“MOTHER!” FİLM ANALİZİ
Darren Aronofsky'nin yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı filmde başrolleri Jennifer Lawrence ve Javier Bardem paylaşıyor. Filmin konusu şehre uzak bir yerde sakin bir hayat süren bir çiftin beklenmedik gelen misafirlerle yaşadıklarını anlatıyor. Tüm film bir ev içinde geçiyor. Filmde hiçbir karakterin ismi yoktur. Filmin bu kadar dikkat çekmesini sağlayan şey ise filmde simgelenen öğeler olmasıdır. Jennifer Lawrence’ın canlandırdığı karakter doğa anayı, filmdeki ev dünyayı, Javier Bardem’ın canlandırdığı karakter ise Tanrıyı simgeliyor. Film güneşin doğmasıyla yani evrenin yaratılmasıyla başlıyor. Eve gelen karı koca olan misafirler Âdem ile Havva’yı simgeliyor. İlk eve gelen misafir olan Ed Harris’in canlandırdığı erkek karakteri bir sahnede hasta ve kaburga kemiğindeki yarayla görürüz. Daha sonra eve Michelle Pfeiffer’ın canlandırdığı kadın karakteri gelir. Bu sahnelerin art arda gelmesiyle “kadın Âdem’in kaburga kemiğinden yaratılmıştır” ifadesine atıfta bulunur. Evde çok değerli ve misafirlerin dokunmasının yasak olduğu değerli taş elmayı simgeliyor. Misafirlere o değerli taşa dokunmamaları gerektiğini söylenmesine rağmen onlar dokunuyorlar ve taşı kırıyorlar. Bu olayda elmanın yenmemesi gerekirken yenilmesi olayını anlatıyorlar. Bu şekilde olaylar başlıyor. Misafirlerin iki oğlu eve geliyor miras kavgası ediyorlar ve biri diğerini öldürüyor. Bu olayda Habil ve Kabil olarak simgeleniyor. Filmin ilerleyen sahnelerinde evde kargaşa çıkıyor. Bu kargaşalarda protestoların, dini infazların, insanların dünyayı nasıl harap ettiklerini gösteriyorlar. Beklenmedik gelen misafir sayısı artıyor ve evi yakıp yıkıyorlar, mahvediyorlar. Aynı insanların dünyayı mahvetmeleri gibi. Bu kargaşalar iki kere olur. İlk kargaşanın bitişi evi su basmasıyla olur yani burada simgelenen Nuh tufanıdır. Doğa ana herkesi evden kovar, evi tekrar yaparlar ve doğa ana hamile kalır. Doğan bebek Hz. İsa’yı simgeler. Hamilelik esnasında tanrı kitabı yazar (İncil). Kitabın yayınlanmasıyla herkes çok beğenerek eve gelmeye başlar ve yazara duyulan hayranlık artar bu hayranlık öyle bir hale gelir ki yazarı putlaştırırlar. Bebek doğmasıyla herkesin bu hayranlığı bebeğe yönelir. Misafirlerin bebeğe olan hayranlıkları, aşırı sevgisi bebeği öldürmelerine sebep olur. Hz. İsa’nın çarmığa gerilmesi gibi. Filmde yaşanan son kargaşada misafirler evden bir şeyler almaya çalışıyorlar, yazar paylaşın dese de misafirler paylaşmadan herkes bencilce saldırıyor. İnsanlığın dünyayı kendi çıkarları için harap etmesi gibi.
Filmde benim dikkatimi çeken bir sahnede doğa ananın, tanrıya “ben sana niye yetemiyorum, ben sadece seninle olmak istiyorum” demesi ve tanrının misafirleri sürekli çağırıp onların ilgisinden memnun olması. Bence buradaki sahnelerde bazı kişilerin Tanrı’nın dünyayı sıkıldığı için insanları ise ona hayran kalmaları için yarattığı düşünceye atıfta bulunuyor. Filmin isminde bulunan “!” işareti ise filmin sonundaki kargaşa sahnelerine ve filmin bitişine karşılık gelmesini simgeliyor. Filmin sonunda her şey yanıp kül oluyor ve daha sonra başka bir doğa anayla dünya tekrar canlanıyor. Döngüsel bir akış olduğunu gösteriyor.
Mother! Filmini kesinlikle herkese izlemesi için tavsiye ediyorum. Film sembolize ettiği sahnelerle, tarihi olaylar ve düşüncelerle çok konuşuldu. İlk izlenildiği bu simgeleri fark etmeyenler yazımı okuduktan sonra bir de bu bakış açısıyla izlesinler. Farklı bir film isteyenler için Darren Aronofsky’nin bu filmi istekleri karşılayacaktır ve sizleri düşünmeye itecektir.
Bir sonraki yazıma kadar musmutlu günler dilerim sizlere...
Emine Miray Bingöl.
Yorumlar
Yorum Gönder