NÖROGELİŞİMSEL İLETİŞİM BOZUKLUKLARINA GENEL BİR BAKIŞ
Nörogelişimsel bozukluk, beyin veya merkezi sinir sistemi hasarıyla karakterizedir. Bu tür bozukluklar anormal beyin gelişimine bağlı olarak bilişsel, iletişim, davranış ve motor becerilerindeki bozukluklarla görülen çok yönlü durumlardır. Gelişen bu durumlar büyümekte olan çocuğun duygu durumunu, öğrenme kapasitesini ve hafızasını etkileyebilir. Özellikle erken gelişim evresinde başlayan önemli nörogelişimsel bozukluklardan bir tanesi iletişim bozukluklarıdır.
Konuşma bozuklukları DSM-5’in gelmesi ile birlikte iletişim bozuklukları olarak adlandırılmıştır ve nörogelişimsel bozukluklar içinde yer almaktadır. İletişim bozuklukları; dil bozukluğu, konuşma sesi bozukluğu, çocukluk çağı akıcılık bozukluğu (kekemelik), sosyal pragmatik iletişim bozukluğu ve özgül olmayan iletişim bozukluğu klinik tanılarını kapsamaktadır. İletişim bozuklukları çocukluk çağının en sık görülen nörogelişimsel hastalıklarından olmakla beraber bu konu ile ilgili yapılan araştırmalar kısıtlıdır.
Motor gelişim ve dil gelişimi çocukluk çağında ardışık gelişen ve birbirleri ile yakın ilişki içerisinde olan gelişim alanlardır. Bu bozukluklar grubu erken çocukluk döneminde dilin anlaşılması ile ilgili becerilerin gelişim geriliğine işaret eden alıcı dil bozuklukları ve dilin kullanımı ile ilgili olan ifade edici dil bozuklukları ve genellikle de her ikisi ile ilişkili bozukluklar olarak kliniğe yansırlar. Dil bozukluğu yaygınlık oranlarının %3-8 arasında olduğu ve erkek çocuklarında daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bu bozuklukta bu grubun diğer üyeleri gibi çok faktörlü çok geni etkileyen karmaşık bir zemin üzerinde gelişir. DSM-5’de bu tanıyı koyabilmek için işitme bozukluğu, zihinsel yetersizlik ve genel tıbbi duruma bağlı bir bozukluğu olmaması gerekir. Tanı koyabilmek için detaylı gelişim öyküsünün alınması gereklidir. Bu noktada en önemli ayrıntılardan bir tanesi dil bozukluğuna sahip çocukların %30-50 arasında bir oranla anksiyete, davranım ve duygudurum bozuklarına rastlanmış olmasıdır. Kekemelik etkili iletişimi fazlaca engelleyen, konuşmanın istemsiz olarak kesintiye uğradığı bir iletişim bozukluğudur. Çocukların dili anlama ve dilin kullanımı, konuşma becerilerinin yaşıtlarından belirgin olarak geri kaldığı, kullandıkları dilde sözcük hazinelerinin kısıtlı olduğu, daha kısa cümleler kullandıkları gözlenir. Konuşmanın akıcılığının bozulduğu kekemelik konuşmanın akıcılığının istemsiz olarak kesildiği bir durumdur ve çocukluk çağında %5-6 oranında görünür. Bu bozukluk erkeklerde daha sık gözlenir. Tüm yaşlarda görülebileceği gibi çoğunlukla konuşma becerilerinin gelişmeye başladığı 3-5 yaş döneminde ortaya çıkmaktadır. DSM-5’te tanı kategorisine göre bir diğer bozukluk sosyal (pragmatik) iletişim bozukluğudur. Bu tanım dilin sosyal bağlamda çevredeki sosyal ipuçlarına uygun bir şekilde kullanılmasına işaret eder. Bu bozukluk sözle veya sözel olmayan iletişim sorunlar ile görülen sosyal ortamlarda uygun iletişim becerisini geliştirememe olarak tanımlanır. Yineleyici davranışların olmayışı ile otizm spektrum bozukluklarından ayrılan bu bozukluk dil ve iletişim becerilerinin özgül olarak gelişmesinde bir gecikme ve yavaşlığı tanımlamaktadır. Bu bozukluklar ile ilgili yapılacak boylamsal çalışmalar görece yeni bir tanı olan sosyal iletişim bozukluğu ile ilgili yeni bilgilerin kazanılması beklenmektedir.
Bu alanda çalışmaların artmasıyla beraber yeni bilimsel olgular ortaya çıkmaktadır. Yapılacak çalışmalarla tanı kriterlerinin konulabilirliği yönünden çalışmalar sürdürülmekte. Özellikle literatürde erken müdahale ve sonuçlarının değerlendirme önemine değinilmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder