Ana içeriğe atla

BAĞLANMA-AŞKI BULMANIN VE KORUMANIN BİLİMSEL YOLLARI-EMİNE MİRAY BİNGÖL

 

“Bağlanma-Aşkı Bulmanın ve Korumanın Bilimsel Yolları”


 Sevgili Psithoth okuyucularım, bu yazımda Dr. Amir Levine ve Rachel Heller’ın 2010 yılında yazdığı “BAĞLANMA - Aşkı Bulmanın ve Korumanın Bilimsel Yolları” kitabından bahsedeceğim. 

 Bebek dünyaya gelmesiyle birlikte ona bakım veren kişiyle bağlanma şekli geliştirir. Bu bağlanma 3 şekilde olabilir: Güvenli, Kaygılı, Kaçıngan. Bağlanma kitabında bağlanma şekillerine göre ilişkileri incelemişlerdir. Amir Levine ve Rache Heller kendi bağlanma şeklinizi tanıyarak huzur ve güven dolu ilişkiler yaşayabileceğini söylüyorlar. Oluşturduğumuz bağlanma şekilleri ilişkilerde nasıl bir insan olduğumuzu belirliyor. İlişkide güvenli bağlanma stiline sahip olan kişiler bulundukları ilişkide rahat ve sevgi doludurlar. Kaygılı bağlanma stili olan kişiler sürekli ilişkilerine dair kaygıları vardır ve sürekli yakınlık beklerler. Kaçıngan bağlanma stiline sahip kişiler özgürlüklerinin kaybedilmesinden korkarlar ve ilişkiden kaçarlar. Peki, sizin bağlanma stiliniz hangisi? 

 

A

B

C

Sürekli partnerimin beni sevmekten vazgeçeceğinden endişe duyarım.

Partnerime şefkat göstermekte zorlanmam.

Partnerimi ayrıyken özler, bir aradayken kaçma isteği duyarım.

 

Partnerim uzakta olduğunda, bir başkasıyla ilgileneceğinden korkarım.

 

İhtiyaçlarımı ve isteklerimi partnerime ifade etmekte zorlanmam.

Çıktığım kişi soğuk ve uzak davranırsa, muhtemelen aldırmam, hatta biraz rahatlamış hissederim.

İlişkilerim hakkında çok düşünürüm.

Partnerime rahatlıkla güvenirim.

En derin hislerimi partnerimle paylaşmayı tercih etmem.

 

Bir partnere hızla bağlanma eğilimim vardır.

Partnerimle tartışmak ilişkimizin tamamını sorgulamama sebep olmaz.

Partnerim kendini kötü hissettiğinde ona duygusal destek vermekte zorlanırım.

 

NOT: Bu testin uzun versiyonu kitapta vardır.


 İlişki içindeyken A grubundaki cümleler size daha çok uyuyorsa kaygılı bağlanma, B grubundakiler size uyuyorsa güvenli bağlanma, C grubundakiler size uyuyorsa kaçıngan bağlanma stiline sahipsiniz. Kaygılı bağlanma stiline sahip kişi karşı tarafın duygusal değişimlerine karşı fazla tetikte ve sürekli sorunun kendisinden kaynaklandığını düşünür. Güvenli bağlanma stiline sahip kişi, partnerinin duygularını önemser ve nasıl karşılık vereceğini bilir. Hem ilişkide iyi olur hem de karşı tarafı da güvenli alana çeker. Kaçıngan bağlanma stiline sahip kişi, sık sık ilişki bitirebilir ve ardından hemen yeni biriyle flört etmeye başlayabilir. İlişkide partnerleri çok yakın davranırsa ilişkiden kaçma eğilimleri çok yüksektir. Yapılan araştırmalarla kaçıngan ve kaygılı bağlanma stillerine sahip kişilerin daha sık partner olduklarını gözlemlenmiştir. Bulunduğunuz ilişkiler kaçan-kovalanır şeklindeyse yani siz yaklaştıkça karşı taraf sizden kaçıyor ve sizde hala peşinden gidiyorsanız bunun sebebi bağlanma stiliyle alakalıdır. Kitapta ilişkinizde kendinizi ara sıra mutlu ama genel olarak güvensiz ve takıntılı hissediyorsanız bunun aşk değil harekete geçmiş bağlanma stili olduğundan bahsediyor. Kaygılı biriyseniz, ilişkide karşı tarafa yakın olma ihtiyacı hisseder ve partnerinizin sizi sevdiğinden emin olmak istersiniz. Kaçıngan biriyseniz, ilişkide partnerinizden duygusal ve fiziksel olarak mesafeli olmak istersiniz. Bir ilişkide mutlu olmak için kaygılı hissetmeden ve ilişkiden kaçmadan duygularınızı ifade ederek ve aynı zamanda karşınızdaki kişinin de duygularını ifade etmesine izin vermeniz gerek. Bağlanma stilini değiştirmenin mümkün olduğu yapılan araştırmalarla ispatlanmıştır. Bağlanma stilinden ayrılmak beyinde fiziksel bir acı gibi tepki verilmesine sebep olur. Ama huzurlu ve güvenli bir ilişki için güvenli bağlanma stiline geçmenin önemi kitapta vurgulanmıştır. 

 Bağlanma kitabı kendi bağlanma stilinizi fark etmenizi ve güvenli bağlanma stiline nasıl geçeceğiniz hakkında bilgi veriyor. Verilen vaka örnekleriyle kendi ilişkilerinizden kesitler bulabilirsiniz. Neden sürekli aynı ilişkilerde kendimi buluyorum sorusunun cevabı bağlanma stilinizde saklı. Amir Levine ve Rachel Heller ilişkilerinizi şansa bırakmamanız gerektiğini vurguluyor. Kendi bağlanma stilinizi keşfetmeniz ve güvenli bir ilişkiye geçiş yapmanız için bu kitabın okunmasını tavsiye ederim.

Bir sonraki yazıma kadar musmutlu günler dilerim sizlere…

             Emine Miray Bingöl

 

Yorumlar

  1. Ellerinize sağlık, keyifle okuduğum bir yazı oldu. Umarım sizi ve sizin gibi psikoloji alanında gelişmiş ve topluma çağ atlacak yazılarınızla görmemiz dileğiyle.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik