Ana içeriğe atla

ANLIKSAL YETİ YİTİMİ- ŞEYMA NUR YILMAZ

 

ANLIKSAL YETİ YİTİMİ


 Yaşam sürecinde her bireyin farklı arzuları, idealleri ve deneyimleri olsa da birçok insan evlenme ve kendi çocuğunu dünyaya getirme gibi çeşitli süreçleri yaşamına dahil etmektedir. Bir anne ve babaya gereksinimli halde dünyaya adımını atan bebek, gelişim sürecinde yaşadığı çeşitli sıkıntılar nedeniyle diğer bebeklerden farklı biçimde yaşamına devam edebilmektedir. Bu farklılıklara önemli bir örnek niteliği taşıyan anlıksal yeti yitimi Dsm-5’te “nörogelişimsel bozukluklar” başlığı altında yer alarak, entelektüel yeti yitimi ve gelişimsel yeti yitimi gibi adlarla da anılmaktadır.

 Bu bozukluk, anlıksal olan işlevsellikte bozulmalarla birlikte bireylerin gelişim döneminde ortaya çıkan bir bozukluk olarak ifade edilmektedir. Anlıksal yeti yitiminde görülen fikir yürütme, eleştirme, soyut algılama ve deneyim sonucunda öğrenme gibi anlıksal olarak işlevsellikte bozulmalar ve günlük yaşamda yer alan aktivitelerde görülen kısıtlı işlevselliğin bireylerin gelişim sürecinde ortaya çıktığı bilinmektedir.
Gelişim sürecinde meydana gelen enfeksiyonel ve metabolik rahatsızlıklar, zehirlenme, yetersiz gıda alımı ve down sendromu gibi çeşitli kromozom anormallikleri anlıksal yeti yitiminin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Anlıksal yeti yitimine, dünya genelinde %1-3 oranında rastlanmakta ve bu oranın yarısının kalıtımsal nedenlere bağlı olarak ortaya çıktığı vurgulanmaktadır.


 Klinik değerlendirme ve zeka testleriyle varlığını ispatlayan bu bozukluk, yalnızca zihinsel işlevsellikteki bozulmayı değil sosyal uyumdaki bozulmayı da kapsadığından bu bozulmaların derecesine dayalı olarak hafif, orta, ağır ve çok ağır şeklinde sınıflandırılmalara tabi tutulmaktadır. Sınıflandırmalar, zeka puanları düştükçe anlıksal yeti yitiminin ağırlığının arttığını göstermektedir. Dolayısıyla anlıksal yeti yitiminin ağırlığı arttıkça, bireylerin yaşıtlarına kıyasla çeşitli yaşamsal faaliyetlerde belirgin şekilde geri planda kaldığı ve yaşamlarını devam ettirebilmeleri için başkalarının yardımına ihtiyaç duydukları gözlemlenmektedir.

Şeyma Nur Yılmaz

KAYNAKÇA

 Bişgin, A., & Bozdoğan, S. T. (2018). Epilepsi ve Anlıksal Yetiyitimi Olan Hastalarda Moleküler Karyotiplemenin Klinik Yararı. Cukurova Medical Journal, 43(Ek 1), 44-48.

 Saçan, S., & Gürkan, A. (2016). Zihinsel Yetersizlikten Etkilenmiş Çocukların Aileleri ve Güncel Hizmet Modeleri. 1. Uluslararası Kadın Çocuk Sağlığı ve Eğitimi Kongresi, 55-65.

 Kara, Y. (2019). Zihinsel Yeti Yitimi Olan Çocuğa Yönelik Sosyal Hizmet Uygulaması: Bir Vaka Sunumu. Toplum ve Sosyal Hizmet, 30(1), 353-373.

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik