Ana içeriğe atla

SAVAŞ VE LİDERLERİN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ - AZİZE ÇELİK

 

SAVAŞ VE LİDERLERİN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ

Merhaba sevgili okurlar! Bu ay sizler için savaş liderlerinin kişilik özelliklerini araştırdım. İlk olarak sizlere şöyle bir soru yöneltmek istiyorum. Sizce bir liderde olması gereken kişilik özellikleri neler olmalıdır? Zeki, çalışkan, bilgili, etkili iletişim kurabilen, otoriter, ileri görüşlü, hitabet yeteneği yüksek veya acımasız, kötü, narsist, güçlü, şiddete meyilli bir kişilik, ikna yeteneği yüksek, kompleksleri olan bir lider. Bu özellikleri tabii ki çoğaltabiliriz çünkü liderlerin çok yönlü kişilikleri vardır. İyi bir savaş lideri nasıl olur bunu tam bilemeyebiliriz fakat yapılan araştırmalar doğrultusunda sizlere savaş liderlerinin bazı kişilik özelliklerini yazımda sıralayabilirim. Keyifli okumalar!

Liderlerin ortaya çıkma süreçlerine baktığımızda, sosyal bir varlık olan insan doğada yaşamını sürdürebilmek ve doğadan gelebilecek tehlikelere karşı kendisini koruyabilmek için topluluklar halinde gezmeye başlamıştır. Bu toplulukların sağlıklı bir düzen içinde hareket edebilmesi amacıyla, birkaç kişinin bir araya gelerek toplum için planlamalar yapması ve topluma yol göstererek toplumun sağlıklı bir biçimde devamlılığını sürdürebilmesi veya sözü geçen kişilerin amaçları doğrultusunda hareket etmesi gerekmektedir. Bunun sonucunda toplumda sözü geçen, görüşleri topluluk tarafından dikkatle dinlenilen, topluluğu olumlu veya olumsuz şekilde yönlendirme kabiliyetine sahip kişi/kişiler lider olarak adlandırılmaktadırlar.

Liderler karşısındaki kişileri kolayca etkileyebilen, üstünlük kurabilen, ikna yeteneği yüksek, zeki ve toplumdaki diğer kişilerden belirgin farklılıklar gösteren kimselerdir. Liderler kabile, aile gibi küçük gruplarda ortaya çıkabileceği gibi ülkeler, örgütler, şehirler gibi büyük topluluklar içinde de çıkabilmektedir. Liderliğe ilişkin birçok liderlik türü ve teorileri ortaya atılmıştır. Liderlik türünü lider ve liderin takipçilerinin psikolojisi belirler. Modern dönem liderlik teorisine göre dört farklı liderlik türü vardır. Toksik liderlik, transaksiyonel (işlemsel) liderlik, karizmatik liderlik ve transformasyonel (dönüşümcü) liderlik (Uncu, A. 2020).

Toksik Liderlik: Bu tür liderlik, savaş liderlerinde sıkça gördüğümüz ve olumsuz karizmatik liderlikle benzer özellikler gösteren, literatürde birbirlerinin yerine de kullanılabilen liderliktir. Tanımlamak gerekirse toksik liderlik; zehirli -zehirleme yeteneği gibi anlamlara gelen- bencilce hareket eden, izleyenlerin motivasyonlarını düşürerek bilinçli bir şekilde onları verimsizliğe yönelten liderlik türüdür. Toksik liderlerin temel özellikleri arasında istismarcı ve öngörülemez davranışlar sergileme, otoriter tavırlar, kendini gösterme ve narsisist yapı bulunmaktadır.

Transaksiyonel Liderlik: Bu liderlik türü ikiye ayrılır: Serbest bırakıcı liderlik ve koşullu ödül liderliği. Serbest bırakıcı liderlikte lider sorumluluklarından kaçarken, koşullu ödül liderliğinde izleyicilerin, beklentilerini karşıladıkları veya aştıkları durumlarda lider tarafından ödüllendirilmeleri söz konusudur.

Karizmatik Liderlik: Karizmatik liderlik; savaş gibi kaos, kriz, sıkıntı yaratan karmaşık ve belirsiz durumlar karşısında kurtarıcı olarak ortaya çıkan, durumu bazen çözümleyebilen, çözüme kavuşturmasa bile toplumu rahatlatabilen liderlik türüdür. Olumlu ve olumsuz olmak üzere iki farklı kullanımı vardır. Olumlu karizmatik liderlik, ortaya çıktığı toplumda iyi işlere imza atarken olumsuz karizmatik liderlik, kitleleri kendisine bağımlı hale getirerek olumsuz eylemlere sevk etmektedir.

