikle onu kutsal kabul eden kişiler üzerinde yönlendirici ve kısıtlayıcı bir etkiye sahiptir. Fetiş kelimesinin literatüre 1887 yılında Alfred Binet tarafından kazandırılan ikinci anlamı ise bir kişi üzerinde erotik düzeyde çekim oluşturan cansız nesne, genital olmayan vücut uzvu veya belirli bir biçimde düzenlenmiş ortamdır. Nitekim, ilk anlamına paralel olarak ikinci anlamdaki fetiş kelimesi de birey üzerinde yönlendirici ve kısıtlayıcı etki gösterir.
Fetişler -veya fetişizm bozuklukları- oldukça geniş bir kapsama sahiptir. Bazı cinsel fetişler (cinsel kıyafetler, topuklu ayakkabılar, külotlu çoraplar, erotik senaryolar ile roller vb.) görece toplumun geneline yayılmış ve hoş karşılanırken bazı cinsel fetişler (ürofili, emetofili, menofili vb.) toplumun değer yargılarına göre oldukça uç sınırlarda yer alır ve hemen hemen hiçbir birey tarafından tasvip edilmezler.
DSM-V’nin tanımlamasına göre, bir fetiş veya fetiş grubunun fetişizm bozukluğu kategorisinde değerlendirilebilmesi için, 6 aydan daha uzun süredir kişinin bir dürtü düzeyinde bu durumu deneyimliyor olması (A Kriteri), kişinin yaşantısında işlevsel bozukluk ve rahatsızlıklara sebebiyet veriyor olması (B Kriteri) ve çapraz giyinme ile cinsel uyarıcı aletler haricinde bulunuyor olması (C Kriteri) gerekir.
Fetişizm Bozukluğunun neredeyse tüm klinik vakalarını erkekler oluşturmaktadır. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, kadınların klinik bakımdan daha az geri bildirimde bulunmasının bunda bir payı olduğudur. Bunun temel sebebi, kültürel ve sosyal faktörlerin kadınların cinsel söylemlerde bulunmasını norm ve değer yargılarıyla kısıtlamasıdır. Fetişizm bozukluğunun hasta üzerindeki şiddeti yaşam boyunca artma ve azalma şeklinde dalgalanmalar gösterebilir. Bundan ötürü, fetişizm bozukluğunda uzun soluklu ve daha kapsamlı tedaviler önerilmektedir.
Cinsel fetişlere yönelik tam bir neden veya kaynak saptanamamıştır. Ancak literatürde, beynin ayaktan gelen duyusal uyartıları işleyen bölgesi ile cinsel uyarılmadan sorumlu bölgesinin bitişik olduğu (Ayak fetişinin genel popülasyonda yüksek olmasının muhtemel bir nedeni.) ve beynin temporolimbik bölgesindeki hasarlarda bu bozukluğun arttığının saptanması da önemlidir. Ayrıca, yapılan çeşitli araştırmalar; fetişlerin edinilmesinde erken çocukluk döneminde çeşitli objelerin cinsel uyarılma ve tatmin ile ilişkisi, geç çocukluk ile ergenlik döneminde çeşitli objelerin mastürbasyonda kullanımı, davranışsal öğrenme faktörlerine istinaden uygunsuz davranışlara doğrudan ( üzerinde uygulanarak) veya dolaylı yoldan (gözlemleyerek) maruz kalma ile bu durumun pekişmesi ve telafi modeline istinaden sosyal kontağı kurmakta sıkıntı yaşayan kişilerin mevcut cinsel ihtiyaçlarını farklı bir faktöre yöneltmesi üzerinde durmaktadır. Ayrıca edimsel ve klasik koşullanma ile psikanalitik faktörlere yönelik birtakım çalışmalar da gerçekleştirilmiştir.
Freudyen Bakış Açısıyla Fetiş Kavramı: Freud’un, psikanalitik kuramın fallik evresinde (3-6 yaş) çocukların cinsel algısı ve davranışları üzerine yaptığı yorumlar oldukça çarpıcı ve ihtilaflı karşılanmıştı. Cinselliği, yaşamın temel iki dinamiğinden biri olarak gören Freud’un elbette fetişler üzerine de söylemleri vardır. Bu söylemlerden en meşhuru ayak fetişizmi üzerine getirdiği yorumdur. Freud’a göre ayak fetişi, erkeğin kendisinde bulunan penisin karşı cinste de yer alması gerektiği yanılgısından kaynaklanmaktadır. Fallik evre süresince zamanla karşı cinsin penis barındırmadığı olgusunu fark eden erkek, karşı cinsin penisini kaybettiğini ancak bunu farklı bir organıyla temsil ettiğini düşünür. (Yani aslında penis kaybı tam anlamıyla düşünülemez.) Bu temsilî organ ise erkek çocuğun, karşı cinsin cinsel organını öğrenebilmek arzusu ile hareket ederken sıklıkla karşılaştığı “ayak”lardır. Bu ayak, kadında genital bölgede var olmayan penisin başka bir uzuvda vücut bulmuş hâlidir. Bundan ötürü erkekler karşı cinsin ayaklarına ilgi duymaya yatkındır. (Bu yorumların ne kadar bilimsel ve mantıksal olduğu takdir edersiniz ki müphemdir.)
Teşekkürler,
Hüseyin Güzey.
Kaynaklar
Ventriglio, A., Bhat, P.S., Torales, J. ve Bhugra, D. (2019). Sexuality in the 21st century: Leather or rubber? Fetishism explained. Medical Journal Armed Forces India,75(2), 121-124. doi:10.1016/j.mjafi.2018.09.009
Delcea, C. (2019). Fetishist disorder. International Journal of Advanced Studies in Sexology, 1(2), 73-77. DOI: 10.46388/ijass.2019.12.11.123
Balon, R. (Ed.). (2016). Practical guide to paraphilia and paraphilic disorders. Springer International Publishing.
Hitman. (2020, Ocak 11). Ayak Fetişizmi Neden Olur? -Fetişizm Bir Cinsel Sapkınlık Mıdır?. https://cernbilim.blogspot.com/2020/01/ayak-fetisizmi-neden-olur-fetisizm-bir.html
Yorumlar
Yorum Gönder