Ana içeriğe atla

SEVGİ ÖZGÜRLÜĞÜN ÇOCUĞUDUR- MİRAY TAVLI

 

SEVGİ ÖZGÜRLÜĞÜN ÇOCUĞUDUR



𝑙'𝑎𝑚𝑜𝑢𝑟 𝑒𝑠𝑡 𝑙'𝑒𝑛𝑓𝑎𝑛𝑡 𝑑𝑒 𝑙𝑎 𝑙𝑖𝑏𝑒𝑟𝑡
‘Sevgi özgürlüğün çocuğudur'
O, hiçbir zaman zorbalığın çocuğu olmamıştır.
Hümanist psikanalizin temellerini atan aynı zamanda 20. Yüzyılın popüler isimlerinden biri olan Erich Fromm, Alman sosyal psikolog ve psikanalistiydi. Yaşadığı dönem boyunca birçok siyasi gelişmeye tanıklık etmiş ve bütün bu olanlarda yaşama dair olan görüşlerini ciddi anlamda etkilemiştir. Küçük yaşlarda okuduğu Karl Marx ve Sigmund Freud aracılığıyla psikolojiye olan ilgisi daha da artmıştır. İlerleyen zamanlarda Fromm, Oedipus kompleksi, yaşam ve ölüm içgüdüleri ve libido teorisi de dahil olmak üzere Freud’un fikirlerinin birçoğunu eleştirir duruma geldi. Yapmış olduğu çalışmaları anlatırken kendini “Bir insanın hayatını ve toplumun yasalarını, yani insanların sosyal varlıklarını yöneten yasaları anlamak istedim. Freud’un kavramlarındaki kalıcı gerçeği, revizyona ihtiyaç duyan varsayımlara karşı görmeye çalıştım. Marx’ın teorisi ile aynı şeyi yapmaya çalıştım ve son olarak, her iki düşünürün anlayışından ve eleştirisinden sonra gelen bir senteze ulaşmaya çalıştım.” sözleri ile açıklıyor.
Ayrıca, toplumun ve kültürün insanın bireysel gelişiminde önemli bir rol oynadığına inanıyordu. Kitle psikolojisi ile ilgili çalışmalarını başlatmış oldu. Fromm hümanist psikoloji üzerinde büyük bir etkiye sahipti. Yaşamın bir çelişki olduğuna inanıyordu, çünkü insanlar hem doğanın bir parçası hem de ondan ayrıydı. Fromm’a göre, bu çatışmadan akrabalık, yaratıcılık, köklülük, kimlik dahil olmak üzere temel varoluşsal ihtiyaçlar ortaya çıkıyor.  İnsan davranışlarını motive eden ihtiyaçları fizyolojik ve varoluşsal olmak üzere iki gruba ayırmıştır. Fizyolojik ihtiyaçlar açlık, susuzluk, savunma gibi daha çok hayvanlarla ortak yönlerimiz iken varoluşsal ihtiyaçlarımız karşılanması oldukça güç olan ilişki, köklenme, kimlik duygusu gibi noktalar söz konusu. ihtiyaçlar evrim sürecinde ayrı bir tür olarak ortaya çıkmamızın doğal sonucudur. Bunların nasıl karşılanacağı biyolojik olarak belirlenmemiştir. Varoluşsal ihtiyaçlardan herhangi birinin doyurulmaması insan için dayanılmaz bir durumdur ve hastalığa yol açar. Bu nedenle insanlar bu varoluşsal ihtiyaçlarını olumlu yollarla veya olumsuz yollarla karşılamaya çalışırlar.

Kişilik kuramları üzerine yapmış olduğu çalışmalarda en temel görüşü kişiliğin sosyal etkiler sonucu hayat deneyimleri ile birlikte oluştuğu yönünde. Psikolojinin temel sorununu bireyin toplumla, dünyayla ve kendisiyle nasıl bir ilişki kurduğu olduğunu düşünmektedir.
Erich Fromm yazmış olduğu kitaba can alıcı  bir soruyla girer : “Sevmek bir sanat mıdır?” Ve evet der, sevmek yaşamak gibi bir sanattır. Eğer sevmek bir sanatsa, öyleyse bilgi ve çabaya gereksinimi vardır. insanı, kendini geliştirme potansiyeli olan bir varlık olarak görmüştür. Özetle insana ve duygularına her zaman kıymet vermiş biri olarak geliştirdiği kuramlar ve kitaplarla bunu desteklemiş gelecek dönemlerde psikolojinin pek çok alanına ışık tutmuştur fikirleriyle.



Miray TAVLI

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle