Dünyayı daha mutlu bir yer haline getirmek için çabalayan adam: Martin Seligman
Karamsarların belirleyici özelliği, kötü olayların uzun süreceğine, yaptıkları her şeyi baltalayacağına ve kendi hataları olduğuna inanma eğiliminde olmalarıdır. Bu dünyanın aynı sert darbeleriyle karşı karşıya kalan iyimserler, talihsizliği tam tersi şekilde düşünürler. Yenilginin sadece geçici bir gerileme veya meydan okuma olduğuna, sebeplerinin sadece bu durumla sınırlı olduğuna inanma eğilimindeler.”
Martin Seligman, Öğrenilmiş İyimserlik, 1991.
Bu söz, 20. yüzyılın en seçkin psikologları arasında seçilmiş, pozitif psikolojinin babası, motivasyonel konuşmacı ve “öğrenilmiş çaresizlik” teorisinin öncüsü olan Martin Seligman tarafından yaşamı boyunca yürütülen araştırma ve çalışmalarının püf noktasıdır. Hayatını dünya çapında iyi oluş halini arttırmaya ve “Hayatı yaşamaya değer kılan nedir?”, “İyi bir hayat yaşamak ne demektir?”, “Nasıl daha dayanıklı hale gelebiliriz?” sorularını cevaplamaya adamıştır. 12 Ağustos 1942'de New York'ta doğan Seligman, pozitif psikolojiyi ilgilenen herkes için erişilebilir kılan bir baş eğitimci, araştırmacı ve çok satan birçok kitabın yazarıdır. Kitapları on beşten fazla dile çevrilmiş ve yurt dışında en çok satanlar arasına girmiştir. Bilim ve psikoloji ile ilgili konularda konuşan çok sayıda televizyon ve radyo programında yer almıştır. Psikolojinin yanı sıra eğitim, şiddet ve terapi gibi geniş kapsamlı konularda makaleler yazmıştır. Dünyanın dört bir yanındaki eğitimcilere, sanayicilere, ebeveynlere, askeri gazilere ve ruh sağlığı uzmanlarına hitap etmiş ve ilham olmuştur. Seligman, Mandy McCarthy ile evli ve 7 çocuk 4 torun sahibidir.
Kuram
Martin Seligman 1964 yılında psikoloji bilimine giriş yaptığı sıralarda psikolojide Psikanaliz ve Davanışçılık akımı egemendi. Seligman’a göre mutluluk, özgür irade, bilinç ve erdem gibi kavramlar bu iki okul tarafından ihmal edilmişti. Hayatının 35 yılını harcadığı mutsuzluğun ve acı çekmenin hafifletilmesi özellikle depresyon, intihar, panik atak, madde bağımlılığı, şizofreni ve benzeri çalışmalarında fark etti ki psikoloji aslında sadece mutsuzluğu azaltmaktan daha fazlasıydı.
1964 yılında Pennysylvania Üniversitesine giriş yaptıktan sonra Pavlov koşullanması üzerine çalışmalar yapan bir grup ile birlikte “öğrenilmiş çaresizlik” kavramını keşfetti. Öğrenilmiş çaresizlik teorisinin arkasındaki fikir, hayvanların içinde bulundukları bir durumun sonucu üzerinde aslında kendilerine yardım etme gücüne sahip olsalar bile hiçbir kontrollerinin olmadığını düşünmeye koşullandırılabileceğidir. Bu teori insanlar üzerinde de uygulandı ve bir durumu değiştiremeyeceklerini ve/veya kendilerini çaresiz hissettiren durumlardan kaçamayacaklarını düşünen kişilerin klinik depresyon gibi bir akıl hastalığı geliştirme olasılığı daha yüksek olabildiği sonucuna varıldı. Bu bulgular, psikologların depresyonun temelini anlamalarına yardımcı olan birçok başka ilgili çalışmaya yol açmıştır.
Seligman, askerlerle birlikte çalışarak öğrenilmiş çaresizlik konusundaki bilgilerini askerlerin psikolojik sağlığını artırmak ve travma sonrası stres bozukluğundan (TSSB) muzdarip asker oranlarını azaltmak için kullandı. Askerlerle yaptığı çalışmalar sırasında Seligman, optimal insan işleyişini ve mutluluğunu keşfetmek için bir şablon olarak PERMA modelini oluşturdu. Bu model ile kalıcı esenlik için çok önemli olan beş ana özelliği açıklamaya çalışmıştır. Bu özellikler, Olumlu Duygu (Positive Emotion), Bağlılık (Engagement), Olumlu İlişkiler (Relationships), Anlam (Meaning) ve Başarıdır (Accomplishment). Bu unsurların her biri, esenliğimiz ve yaşamdan memnun olmamız için gereklidir ve mutlu ve gelişen bir yaşam inşa edebileceğimiz sağlam temeli oluştururlar.
Pozitif Psikoloji
1995'te bir gün Martin Seligman, çimleri ayıklarken kızına sinirlendi ve bağırdı. Kızı ona “Beşinci yaş gününde sızlanmayı bırakmaya yemin ettiğinden beri bir kez bile sızlanmadığını sert bir şekilde hatırlattı ve eğer ben sızlanmayı bırakabiliyorsam senin de ‘böyle huysuz olmayı bırakabilmen gerekir’” dedi. Şans eseri oluşan bu sohbet ortamı Seligman’ın bakış açısını ve araştırmasının odağını değiştirdi. Seligman o sırada klinik psikolojinin yalnızca mutsuz ruh halinin tedavisine odaklandığını fark etti. Zihinsel sağlığın sadece hastalığın olmamasından daha fazlası olması gerektiğini ve sadece insanları neyin mutsuz ettiği üzerine durulmaması gerektiğini düşünüyordu. Bunun yerine, Seligman, insanları mutlu ve tatmin edici hissettiren şeylere de odaklanan yeni bir psikoloji çağını başlatmaya çalıştı. Christopher Peterson ile yaptığı çalışma, bir insandaki sağlıklı özellikleri, mutluluk, karakterin gücü ve iyimserlik gibi olumlu duyguları inceleyen bir çalışma alanı olan Pozitif Psikoloji'nin kurulmasına yol açtı.
"Öğrenilmiş çaresizlik, hoş olmayan uyaranları kabul etmeyi ve bunlara katlanmayı öğrenen ve kaçınılabilir olduğunda bile onlardan kaçınmak istemeyen bir organizmayı belirten bir terimdir."
Martin Seligman, Öğrenilmiş Çaresizlik, 1991
Yağmur Nilay Cömertpay
Kaynakça:
"Meet Dr. Seligman." Authentic Happiness. 2006. University of Pennsylvania. 14 Ekim 2021
"Seligman Bio." Positive Psychology Center. 2007. University of Pennsylvania. 14 Ekim 2021
Yorumlar
Yorum Gönder