Transformasyonel Liderlik: Bu liderlik türüne sahip liderler sürekli değişim ve gelişime odaklanarak toplumundaki kişileri değiştirme misyonuna sahiptir.

Savaşlar sahip olma dürtüsüyle birlikte başlamıştır. İlk savaşlar, avcı kabilelerin tarımla uğraşan gruplara saldırmasıyla görülmüştür. Avcıların, avlayacakları sürüler azalınca besin ihtiyaçlarını başka yoldan gidermesi gerekti ve onlar zengin tarlalara imrendiler, saldırmak için önce bir bahane üretip kendi zihinlerinde savaş mantığını doğru bulup daha sonrasında gözlerine kestirdikleri yerleri işgal ettiler. Sahip olma, imrenme duyguları arttıkça savaşlar da artmaya başladı, savaşlar arttıkça öldürme, zarar verme, gasp etme durumları normalleşti. Savaşan toplumlar kazanmak için savaşmak istedi bu sebeple her toplum kendi ideallerine uygun bir lider seçti. Bu liderler ilk başlarda savaştan savaşa değişse de zamanla tek lider kavramı oluştu. Savaş lideri gözünü kırpmadan kendi ve halkının yararı için bir kişiyi öldürebilir veya onun için ölüm ilanı çıkartabilirdi.

Savaş mekanizması çok ilkel bir mantıkla çalışmaktadır “sahip olmak”. Lider, sahip oluncaya kadar önüne gelen tüm engelleri yok etmek ister, bu arzudan yola çıkarak savaş liderlerinin kişilik özellikleri arasına acımasız ve gözü kara özelliklerini ekleyebiliriz. Savaş lideri sadece savaş anında değil savaştan önce ve sonra, savaş olmadığı zamanlarda da liderlik vasıflarını taşımalıdır. Nerede, nasıl, kim tarafından tehlike geleceğini ileri görüşlülüğü sayesinde kestirebilmesi gerekir. Lider sahip olmak, kazanmak bazen başarılı olmak ister bu sahip olma arzusu halkın isteklerinden ve yararından çok kendi yararına dönük olursa yukarıda da bahsettiğim toksik liderlik kavramı ortaya çıkar. Toksik lider narsist ve sadist bir kişiliğe sahiptir. Sadist kişi hep memnuniyetsizdir. Hoşnutsuzluğu için çoğu zaman bir nedeni vardır ve hak ettiğini alamadığını düşünür. Bu yüzden sürekli talepkârdır. Aldıklarından dolayı şükran duygusu duymaz. Alma arzusunun altında büyük derecede karşıdaki kişiye haddini bildirme ve zarar verme yatmaktadır. Bu beklentiler kariyer amacı, cinsellik, sınırsız bir hoşgörü talebi, maddiyat, bağlılık, ilgi gibi çok farklı şeyler olabilir.

Son olarak savaş lideri kendini ve ihtiyaçlarını her durumda diğer kişilerin üzerinde tutar ve üstünlük kompleksini oluşturur. Kendini diğer insanlardan daha üstün ve daha bilgili görerek kendini yüceleştirme eğilimindedir. Hitabet yeteneği ve ikna yeteneği yüksek, bununla beraber insanları kolayca etkileme kabiliyetine sahiptir. Evet sevgili okurlar, burada yazımı sonlandırmaktayım. Umarım sizler için keyifli bir okuma olmuştur. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.

                                                                                                                               Azize Çelik

KAYNAKLAR

https://www.psikolojik.gen.tr/sadist.html

Uncu, A. (2020). Narsizm ve Liderlik Toksik Liderlik Örnekleri: Hitler & Stalin. İstanbul: Urzeni Yayınevi.

Uncu, A. (2018). Liderlik Teorilerinde Toksik Liderliğin Araştırılması: Hitler ve Stalin Örneği. Kocaeli.

Wenge, M.ve Campbell, K. (2015). Asrın Vebası: Narsisizm İlleti (3. Baskı). (Çev: Ö. Korkmaz). İstanbul: Kaknüs Yayınları.

 

 

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik