Ana içeriğe atla

UYKUMDA GELEN DE KİM? KARABASAN BOZUKLUK (UYKU FELCİ) NEDİR? - DORUKHAN SAĞLAM

 
UYKUMDA GELEN DE KİM? KARABASAN BOZUKLUK (UYKU FELCİ) NEDİR? 

 

    Hepinize merhaba çok sevgili Psithoth okuyucuları kısa bir aradan sonra yine sizlerleyiz. Bu ay neredeyse hayatımızın yarısını harcadığımız, bazılarımızın en güzel hayallerini bazılarımızın ise en büyük korkularını gördüğü uykularımızdan bahsedeceğiz. Evet, başlı başına çok uzun ve detaylı bir konu olsa da bu sayımızda olabildiğince bölerek aklınızdaki soruları cevaplandırmayı ve sizi bolca bilgilendirmeyi hedefliyoruz. Bu yazıda birçoğumuzun hayatının bir döneminde deneyimlediği ya da arkadaşının anlattıklarından öğrendiği bir konu olan halk arasında da karabasan gelmesi olarak bilinen uyku felcinden bahsedeceğim.

    Karabasan eminim neredeyse hepimizin aşina olduğunu bir kelimedir. Hatta birçoğumuz geceleri gelmesinden korkmaktadır. Buna bağlı bir sürü hikâye, inanç bile duymuşuzdur. Ancak gerçekliğe dönecek olursak karabasan diye bir şeyin olmadığını ve bunun uyanmaya çalışan bilincimizin ürettiği bir yanılsama olduğunu söyleyebiliriz. Birçoğumuzun yaşadığı bu deneyim aslında uyku felci olarak bilinmektedir; ama uyku felcine daha detaylıca girmeden önce kısaca uykuya ve uyku süreçlerine değinmek istiyorum.

    Uykumuzu öncelikli olarak bir döngü olarak düşünebiliriz. Sağlıklı bir uykuda her gece bu döngüyü yaşarız ve her bir evresi de vücudumuz ve beynimiz için önemlidir. Uyku döngümüz toplam 5 evreden oluşsa da uykumuzu temel olarak iki ana evreye bölebiliriz. Bunlar NREM ve REM evreleridir. NREM evresi kendi içinde 4 evreye ayrılmaktadır ve uykumuzun büyük bir kısmını (ortalama %70-80) oluşturmaktadır. 1. ve 2. evreler yüzeysel uykuyu temsil ederken 3. ve 4. evreler ise derin uyku olarak kabul edilmektedir. Bu dört evreden sonra ise REM uykusu gelmektedir. REM uykusu diğer uyku evrelerinden birçok bakımdan farklıdır. Beyin fonksiyonlarının en aktif olduğu evredir. Rüyalarımızın %80’ini REM uykusunda görürüz. Ortalama olarak uykumuzun %20-25’lik kısmını oluşturmaktadır. Kalp atış hızımız ve solunumumuzda yükselme görülür. Bu evrede beyin, hareket fonksiyonlarını kilitleyerek geçici bir hareketsizlik yaratır. Göz kaslarımız dışındaki kaslarımız bir nevi felç hâlindedir.

    Uykunun yapısına ve evrelerine değindiğimize göre artık uyku felcinden bahsedebiliriz. Daha önce de dediğimiz gibi uykumuzun her bir evresi önemlidir ancak bilişsel aktivitenin en yoğun olduğu evre REM uykusudur ve rüyalarımızı gördüğümüz, vücudumuzun beynimiz tarafından kitlenerek felç edildiği evre de REM uykusudur. Tüm bunlardan yola çıkarak uyku felcini temel olarak kaslarımız hâlen felç durumdayken uyanmak olarak açıklayabiliriz. Beynimizin motor uyaranlar üzerindeki engeli aktiftir ve bu nedenle hareket edemeyiz. Bu sürece hipnopompik sanrılar da eşlik edebilir. İnsanların karabasan ya da bir nevi öcü görmesinin ya da gördüklerini düşünmesinin nedeni de bu sanrılardır. Beynimiz aktif olarak uyanmıştır ancak REM uykusundan dolayı göz kaslarımız ve solunumumuz dışında vücudumuz hâlen felçtir; buna eşlik eden yoğun anksiyete ile birlikte halüsinasyonlar da görebiliriz. Tüm bunların sonucunda da karabasan geldiğini düşünürüz.

    Özetle, uykumuz birçok evreden oluşmakta ve her bir evrenin de kendi içerisinde işlevleri bulunmaktadır. Bu aşamalar arasında rüyalarımızı gördüğümüz ve en derin uyku sürecinde olduğumuz evre de REM uykusudur. REM uykumuzun önemli bir anında uyanmamız ancak vücudumuzun daha uyku evresinden çıkamaması sonucu deneyimlediğimiz duruma da uyku felci denmektedir ve bu durum karabasan ziyaretinden oldukça uzaktır. O an fazlasıyla gerçekçi hissedilmesinin nedeni de yaşadığımız endişenin yanında olaya eşlik edebilecek sanrılardır. Umarım yazımız size yardımcı olmuş ve aklınızdaki soruları gidermiştir. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere güvenle ve mutlulukla kalın.

                                                                                                       Dorukhan SAĞLAM

Kaynaklar:

Demir, O. BİLİNÇ.

https://gizemdolu.wordpress.com/2013/06/14/uyku-felci/

https://papillonakademi.com/uyku-bozukluklari

https://www.doktortakvimi.com/blog/uykunun-evreleri

https://www.sleepfoundation.org/how-sleep-works/hypnopompic-hallucinations

Keskin, N., & Tamam, L. (2018). Uyku bozuklukları: Sınıflama ve tedavi. Arşiv Kaynak Tarama Dergisi27(2), 241-260.

Özgüvenç, B. (2016). Uyku bozukluğu kliniğine başvuran parasomnia teşhisi almış bireylerin parasomnia algıları ve bu algının depresyon, anksiyete ve stres düzeyine etkisi (Master's thesis, İstanbul Arel Üniversitesi).

Öztura, I. (2016). Parasomniler. Journal of Turkish Sleep Medicine3(1), 15.

 

 


Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik