Ana içeriğe atla

“SİYAH İLE BEYAZ’IN SONSUZ SAVAŞI” BLACK SWAN FİLMİ’NİN ANALİZİ- A.ÖZER GÖZÜKIZIL

 

“SİYAH İLE BEYAZ’IN SONSUZ SAVAŞI” BLACK SWAN 

FİLMİ’NİN ANALİZİ



Herkese merhaba, umarım güzel bir ay geçirmişsinizdir.
 Bu ayki yazım, birçok ödüle layık görülen 2010 yapımı, psikolojik gerilim filmi Black Swan’ın analizi hakkında olacak. Umarım keyifle okuyacağınız bir yazı olur.
Haydi başlayalım. 
Film, başrol Nina’nın rüyası ile başlıyor. Rüyasında Kuğu Gölü Balesi adlı oyunda Beyaz Kuğu olarak dans etmekteydi. Oyunun Prolog kısmı sergilenmekteydi. Yani Kötü büyücü Rothbart’ın büyü yaptığı bölüm. Oyunda bu bölümün ardından Beyaz Kuğu, Siyah Kuğuya dönüşecektir. Filmin, bize sonunu fısıldayan bu rüya ile başlıyor olması çok etkileyici. 
Ardından Nina’nın annesi kızının sırtında bir yara olduğunu fark eder ve film yeniden sonuna kadar işleyeceği bir temayı daha ilk dakikalarda bize cesurca gösterir. 
Nina 20li yaşlarının ortasında genç bir balerindir. Annesi -ki kendisi de eski bir balerin olur-  ile New York’da birlikte yaşamaktadır. Nina başarılı olmayı çok isteyen, başarmak için her şeyi yapabilecek, hırslı ve kusursuzluğu takıntı haline getirmiş biri gibi görünmektedir. 
İlerleyen sahenlerde Nina gösteri merkezine, yani çalıştığı yere gitmek için metroyu kullanır. Metroda kendine oldukça benzeyen, fakat daha koyu renklerde giyinmiş bir kadına rastlar. Kadın Nina’nın ineceği duraktan önceki duraklardan birinde iner ve gözden kaybolur. Nina metrodan iner ve gösteri merkezine gelir. O günkü provalara hazırlanırken sahne arkasında alışık olmadığı birini görür. Bu kişi metroda kendisine benzettiği koyu giyimli kişidir. Lily. Lily şehir dışından yeni gelen bir balerindir. 
Daha sonra topluluk hazırlanır ve prova salonuna geçerler. Prova esnasında Sahne’nin sahibi Thomas salona gelir ve oynayacakları yeni oyundan söz eder ve seçmeler başlar. Nina elbette ki başrol için elinden geleni yapmaktadır, fakat tam o anda geç kalan Lily salona giriş yapar ve Nina’nın dansı bölünür. 
Nina o gece eve dönerken üst geçitte bir kadın görür ve yine sabah olduğu gibi kendine çok benzetir. Eve geldiğinde onu annesi karşılar. Nina’nın odası oldukça çocuksu, yaşına uygun olmayan eşyalar içermektedir. Keza annesinin tavırları da bu çocuksuluk durumunu destekler nitelikte ve baskıcı gibi durmaktadır. Buradan anladığımız kadarı ile Nina bu yaşına kadar hep annesinin sözünü dinleyen, temiz bir Beyaz Kuğu olmuştu. Ama işler değişmek üzeredir!
Ertesi gün Nina          Thomas’ın odasına girer ve başrol olmayı hakketiğini göstermeye çalışır. Fakat başrol oyuncusu hazırdır ve bu kişi Nina değildir. Bu sahnede Nina’nın kusursuz ve mükemmel olmak istediğini öğreniyoruz ve ilk izlenimimiz onaylanıyor. Ardından Thomas her şeyin kusursuzluk olmadığını ve yaşaması gerektiğini, kendini bırakmasını söylerek Nina’ı öper. Böylece değişimin tohumlarını eker ve Nina’nın üzerinde baskı kuran kişi sayısı artık ikiye çıkmıştır.
Ardından rol listesi asılır ve beklenmedik bir şey olur Nina’nın adı başrol olarak yazılmıştır. Çok sevinir. Eve geldiğinde annesine söylemek ister, fakat annesi evde değildir. Günün yorgunluğunu atmak için duşa girer ve sırtındaki yaranın büyüdüğünü fark eder. Bu noktada stresten tetiklenen dermatilomani bozukluğu aklımıza gelir. Ertesi gün Nina, Lily’nin dans ettiğini görür kusursuz değildir ama çok doğaldır. Bu sahneden anlıyoruz ki Lily, Nina’nın kötü halidir yani Siyah Kuğudur. Nina fark etmeye başlar, rolü layıkıyla sergilemek için, Siyah Kuğu olmalıdır. 
İlerleyen sahnelerde Nina ellerinin kanadığına ve derisinin kalktığına dair sanrılar görmeye başlar. Bu durum genellikle performans sanatçılarında görülen beden dismorfik bozukluğunu düşündürür. Sırtındaki yara yeniden annesi tarafından fark edilir ve tırnakları kesilir. Artık dermatilomaniden emin oluyoruz. Nina daha önce de bu durumu yaşamış ve başrol stresi bu durumu yeniden tetiklemiş ve şiddetlendirmiştir. Ayrıca annesinin baskıcı tutumu da onaylanmış oluyor.
Siyah Kuğuya dönüşmeye devam eden Nina,prova sırasında Thomas’la yeniden yakınlaşır. Bu seferki yakınlaşma öncekinden daha şiddetli ve ileri boyuttadır. Nina yeniden kusursuz dans etmekten ve kendini bırakmamasından dolayı Thomas tarafından aşağılanır. Bu aşağılanma sonucunda Nina yeniden Lily’i  siyahlar içinde görür ve  kendine benzediğine dair bir sanrı yaşar. 
Daha sonra, Nina ve annesini evlerinde konuşurken görüyoruz ve anlıyoruz ki annesi Nina’ı dünyaya getirmek için kendi kariyerinden vazgeçmiş. Bu nedenle Nina’nın üzerinde baskı kurarak belki de sonunu getiremediği kariyerini sürdürmeye çalışmaktadır.



İlerleyen sahnelerde Lily, Nina’nın yaşadığı evin kapısını çalar. Kapıyı Nina’nın annesi açar ve Nina’nın evde olmadığını söyler, bunun üzerine Nina kapıya koşar ve Lily’nin yemek teklifini kabul eder. Yemek esnasında Lily uyuşturucu teklif eder. Nina ne kadar bu teklifi reddetse de o gece yaşananlar sonucunda Lily gibi davranmaya başlar. Artık Beyaz Kuğu ile Siyah Kuğunun savaşı, Nina’nın gerçekliği değerlendirme yetisini kaybetmesine yetecek bir boyuta gelmiştir. Filmdeki en büyük kırılım noktalarından biri yaşanmıştır ve Nina Siyah Kuğuya giden yolda emin adımlarla ilerlemektedir.
Ertesi sabah Nina sahne provasına gecikir ve sahneye geldiğinde provanın devam edebilmesi için Lily’nin onun kısımlarını sergilediğini fark eder. Bunu üzerine sinirlenir, Lily’nin onun rolünü almaya çalıştığını düşünür. Akşam eve geldiğinde artık tamamen Siyah Kuğuya dönüşmesi gerektiğini anlar ve odasında bulunan çocuksu eşyaları bir çırpıda çöpe atar. Nina’nın kişilik bölünmesi tamamlanmıştır, annesinin uzun zamandır baskıladığı bütün dürtüler su yüzüne çıkar.
Daha sonra bizi karşılayan sahnede fark ederiz ki, artık Nina açık renkleri bir kenara bırakıp koyu renkte bir kıyafet ile prova yapmaktadır. Değişim tamamlanmış ve etkileri Nina’nın performansına yansımıştır. Fakat sanrılar çok daha ileri bir boyuta taşınmış ve gerçeklik yetisi tamamen bozulmuştur.
Oyunu sergileneceği sabah annesi Nina’daki değişimleri ve sanrıları fark eder ve oyuna gitmemesi için elinden geleni yapar, ama beyhude bir çabadır.  Nina annesinden sıyrılır ve baskıcı tutumunu “ Ben Kuğu Kraliçesiyim.  Asla solist olamamış olan sensin” diyerek alt eder.  
Filmin sonu yaklaşırken biraz patolojilere bakalım isterim. Nina başarıya takıntılı bir birey. Bunun ve çoğu şeyin annesinin baskıcı tutumu nedeni ile olduğunu söyeleyebiliriz. Bu baskı nedeni ile Nina kişilik bölünmesi yaşamakta cinsel dürtülerini bastırmakta ve bu bölünme nedeni ile de sanrılar yaşamaktadır. Bunun yanında strese bağlı olarak dermatilomani yaşamaktadır.  Buna bağlı olarak da vücüudunda yaşanan ufak değişimleri çok büyük kusurlar gibi görmektedir. Bu da sanırım bizi beden dismorfik bozukluğa götürmektedir.
Ve oyun başlar Nina hayatı boyunca bu an için çalışmıştır. Başroldür, sahne ona aittir. İlk kısım sorunsuz geçer fakat perdenin sonuna doğru bir problem yaşanır ve Nina sahnede düşer. Bunun üzerine kuliste Lily’nin kötü bir başlangıç yaptığı ve Siyah Kuğuyu onun oynamasının daha iyi bir fikir olacağını söylediğine dair bir sanrıya kapılır. Nina bu sanrılara daha fazla katlanamaz ve Lily ile aralarında bir kavga başlar Nina Lily’i aynaya doğru iter ve ayna tuz-buz olur. Sanrı bir anda Nina’nın kendisine dönüşür. Artık Beyaz Kuğu ile Siyah Kuğu savaşmaktadır. Beyaz Kuğu, Siyah Kuğu’yu kırık ayna parçaları ile karnından yaralar ve onu kulisin tuvaletine saklar (sakladığını sanar). Artık sahne tamamen siyah kuğuya aittir. Nina muhteşem bir performans gösterir. Fakat yeniden beyaz kuğuya dönüşmesi gerektiğinde fark eder ki karnından yaraladığı kişi Lily değil kendisidir. İşte bu sahne Nina’nın kişilik bölünmesi yaşadığının kanıtıdır. 
Beyaz kuğu sahneye çıkar ve oyunu tamamlar. Oyunun sonunda Beyaz Kuğu ölecektir ve gerçekten de öyle olur. Beyaz Kuğu hayatı boyunca, onu koruduğunu sanarak, ona baskı kuran annesine son kez bakar ve kendini bırakır. Oyun bitmiştir. Thomas koşarak Nina’nın yanına gelir ve yaralı olduğunu fark eder. Siyah Kuğu oyunda olduğu gibi gerçekte de kazanmıştır. Nina başka bir baskıya, hissetmesi gerektiği, kendini bırakması gerektiğini söyleyen baskıya, kurban gitmişitir. Adını tekrarlayan kalabalığın sesleri ile gözlerini kapatır. Siyah Kuğu kazanmıştır, fakat film çarpıcı bir şekilde beyaz ekranla biter. 
Bir sonraki sayılarda görüşmek dileği ile...

“İncinmişler, daha gelişmiş olanlardır.”

Psk.A.Özer GÖZÜKIZIL    

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik