Ana içeriğe atla

ALKOL KULLANIMINA DAİR- MİRAY TAVLI

 

ALKOL KULLANIMINA DAİR



Dünya tarihine baktığımızda alkolün geniş bir yer aldığını görmekteyiz. İlaç, gıda, eğlence aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ticari olarak ekonomiye büyük olumlu katkılarda bulunan alkole daha fazla ilgi çekebilmek için yüklenen pek çok atıf vardır. Popüler, soğukkanlı, özgür, maceracı bu atıflardan en çok bilinenlerinendir. Aynı zamanda kişiler hayatlarındaki olumsuz durumları alkol ile kolayca çözebileceğine inanmasıyla ve bireylerin kullanıma daha çok itilmesiyle birlikte alkol kullanım bozukluğu halk arasında artarak her geçen gün devam etmekte. Amerika Psikoloji Derneği’nin belirlediği DSM-5 tanı ölçütlerine göre alkol bağımlılığı 12 aylık bir süre içinde temel belirtilerin  en az ikisini aynı anda gösteren kişilerin günlük yaşantılarını doğrudan etkileyen özellikle işlevsel yetenekleri kullanmada ketleyici etki gösteren bir alkol kullanım örüntüsü olup bağımlılık şeklinde tanımlanmaktadır. Kullanımı kontrol etmekte güçlük alkol kullanmaya duyulan sürekli istek duyma diğer etkinliklere göre öncelik verme günlük hayattaki sorumlulukları yerine getirememe, zararlarının farkında olunmasına rağmen bırakılamaması, alkole karşı tolerans geliştirilmesi, tüketilmediğini durumlarda yoksunluk belirtilerinin görülmesi gibi pek çok şekilde hayatta kendini gösterir. Özellikle bırakıldığı takdirde meydana gelen yoksunluk durumu vücuttaki alkol düzeyinin düşmesinden yaklaşık 8 saat sonra ortaya çıkmaya başlayarak süreç içerisinde hipotermi(ısı artışı), kalp ritminde değişikler (aritmi) terleme ve titremede artış, bulantı, algı bozuklukları(halisünasyon), kaygı ve huzursuzluk artışı olarak ağır krizler olarak kendini göstermektedir. Zararlı kullanım sonucu 200’den fazla sağlık sorunuyla ilişkili olduğu görülmektedir.


Alkol bağımlılığının psikolojik nedenlerine baktığımızda ilk olarak kişinin duyduğu özgüven eksikliği ve negatif kişilik özelliklerinin baskın gelmesi olabilmektedir. Çocukluk travmaları da bağımlılığı tetikleyen bir durum olarak karşımıza çıkar. Depresyon, korku, kaygı gibi hayattaki olumsuz durumları kişileri alkol kullanımına iteler. Bağımlı olmak pek çok faktörden etkilenebileceği gibi herkes bu riski taşımaktadır. Kişinin iradesine bağlı değildir, yavaş ve süreç dahilinde gelişir. Bir kere bağımlılık geliştirildiği durumlarda kendi kendine iyileşmesi çok zordur ve kalıcı izler bırakabilmektedir. Bedensel ve ruhsal etkileri kişiden kişiye göre değişebilir. Kiminde hemen gösterirken kimilerinde uzun zaman sonra bu durumdan etkileyebilmektedir.

Olumsuz yanlarının yanında tedavi edilebilen bir bağımlılıktır. Bu süreç için öncelikle kişinin bir kabullenme döngüsü içerine girmesidir. Bireyler çoğu durumda bağımlı olduklarını reddetme ve çevresine bu durumu inandırmaya çalışarak istedikleri zaman bıkabileceklerini söylerler. Bu süreçte alkol bağımlısı kişilerin çevresinden alacakları destek ciddi önem arz eder. Tedavi sürecinde kullanılan yöntemler psikoterapi, biorezonans, ilaç tedavisidir. Psikoterapi sürecinin ardından gelen süreç ise oldukça kritiktir. Bireylerin alkol tüketmek istememesi, yeniden başlamaması son derece önemlidir. Bu süreçte kişilerin yakından takip edilmesi gerekmektedir. Bu süreçte belirli aralıklarla yeniden terapi görmek sürecin daha sağlıklı ilerlemesine yardımcı olmaktadır. Alkol Bağımlılığının tedavisinde psikoterapi yöntemi olarak EMDR Terapi ve Bilişsel Davranışçı Terapi yöntemleri kullanılırken fiziksel bağımlılığın azaltılması amacı ile Biorezonans cihazı ile çalışılmaktadır. 
 
Miray Tavlı

Yorumlar

  1. Çok aydınlatıcı bir yazı tebrik ederim. Başarılar

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle