HALÜSİNOJENLER VE MDMA
Merhaba değerli Psithoth okuyucuları, benim de ilk denemem olan bu yazıda size çok duyulan ama hakkında çok da bilgimiz olmayan bir konudan bahsedeceğim. Bugünkü yazımızda halüsinojenlerin ve bazı diğer uyarıcı maddelerin ne olduğu ve nasıl etkilerinin bulunduğunu konuşacağız.
Halüsinojenler, kullanan insanların kendileri ve çevreleriyle ilgili algılarıyla oynayan ve gerçek gibi hissedilen görüntü ve ses yanılsamalarına sebep olabilen maddelerdir. Halüsinojenleri, klasik halüsinojenler (psikedelikler) ve dissosiyatifler olarak iki parçaya ayılarak inceleyeceğiz. En bilinen psikedelikler arasına LSD, Meskalin, Psilosibin’i (sihirli mantarlar olarak bilinen mantarların içindeki uyarıcı madde) ve en bilinen dissosiyatifler arasına da PCP (melek tozu), Ketamin’i sayabiliriz.
Klasik Halüsinojenler (Psikedelikler)
Halüsinojenlerin beynimiz ve vücudumuz üzerinde uzun ve kısa vadede etkileri olduğu bilinmektedir. Halüsinasyonlara sebep oldukları için ‘eğlenceli’ görülmelerine ek olarak hakkında henüz yeterli bilgimiz bulunmadığından ve yan etkilerinden dolayı tehlikeli olduklarını da söylemeden geçmeyelim. Klasik halüsinojenlerin beyin ve omurilik arasındaki iletişimi geçici süreliğine bozarak bir etki gösterdiğini söyleyebiliriz. Birçok halüsinojen de beynin temel kimyasallarından biri olan seratonine müdahale ederek çalışıyor. Seratoninin düzenlediği bazı etkiler ise şunlar: uyku, mod, açlık, vücut ısısı, cinsel davranışlar, duyusal algı. Dolayısıyla bu maddenin kullanımı sonucunda ortaya çıkabilecek etkiler de oldukça çeşitli.
Klasik halüsinojenler öncelikli olarak kullanan kişinin gerçeklik algısıyla oynuyor, görüntülere ve seslere onları aşırı duyarlı hale getiriyor ve buna ek olarak var olmayan şeyler görmelerine, duymalarına ve hissetmelerine sebebiyet verebiliyor. Biz bu etkilerin sebep olduğu durumlar bütününe halüsinasyon diyoruz. Mesela normalde bomboş olan bir odanın, halüsinojenlerin etkisindeki bir kişiye, dönüyor, kıvrılıyor ya da böceklerle doluymuş gibi görünmesi gibi etkileri halüsinasyon olarak tanımlayabiliriz. Bu etkiler ortalama 30 dakika içinde kendini gösterip, maddesine göre 12 saate kadar sürebiliyor. Diğer kısa vadeli etkileri de kalp atış hızının artması, mide bulantısı, iştah kaybı, yoğun duygusal ve duyusal deneyimler, zaman algısında değişiklik, uyku sorunları, rahatlama duyguları, aşırı terleme, panik, paranoya ve psikoz olabilir.
Uzun vadede ve sürekli kullanımı halinde klasik halüsinojenlerle ilişkilendirilen iki temel rahatsızlık bulunmaktadır. Bunlardan ilki kalıcı psikoz, ikincisi ise Halisünoyen Kalıcı Algı Bozukluğu (HPPD). Psikoz; görsel rahatsızlıklar, dağınık düşünce, paranoya ve ruh hali değişikliklerine sebep olurken HPPD, kullanılan maddenin etkilerinin madde kullanımı bırakıldıktan çok sonra bile periyotlar halinde tekrar hissedilmesi durumudur.
Dissosiyatifler
Dissosiyatifler ise beyinin başka bir kimyasalı olan glutamat müdahale prensibiyle çalışır. Glutamat vücudumuzda tepkileri, acı algısını, öğrenmeyi, hafızayı ve duyguları kontrol eder. Halüsinoyenlerin etkisine ek olarak dissosiyatiflerin en temel etkisi kontrolü kaybetme, çevreden ve kendinden kopuk hissettirmesidir. Dissosiyatiflerin etkisi alınan doza göre değişebilmektedir. Hafif dozlarda uyuşmuşluk hissine, oryantasyon bozukluğu ve koordinasyon kaybına, bulanık görmeye ve halüsinasyonlara sebep olurken yüksek dozlarda hafıza kaybına, paniğe, anksiyeteye, mod değişikliklerine, nefes alma zorluklarına nöbetlere ve psikotik belirtilere yol açabilir.Uzun süreli ve sürekli kullanımı konuşma ve hafıza kaybına, aksiyete, depresyon ve intihar düşüncelerine sebebiyet verebilir.
Halüsinojenler hakkında henüz yeterli çalışma bulunmaması sebebiyle öngörülemez maddelerdir. Doz aşımı dissosiyatif maddelerde klasik halüsinojenlere kıyasla daha olasıdır. Bununla beraber PCP gibi dissosiyatif maddedeler bağımlılık yaratıcı olabilir ve yokluğu yoksunluk semptomlarına sebep olur. LSD gibi klasik halüsinojenler ise bağımlılık yapıcı bir madde sayılmamakla beraber kendisine ve diğer maddelere olan toleransı yükselttiği için yüksek dozlar kullanımına sebep olabilir.
MDMA (Ekstazi)
MDMA yapısal olarak metamfetamine benzeyen sentetik bir maddedir. Halk arasında sıklıkla ekstazi olarak bilinir. MDMA’in hem uyarıcı hem de psikedelik özelliği vardır. Enerjik bir etki yaratması ve eğlence algısını arttırması sebebiyle özellikle gençler arasında popüler bir maddedir.
Bu madde nöronların birbiriyle iletişimi için gerekli olan seratonin, dopamin ve norepinefrin üzerinden çalışır. MDMA’in etki ettiği en temel şeyler de mod, enerji ve ödül sistemleridir. Ekstazinin etkisi 3-6 saat arası değişebilmektedir. Etkileri arasında arttırılmış zevk duygusu, öfori, arttırılmış özgüven, yüksek enerji, kabullenilmişlik hissi, huzur ve empati sayılabilir. Negatif etkilerine bakarsak da kısa vadede mide bulantısı, kramplar, bulanık görüş, terleme; uzun vadede ve sık kullanımda ise hafıza başta olmak üzere bilişsel bir yıkım görülmektedir. 5-HT (serotonin) transporterlerinde azalmaya yol açan bu maddenin bu ve benzer yıkımlara sebebiyet verebileceği de düşünülmektedir.
Yazımı bitirirken madde bağımlılığı ve benzer konularla ilgili diğer yazılarımızı da okumanızı öneriyor ve eğer bu konuyla ilgili yardım almanız gerekiyorsa başvurabileceğiniz yerleri aşağıya bırakıyorum.
Bilge Türktaş
→Bağımlılık sürecinde tedavi aşamaları Amatem (Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlılığı Tedavi ve Araştırma Merkezi), Çematem (Çocuk Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi ve Araştırma Merkezi), ATM (Ayaktan Tedavi Merkezi) ve Psikiyatri Polikliniklerinde gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, haftanın yedi günü 24 saat hizmet veren Uyuşturucu ile Mücadele, Danışma ve Destek Hattı, ALO191 sabit telefonlardan ücretsiz aranabiliyor. Mahremiyete büyük önem veriliyor ve görüşmelerde randevu isteyenler haricinde kimseden kişisel bilgilerini vermesi istenmiyor.
Referanslar
Colado, M. I., O'shea, E., Granados, R., Misra, A., Murray, T. K., & Green, A. R. (1997). A study of the neurotoxic effect of MDMA (‘ecstasy’) on 5‐HT neurones in the brains of mothers and neonates following administration of the drug during pregnancy. British Journal of Pharmacology, 121(4), 827-833.
Gouzoulis‐Mayfrank, E., & Daumann, J. (2006). Neurotoxicity of methylenedioxyamphetamines (MDMA; ecstasy) in humans: how strong is the evidence for persistent brain damage?. Addiction, 101(3), 348-361.
McCann, U. D., Szabo, Z., Scheffel, U., Dannals, R. F., & Ricaurte, G. A. (1998). Positron emission tomographic evidence of toxic effect of MDMA (“Ecstasy”) on brain serotonin neurons in human beings. The Lancet, 352(9138), 1433-1437.
NIDA. 2019, April 22. Hallucinogens DrugFacts. Retrieved from https://nida.nih.gov/publications/drugfacts/hallucinogens on 2022, May 17
Örken, C., & Tavşanlı, M. E. (2014). Madde bağımlılığının nörolojik etkileri. Okmeydanı Tıp Dergisi, 30(2), 110-114.
Tamminga, C. A., Tanimoto, K., Kuo, S., Chase, T. N., Contreras, P. C., Rice, K. C., ... & O'donohue, T. L. (1987). PCP‐induced alterations in cerebral glucose utilization in rat brain: Blockade by metaphit, a PCP‐receptor‐acylating agent. Synapse, 1(5), 497-504.
Colado, M. I., O'shea, E., Granados, R., Misra, A., Murray, T. K., & Green, A. R. (1997). A study of the neurotoxic effect of MDMA (‘ecstasy’) on 5‐HT neurones in the brains of mothers and neonates following administration of the drug during pregnancy. British Journal of Pharmacology, 121(4), 827-833.
Yorumlar
Yorum Gönder