Ana içeriğe atla

ROLLO MAY VE VAROLUŞÇU PSİKOLOJİYE DAİR DÜŞÜNCELERİ- FATMA NUR ERGÜN

 

ROLLO MAY VE VAROLUŞÇU PSİKOLOJİYE DAİR DÜŞÜNCELERİ



Merhaba sevgili okurlarımız. Nasılsınız, hayat nasıl gidiyor? Bana soracak olursanız yeni okul döneminin heyecanı içinde bu yazıyı yazıyorum. Bu ayki sayımızda size varoluşçu ve hümanistik psikolojinin önemli temsilcilerinden olan Rollo May’i tanıtacağım. 

Tam ismiyle Rollo Reece May 21 Nisan 1909 yılında Amerika’nın Ohio eyaletinde bulunan Ada köyünde doğmuştur. May orta halli, mütevazı ve dindar bir ailenin çocuğudur. Rollo May’in ismi Jacob Abbot’un Rollo Kitaplarında geçen Rollo isimli başkarakterden gelmektedir (Gürel, 2021). Rollo ismi hem ‘’çocukluk yıllarından itibaren ergenliği ve yetişkinliği boyunca erdemli bir şekilde yaşayarak, iyi bir insan olmayı öğrenen kişi” manasındadır hem de Viking masallarındaki Fargo isimli kahraman bir karakterin ismidir (Gürel, 2021). Zaman sonra isminin anlamını öğrenen May bu durumdan çok mutlu olmuştur. Beş erkek kardeş ve bir ablaya sahip olan May ilk ve ortaöğretimini ailesinin yanında tamamlamıştır. Rollo’nun lise dönemindeyken anne ve babasının boşandığı bunun yanı sıra ablasına da şizofren tanısı konulduğu bilinmektedir (Gürel, 2021). Yaşadığı olaylar neticesinde zor bir çocukluk geçiren May birçok kez depresyona maruz kalmıştır. 1926 yılında Michigan Devlet Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne başlayan Rollo yakın çevresindekilerin aktardığı üzere üniversite hayatı boyunca her zaman aktif ve kendini geliştiren bir öğrenci olmuştur (Gürel, 2021). 1930 yılında Oberlin Üniversitesinden mezun olunca Yunanistan’a giderek Anatolia College’de üç yıl İngilizce öğretmenliği yapmıştır. Yunanistan’da öğretmenlik yaparken yaz aylarında Viyana’da bulunan Adler’in yanına gitmiş ve onunla bir süre çalışma fırsatı bulmuştur. May ayrıca Yunanistan’da felsefeyle de ilgilenmeye başlamıştır. Daha sonrasında New York’a dönmüş ve Union Theological Seminary’de din üzerine eğitim alırken varoluşçu düşüncelerinin de şekillenmesinde etkili olan varoluşçu teolog Paul Tillich ile yakın arkadaş olmuştur (Aklınızı Keşfedin, 2019). Rollo’nun Tillich ile olan dostluğuna verilebilecek en güzel kanıtlardan biri Rollo’nun 1952’de yayımladığı Yaratma Cesareti kitabının ismini Paul Tillich’in Olmak Cesareti isimli kitabından ilham alarak koymuş olmasıdır (Gürel, 2021). Fakat Rollo teoloji eğitimi sırasında tüberküloza yakalanmış ve bu sebeple çalışmalarına ara vermek zorunda kalmıştır. Uzun bir süre boyunca sanatoryumda tedavi görmek zorunda kalan May tedavisi süresince Freud’a ait her yazıyı okumuş ve Heidegger, Kierkegaard gibi birçok ismin de kitaplarını incelemiştir (Aklınızı Keşfedin, 2019). Üç yıl süren bu okumalar ve incelemeler sayesinde Rollo büyük ölçüde teorisini geliştirmiştir. Tedavisi bittikten sonra New York’a tekrar giderek eğitimine geri dönen May 1938’de teoloji bölümünü bitirmiş ve psikolojiye yoğunlaşarak William Alanson White Institute’de psikanaliz üzerine çalışmaya başlamıştır (Aklınızı Keşfedin, 2019). Bu enstitüde ayrıca analist ve süpervizör olarak çalışan Rollo 1949 yılında Columbia Üniversitesi’nde klinik psikoloji alanında doktorasını tamamlayarak New York’da kendi kliniğini açmıştır. 1971 yılına gelindiğinde ise birkaç meslektaşıyla San Francisco’da hümanist psikoloji alanında yüksek lisans dersleri veren Saybrook Lisansüstü Eğitim ve Araştırma Merkezi’ni kurmuş ve burada öğretim görevlisi olmuştur (Gürel, 2021).  22 Ekim 1994 yılında San Francisco’da ölen Rollo Reece May yakın arkadaşı akademisyen Robert Abzug’un da söylediği gibi hayatı boyunca ismiyle çok uyumlu bir insan olmuştur (Gürel, 2021).

Peki, Rollo May psikoloji dünyasına neler katmıştır? Daha önce de söylediğim gibi varoluşçu psikolojinin önemli temsilcilerinden olan May Avrupa’da ortaya çıkan bu akımdan etkilenmiş ve kendi görüşlerini geliştirerek Amerika’da varoluşçuluğun psikoloji ve psikoterapi alanlarına taşınmasında büyük rol oynamıştır. Buna kanıt olarak ise 1958'de Ernest Angel ve Henri Ellenberger ile birlikte varoluşçu psikolojiyi ABD'de tanıtan Existence (Varoluş) adlı kitabın editörlüğünü yapmasını gösterebiliriz. Ayrıca Avrupa’dayken felsefe ile ilgilenen May varoluşçu yaklaşımı felsefe ile ele almış ve ortaya yeni bir yaklaşım çıkmasını sağlamıştır (Gürel, 2021).

Rollo May’e göre insanların içinde kaygıya neden olan hayata ilişkin bir dizi zıtlıklar vardır (Aklınızı Keşfedin, 2019). Bireyin bu zıtlıklarla nasıl başa çıktığı onun varoluşuna da önemli bir etkide bulunmakta ve bireyin hayatının itici gücünü oluşturmaktadır. Aslında yaşanılan bu karmaşalar hayatın bir gerekliliği ve varoluşun şartlarındandır (Aklınızı Keşfedin, 2019). Örneğin hayatın biteceğine ve ölüm gerçeğine ilişkin kaygıya karşı bir insan elinden geldiğince hayatını verimli geçirmek isterken kimi insan da zaten öleceğim diyerek birçok şeyi yapmaktan vazgeçebilir ve hayata karşı tutumlarında bir boş vermişlik görülebilir (Gürel, 2021). 

Rollo’nun varoluşçu psikoloji ile ilgili bir başka düşüncesi ise her insanın yaşamına verdiği anlamın kararlarına ve bağlılıklarına yansıdığıdır (Aklınızı Keşfedin, 2019). Özgür insan içinde bulunduğu gruptan ayrılmak durumunda kalsa bile seçimlerini kendi yapar ve isteği doğrultusunda hareket eder.  Rollo May her ne kadar insanın hem özne hem nesne yani hem insanları etkileyen hem de çevresi tarafından etkilenen bir konumda olduğunu belirtse de insanın her zaman kendi gerçekliğinin aktif bir temsilcisi olduğunu söylemiştir (Aklınızı Keşfedin, 2019). 

Birey toplumun standartlarına ters düşse bile kendi konfor alanından çıkarak özgünlüğü yakalamalı ve özgür olmalıdır. May bunun olmasının tersinin olmasından daha iyi ve sağlıklı olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca May özgürlüğün kaygı olmadan olamayacağını kaygının da özgürlük olmaksızın var olmadığını belirtmiştir (Sürekli, 2021). Tabi kişinin taşıyacağı bu kaygının normal kaygı olması yani nevrotik kaygı olmaması da önemlidir. May’e göre normal kaygı kişinin yaşadığı durumla orantılı olursa sağlıklı ve yapıcıdır fakat nevrotik kaygıdaki gibi bastırmalar ve bilinçaltı düzeyinde çatışmalar içerirse sağlıksız kaygı olmaktadır (Sürekli, 2021).

Rollo’ya göre her bireyin hayatı kendi şeklini alır ve herkes ne ise o şekilde kendini oluşturacaktır (Aklınızı Keşfedin 2019). May’e göre bireyler dinamik, değişken ve çok boyutlu olduğu için bireyi sabit, tek boyutlu ve daha indirgemeci gören yaklaşımlar kişileri anlamakta yetersiz kalmaktadır. Kişilerin her birinin kendilerine özgü olduğunu çok teknik ve materyalist kuramların değil varoluşçulukta olduğu gibi kişinin hayatının daha anlamlı ve amaçlı olmasına yönelik analizlerin yapıldığı kuramların ve terapilerin olması gerektiğini savunmuştur (Gürel, 2021).

Psikoterapinin amacının insanları özgür bırakmak olduğuna inanan May yine psikoterapi ile insanların hayatında olumsuz ve istenmeyen sonuçlara yol açan durumların ve insanların kendileri veya çevreleri hakkındaki önyargılı düşüncelerin diyalog yoluyla analiz edilmesi gerektiğini öne sürmüştür (Aklınızı Keşfedin, 2019). Böyle bir yaklaşım kişileri daha mutlu yapmaktan çok kişinin yaşamında hayatı daha rasyonel görmeyi sağlayan bir pencere açmayı hedeflemektedir (Aklınızı Keşfedin, 2019). May’e göre varoluşçu psikoterapi kişilerle sadece kendi hayatı bazında yani mensubu olduğu toplum ve gruplardan uzak tutarak değil içinde bulunduğu kültür, sahip olduğu ilişkiler ve tarihsel bağlamından koparmayarak ilgilenmelidir (Kenarlı, 2013). 

Yani May insanı ayrı ayrı parçalardan oluşan bir toplam olarak görmemiş insanın bir bütün olduğunu ve psikoterapinin de insandaki bölünmeyi iyileştirmeyi amaçlamakta olduğunu söylemiştir. Bu sayede psikoterapistin, insanlara yaşamlarının ne anlam ifade ettiğini bulmaları konusunda ve kişinin yaşamında karşılaştığı problemlerin üstesinden gelerek en yüksek potansiyeline ulaşmasına yardım edebileceğini vurgulamıştır (Larafornm, 2021). May psikoterapide kişiyi salt mutluluğa ve rahatlığa götürme vaadinde bulunmak yerine kişinin hayatına dair daha gerçekçi ve stratejik adımlar atması konusunda çalışılması gerektiğini de eklemiştir (Larafornm, 2021).


Rollo May bireyin gelişimine ilişkin bazı aşamalar belirlemiştir. Ama bu aşamalar Freud’un belirlediği psikoseksüel aşamalar kadar katı olmak yerine bireyin yaşamında karşılaştığı bazı durumları ifade etmektedir:

Masumiyet: Bebeğin ego öncesi ve öz bilinçliliğe sahip olmadan içinde bulunduğu aşamadır. Masum ne iyidir ne kötüdür sadece yapması gerekenleri yapar. İhtiyaçlarının karşılanması dürtüsüyle bir dereceye kadar etkin bir iradeye sahiptir (Boeree, 1998). Tabi bu duruma sadece bebekler değil yaşlı bireyler de girebilmektedir.

İsyan: Kişinin ego farkındalığını ve öz bilinçliliğini geliştirdiği aşamadır. Birey artık isyankâr olmuştur çünkü özgür olmayı istemektedir. Fakat bu özgürlüğün ona getireceği sorumlulukların tam olarak farkında değildir. Yine burada sadece gençler yoktur, orta yaş krizine girmiş yetişkinler de kimi zaman bu durumu yaşayabilmektedir (Murphy, 2013).

Karar verme: Bu aşamadan sonra gelecek olan ‘sıradan’ aşaması için bir geçişi oluşturmaktadır. Birey artık bir önceki aşamada duyduğu özgürlük isteğinden kaynaklanan isyankârlık ihtiyacını karşılamalı ve daha bağımsız bir duruma gelerek ne yapmak istediğine karar vermelidir (Murphy, 2013).
Sıradan: Kişi artık normal bir yetişkinin egosuna sahiptir ve sorumluluğun ne olduğunun farkındadır. Ancak bu sorumluluğun ondan çok şey beklediğini anlar ve ağır gelen bu durum onu hemen güvenli bir liman olan daha geleneksel değerlere ve topluma uyumlu olmaya iter (Murphy, 2013).

Yaratıcı: Otantik yetişkin için benmerkezciliğin ötesinde ve kendini gerçekleştirmenin aşamasıdır. Birey artık kaygıyla cesaretli bir şekilde yüzleşebilmektedir (Murphy, 2013).

Yukarıda bulunan aşamalar kesin bir biçimde farklı yaş dönemlerine aittir ve o zamanlarda yaşanacak diye bir durumdan bahsedemeyiz.  Bu aşamaların yaşla ilişkilendirilmesindeki tek etken bir bireyde ne kadar önem arz ettiğidir. Bir çocuk için isyankârlık daha önemli olabilirken bir yetişkin için sıradanlık önem arz edebilmektedir (Murphy, 2013). 

Eveet, yazımızın sonuna geldik. Rollo May’in psikolojiye katkıları hakkında daha bir dünya şey söylenebilir fakat bu yazı sizin için bu dünyaya girişin ilk adımı olur umarım. Kendinize iyi bakın, PSITHOTH’la kalın…

Fatma Nur Ergün

Kaynakça

  • Boeree, C. G. (1998). Rollo May. 14 Ekim 2021
  • Gürel, N. (2021). Rollo May kimdir. 10 Ekim 2021
  • Kenarlı, Ö. (2013). Varoluşçu terapi. 9 Ekim 2021
  • Murphy, J. (2013). Stages as described by Rollo May. 14 Ekim 2021
  • Rollo May’e göre varoluşçuluk. (2019). Aklınızı Keşfedin.  
  • Rollo May: Varoluşçu psikolojinin babası. (2021). Larafornm. 
  • Sürekli, Ş. (2021). Rollo R. May ve varoluşçuluk. 10 Ekim 2021

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat ...

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir ara...

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Öze...

FETİŞİZM BOZUKLUĞU-HÜSEYİN GÜZEY

  FETİŞİZM BOZUKLUĞU Fetişizm bozukluğu; toplumsal, meslekî veya başka önemli alanlarda işlevselliğin anlamlı rahatsızlığına ve bozukluğuna neden olan düşlemler, cinsel dürtüler ve davranışlar olarak tanımlanır (Ventriglio, Bhat, Torales ve Bhugra, 2018). Bu düşlemler, cinsel dürtüler ve davranışlar kişinin normal yaşantısını sürdürmesinde önemli ölçüde engelleyici etki ve fonksiyonel çarpıklıklara sebep olur. Fetiş kelimesi, genel literatür incelendiğinde iki temel anlama sahiptir. Bu anlamlardan ilki ve asli olanı, kişilerin doğaüstü güçlere sahip olduğunu düşündüğü ve özel bir anlam atfettiği nesnedir. Bu nesneler, genellikle onu kutsal kabul eden kişiler üzerinde yönlendirici ve kısıtlayıcı bir etkiye sahiptir. Fetiş kelimesinin literatüre 1887 yılında Alfred Binet tarafından kazandırılan ikinci anlamı ise bir kişi üzerinde erotik düzeyde çekim oluşturan cansız nesne, genital olmayan vücut uzvu veya belirli bir biçimde düzenlenmiş ortamdır. Nitekim, ilk anlamına paralel olarak ...