Ana içeriğe atla

DR. ZEYNEP DOĞAN İLE NÖROGELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR ÜZERİNE RÖPORTAJ- ÖZDEN NUR KARPINAR

 

DR. ZEYNEP DOĞAN İLE NÖROGELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR ÜZERİNE RÖPORTAJ


1) Öncelikle röportaj için teşekkür ederiz, kendinizi tanıtıp neden nörogelişimsel bozukluklar ile çalışmayı seçtiğinizden bahseder misiniz?

Merhabalar, ben de röportaj teklifiniz için teşekkür ederim. 2003 senesinden beri nörogelişimsel bozuklukları ile çalışıyorum. Kartal Umut Işığı Rehberlik Merkezi ve Disleksi Eğitim Derneği'nin kurucusuyum. Alanı seçerken bu alan ile ilgili bu kadar bilgi olmadığı gibi toplumda farkındalıkta azdı. Merkezi açarken hedefim eğitime ulaşmakta zorluk çeken ailelere ulaşmaktı. Çocuklarımız vazgeçilmiş çocuklar olsun istemedim yani asıl çalışmayı seçme sebebim buydu. Çünkü vazgeçilmeyecek kadar önemliydi ve seçeceğim kadar çok seviyordum bu alanı.

2) Nörogelişimsel bozuklukluklar nedir? Açıklayabilir misiniz?

İsterseniz önce nörogelişimselin tanımını yapayım. Ardından neler bozukluk grubuna girer ona bakalım. Nörogelişim, insanın anne karnından itibaren başlayan beyin ve sinir sistemi gelişimini içeren bir tanımdır. Çalışma alanları DEHB, ÖÖG, iletişim bozuklukları, OSB, zihinsel yetersizlik, motor bozuklukları, tik bozuklukları yer alır.

Nörogelişimsel bozukluklar genetik faktörler, beyin hasarı, bağışıklık sistemi işlev bozukluğu, beslenme ve sosyal yoksunluk gibi nedenler sonucu meydana gelir.


3) Psikoloji bölümünden mezun olmuş ve bu alanda çalışan meslektaşlarımızın disleksi, özel öğrenme, otizm gibi rahatsızlıkların erken tanısı ya da diğer süreçlerinde nelere dikkat etmesi önemlidir?

Öncelikli bu alanda çalışmayı seçmiş ve gönül vermiş meslek elemanlarının alan ile ilgili çok okumasını ve yeni gelişmeleri takip etmesini önererek başlamak istiyorum. Erken tanılama sürecini takipte öncelikle çocuk gelişiminde normal gelişim basamaklarına çok iyi bilmeleri ve bu gelişimin dışında kalanları çocuk psikiyatrisine yönlendirmelerini söylemek gerekir. Belirtilenlerin değerlendirmesi ise bireyden beklenen sosyal ve psikolojik yeterlikleri ile yakından ilgilidir.

4) Nörogelişimsel bozukluğa sahip bir çocuğun tanı aşamasında hangi yaş ve/veya ay aralığında anlayabiliriz? Diğer süreçlerin işleyişi nasıl olacaktır. Örneğin doktor takibi, psikoloji üzerine yönlendirmesi yapılmalı mıdır?

Kökenleri erken çocukluk döneminde veya çocukluk gelişim sürecinde olur ve genellikle ilk semptomların erken tespiti mümkündür.

Bebek doğduğu andan itibaren tipik gelişimi takip edilerek gelişim çizgisinin dışına çıktığı andan itibaren de müdahalesi yapılabilir.
Daha önce de söylediğim gibi normal gelişim basamaklarını çok iyi bilmeli ve bunun dışında seyir gösteren bireylerin öncelikle çocuk psikiyatrisine yönlendirmeliyiz.

5) Nörogelişimsel bozukluklara ait çok fazla kulaktan dolma bilgi mevcut. Benim özellikle sormak istediğim nörogelişimsel bozukluk tanısı altında yer alan otizm spektrum bozukluğu olacak. Otizm spektrum bozukluğu denildiğinde akıllara gelen bir tanım mevcut ancak bu tanım sınırları dışında psikoloji öğrencilerine, mezunlarına nasıl bir tanım yapılabilir?

OSB kendini oldukça kolay gösteren pek çok belirtiye sahip bir nörogelişimsel bozukluktur. Ancak en yakın tanımı sanırım şu olacaktır; kişinin etrafıyla sözel ve sözel olmayan şekilde uygun ilişki kuramamasıdır. Bu ilişki kuramama sebebiyle bildiğimiz belirtileri gösterir.
Göz kontağında kısıtlılık, tekrar eden hareketler, motor planlamada zorluk, adına tepkisizlik, gecikmiş konuşma, seri sıralı yönergeleri takipte zorluk.


6) Otizm spektrum bozukluğu ve nörobilim dalının bariz kesişmeleri açık ve net. Bu kesişmeleri psikolog ve psikolog adayları için bu alanın psikoloji ile etkinliği nedir?

Özel eğitim alanında çalışan psikolog ve aday arkadaşlar için şunu söylemek gerekir. 0-6 yaşta öğrenmenin nörofizyolojisini bilmek, nörogelişimsel temelleri kavramak ve beyin temelli bir eğitim programı geliştirmek bireyin gelişimini sağlamak ile kalmayıp terapistinde bu yolcu çok keyifli geçirmesini sağlar.
Yani nörogelişimsel bozukluklara sadece davranış çıktıları olarak bakmayıp nörofizyolojisini bilip, girdiler üzerinden müdahale etmek çok önemlidir.

7) Nörogelişimsel bozukluklar ile sık sık kaynaklardan okuduğumuz duyu bütünleme terapisi, tanımını görmekteyiz. Duyu bütünleme nedir? Nörogelişimsel bozukluklar için önemi nedir? Hangi durumlarda duyu bütünleme kullanılabilir?

Duyu bütünleme kısaca, vücudumuzdan ve çevreden alınan duyu bilgisinin alınıp, anlamlandırılıp ve bunu uygun davranış oluşturulmasıdır. Çocukların duyusal süreçleri verimli ve doğru olduğunda çevre uygun tepkiler oluşur ve uygun beceri, davranış, dikkat ve self regülasyon (yani fiziksel, duygusal, bilişsel tepkileri kontrol edebilme) becerisi ortaya çıkar. O yüzden nörogelişimsel bozukluklar da duyu bütünleme değerlendirmesi yapmak oldukça önemli olup müdahalenin de önemli bir parçasını oluşturur noktadır.

8) Nörogelişimsel bozukluğu olan bir çocuk ile çalışan psikoloğun verimliliği nedir? Psikologların nörobilim alanını bu bozukluklar dahilinde bilmesi ne derece önemlidir?

 Nörogelişimsel bozukluklarla alanında psikologlar oldukça verimli şekilde çalışmaktadır. Duyusal, duygusal, davranışsal çıktıların değerlendirmesinde psikologlar oldukça önemli bir yere sahiptir. Alanda mevcut eğitimleri takip etmek ve özellikle nörobilim ile ilgili alan bilgilerine artırmalarını öneririm.


9) Nörogelişimsel bozuklukların terapi yaklaşımlarının uygulanması bakımından psikoloji bölümü olarak nasıl bir konumdayız? Psikologların ve psikoloji öğrencilerinin nörogelişimsel bozukluklar hakkında var olan bilgisini geliştirmek için neler yapılabilir?

 Değerlendirmeye önce sosyal alanda bakmak gerekir, çünkü akademik öğrenmeler piramidinin en üst kısmı oluşturmaktadır. Terapist ile olan ilişki, bireyin çevre uyarıları algılaması ve adaptasyonu eğitim/terapi programının olmazsa olmazıdır.


10) Nörogelişimsel bozukluklara sahip bir çocuk ile çalışan terapistin o çocuğun sosyal ve akademik yaşamına etkisi neler olabilir?

Nörogelişimsel bozuklukları tek bir pencereden değerlendirmek bizi oldukça dar bir programa iter. Halbuki nörogelişimsel bozukluklarla çalıştığımızda hem teorik hem uygulama bilgimizin olması her bireye özgü bir program çıkartmak açısından önemlidir.


11) Son olarak bu alanı seçecek olan psikoloji öğrencilerine ya da mezun psikologlarımıza önerileriniz var mıdır? Varsa nelerdir?

Bu olaya gelecek psikologlar ve adaylarımız için öncelikle mutlaka bu alanla ilgili eğitimleri tamamlamalı, gelişen alan içindeki güncel bilgileri takip etmeli ve saha içinde rehabilitasyon merkezlerinde çocuklarla birebir çalışmasını öneririm.


Sevgiler.

Özden Nur KARPINAR



Yorumlar

  1. Öz ve net bilgiler verdiniz, okuması ayrıca zevkliydi. Teşekkürler:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik