Ana içeriğe atla

ABRAHAM HAROLD MASLOW- NİSA SIK

 

ABRAHAM HAROLD MASLOW



Maslow, psikoloji biliminde yaptığı çalışmalar ile 20.yy'da damgasını vurmuş bilim insanıdır. Malow’a göre ;Her birimizin biyolojik bir temele dayanan, bir dereceye kadar “doğal”, esas, verili ve sözcüğün dar anlamıyla değiştirilemez ya da değişmez bir içsel doğası vardır. Bu içsel doğanı bir bölümü tüm insanlarda ortakken bir bölümü bireye özgüdür (Maslow, 2001). Doğuştan getirdiğimiz eğilimlerimizin çoğunlukla sağlıklı ve yapıcı yönde gelişim gösterdiğinden, nezaket, cömertlik ve sevgi temelli olduğundan bahsetmektedir. Gaddarlık, sadizm, nefret vb. gibi kötü özelliklerin insan doğasının bir parçası olmadığı söyler. (Maslow, 2001). Geçen yıllarda, Türkiye’de ve dünyada çok popüler olan bir bilgi yarışmasında Maslow denilince aklımıza ilk gelen olguyu sordular. Yani “İhtiyaçlar Hiyerarşisini”. Maslow insan gereksinimlerinin tümünü listelemek yerine beş ana kategoride toplamıştır. Bu ihtiyaçları önem sırasına koyarak İhtiyaçlar hiyerarşisi piramidini oluşturmuştur.
 İhtiyaçlar Hiyerarşisi üzerine uzun uzun konuşulabilir. Fakat biz biraz da bu Piramidi oluşturan Maslow kimdir ona bakalım. 


 Abraham Harold Maslow, 1 Nisan 1908’de Brooklyn New York’ta dünyaya gelmiştir. eğitim görmemiş Rus göçmeni Yahudi bir aileye mensuptur. Maslow, ekonomik ve sosyal yönden refah için bir çocukluk geçirmemiştir. Ne annesi ne de babası ile yakın ilişkiler kuramamıştır. Özellikle annesi onun hayat görüşünde, dini inancında ki değişimlerde büyük rol oynamıştır. Oldukça tutucu bir Yahudi olan annesi onu en küçük bir yanlışında dahi cezalandırıyor ve kötü davranışlar sergilerse tanrının onu cezalandıracağından bahsediyordu. Bir gün Maslow sokakta bularak eve getirdiği ve evin bodrumunda sütle beslediği kedilerini annesi yakaladı ve kafalarını duvara vurarak kedileri öldürdü. Hiç şüphesiz bu olay Maslow’un hayatında hiç unutamayacağı bir anı olarak kalmıştır. Annesinin çocukluğundan beri getirdiği tutuculuk ve şiddet eğilimli tehditlerini hiçbir zaman affetmemiştir. Hatta annesi öldüğünde cenazesine katılmayı reddetmiştir. Yine annesinin sürekli söylediği gibi kötü davranışlarının tanrı tarafından cezalandırılıp cezalandırılmayacağını merak etmiştir. Bilinçli olarak kötülük yapmış fakat tanrı tarafından başına kötü bir şey gelmediğini görünce dini duyguları zayıflamıştır. Sanki tanrının varlığını anlamak için bir nevi deney tasarlamıştır. Zaten zamanla da tanrıyı reddederek ateist olmuştur. Yaşadığı bölgede gittiği okulda tek Yahudi olması ve uzun burnu, sıska vücudu gençlik ve ergenlik yıllarının zor geçmesine sebep olmuştur. Sürekli yalnızlık çeken Maslow’un en yakın dostları kitapları olmuştur. Brooklyn’de i erkek lisesini bitirdikten sonra oldukça başarılı olan Maslow babasının isteği üzerine hukuk eğitimi almak için New York Şehir Koleji’ne girdi. Fakat ilgi alanının hukuk olamadığını anlayan Maslow bu okuldan ayrıldı. Daha sonra Cornell Üniversite’sine girerek psikoloji eğitimi almaya başladı. Ancak burada ki hocası Tichener’i soğuk bulduğu için tekrar New Yor Şehir Koleji’ne geri döndü. Henüz 20 yaşın da olan Maslow ailesinin diretmesi ile 19 yaşında ki kuzeni Bertha ile evlendirildi.  Daha sonra lisans, yüksek lisans ve doktorasını yapacağı Wisconsin Üniversite’ne girdi. Maslow Thondike ile çalışma imkânı bulmuş ve onun davranışçılık ekolünden oldukça etkilenmiştir. Hayatında yaşadığı bazı değişimler ( ilk çocuğunun doğumu, ikinci dünya savaşı, psikanalizle tanışması) onun davranışçılık ekolünü sorgulamasına neden olmuştur. Tam olarak insan davranışlarını açıklamada yetersizlik olduğunu öne sürmüştür. 1930- 1940 yılları arasında New York da yaşadığı Nazi tehdidinden sonra Amerika’ya göç etmiştir. Belki de onun hayatında ki en önemli gelişmelerden biridir bu göç. Burada bir çok ünlü psikanalist ve kuramcı ile tanışma imkanı buldu. Max Werteimer ve ünlü antropolog Ruth Benedicnh onu fazlasıyla etkiledi ve davranışçılık ekolünden tamamen uzaklaştı. Brandeis Üniversite’sinde ders vermeye başladı. Burada kendini gerçekleştirme fikriyle tanışmasını sağlayan Kurt Goldstein ile tanıştı. 1969 yılına kadar Brandeis Üniversitesi’nde çalışmalar yapan Maslow 1970 yılında dünyaya gözlerine yumdu. Kendisi 1997-1968 yılları arasında Amerikan Psikoloji Birliği’nin başkanlığını da yürütmüştür. (Yazgan & Yerlikaya, 2018)
 Bilime katkılarıyla hümanisttik psikolojinin önde gelen temsilcileri arasına girmiştir. Kendisini saygı ve minnetle anıyoruz…
                                                                                                                                   TEŞEKKÜRLER
NİSA SIK
 
 
 
KAYNAKÇA
Maslow, A. (2001). İnsan Olmanın Psikolojisi. İstanbul: Pegasus Yayınları.
Yazgan, B., & Yerlikaya, E. E. (2018). Kişilik Kuramları. Ankara: Pegem Akademi.

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik