Ana içeriğe atla

ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU ÜZERİNE GENEL BİR İNCELEME- HÜSEYİN GÜZEY


ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU ÜZERİNE GENEL BİR İNCELEME



Şizoid kişilik bozukluğu, toplumsal ilişkilerden yalıtılma ve kişiler arası düzlemde duygularını sınırlı ifade etmeyle karakterize olan bir “A” kümesi kişilik bozukluğudur. Bu kişilik bozukluğuna adını veren “Şizoid (Şizogibi)” sözcüğü 1908 yılında “şizofreni” teriminin de mucidi olan Eugen Bleuler tarafından alan yazına kazandırılmıştır. Şizoid kişilik bozukluğunun alanda inceleniş biçimine de paralel olarak şizoid sözcüğü, şizofreni sözcüğünden hareketle oluşturulmuştur ve sözcüğün temel anlamı “şizofreniye yakın/benzer” şeklindedir.
 

Bleuler,” şizoid” kavramını alan yazına kazandırırken bunu bir kişilik bozukluğu olarak ele almak yerine bunun insanın doğasında “belirli” düzeyde yer alan bir özellik olduğunu ifade etmiştir. Nitekim, insan doğasında “belirli” düzeyde yer alması gereken bu özellik şizofreni bozukluğunda “aşırı” düzeye ulaşmıştır.

Bu kişilik bozukluğuna sahip olan kişilerin temel özellikleri; yalnız olmayı tercih etme, duygusuz görünme ve empati kuramamadır (Çoban, t.y.). Bu kişiler diğer kişiler tarafından soğuk, ilgisiz, duygusuz ve hatta ruhsuz diye tanımlanırlar (Çakır ve Bilge, 2020). DSM-V (APA, 2013)’e göre bu bozukluğa sahip bir kişi; yakın ilişkilerden kaçınma, tek başına aktivitelerde bulunma, cinsel yakınlaşmaya az ilgi duyma, çok az etkinlikten zevk alma, yakın arkadaşlara veya sırdaşlara sahip olmama, övgü ve yergileri önemsememe ve duygusal olarak soğuk, kopuk ve tekdüze olma şartlarından en az dördünü taşımalıdır (p. 329). Ayrıca, ICD-10 (WHO, 2019)’a göre bu kişiler, zevk alma konusunda sınırlı bir kapasite sahibi olma (anhedoni) ve fantezi kurma gibi özelliklere de sahiptir.

Şizoid Kişilik Bozukluğu, genel popülasyon içerisinde ve hatta alan yazında sıkça diğer bozukluklarla karıştırılmaktadır. Şizoid Kişilik Bozukluğu; Şizofreniden belirtilerin şiddet düzeyinin farklı olması ve bu bozukluğun yaşam boyu sabit bir seyir göstermesiyle, Şizotipal Kişilik Bozukluğundan etrafına soğuk olması ve dış kişilerin düşüncelerine önem vermemeyle, Sınırda Kişilik Bozukluğundan duygulara göre hareket etmeme, dış etkilere kapalı olma ve cinsel yakınlaşmaya meyletmemeyle ayrılır.
Şizoid kişilik bozukluğuna sahip bireylerin sosyal yalıtıma yatkın olmaları sebebiyle araştırmalara katılmaktan ve tedavi almaktan kaçınmaları, yüksek popülasyonlarda çalışmaların yürütülmesini zorlaştırsa da bu bozukluğun toplumsal yaygınlığının %1-4 arasında olduğu ve kadınlara oranla erkeklerde -bir miktar- daha yüksek düzeyde saptandığı bulgulanmıştır (Çakır ve Bilge, 2020). Şizoid kişilik bozukluğunun başlangıcı genellikle çocukluk dönemindedir (Öner ve Özsan, 2002). 

Şizoid kişilik bozukluğu nedenbilimsel (etiyolojik) olarak farklı yaklaşımlarla incelenmiştir. Genetik yaklaşım; ikizler üzerine yürütülen çalışmalardaki kalıtsallık bulguları, fokal beyin anomalisi üzerindeki araştırmalar ve serotonin, nörepinefrin ve dopaminin aşırı engellenmesi şeklindeki açıklamalar temelinde gelişmiştir. Bilişsel yaklaşım; şizoid bireylerin çocukluk döneminde maruz kaldığı aile içi farklı görülme ve ihmalkârlık ile akran zorbalığı ve akranlarca dışlanma durumlarının bu kişilerde yarattığı düşünce biçimi şeklindeki ifadeler temelinde gelişmiştir. Gelişimsel (bağlanma kuramı bazında) yaklaşım; korkulu-kaçıngan bağlanma ve kayıtsız kaçıngan bağlanma için saptanılan yüksek korelasyon değerleri ile bu kişilerin çocukluğunda kayıtsız, ilgisiz, destekleyici olmayan ve fakirleştirici ebeveynlerce yetiştirildiği şeklindeki açıklamalar temelinde gelişmiştir. Alan yazında Şizoid Kişilik Bozukluğuna yönelik olarak getirilen bir diğer yaklaşım ise psikodinamik yaklaşımdır.

Psikodinamik Yaklaşım Çerçevesinde Şizoid Kişilik Bozukluğu: Freud, Şizoid Kişilik Bozukluğunu doğrudan ele almasa da erken ego gelişimi, yansıtma ve bölme gibi savunma mekanizmaları ve egonun çelişkili bağlılığı konusunda yaptığı çalışmalar ile psikodinamik yaklaşıma zemin hazırlamıştır. Fairbairn (1994)’e göre, “anne memesi” metaforu çerçevesinde annenin çocuğa koşulsuz ve içten bir sevgi aktarmaması sonucu sevgiyi alma kapasitesinden mahrum bir şizoid kişilik gelişir. Klein (1946), bebek ve anne memesinin temsilî ilişkisine odaklanarak yapıcı dürtüler (başarılı çocukluktaki eşleşme biçimi) yerine yıkıcı dürtülerin anne memesi ile özdeşleştirilmesi sonucu şizofrenik bozuklukların meydana geleceğini; ayrıca “bölünme” mekanizmasının bu bozukluğun temel mekanizması olduğunu belirtmiştir. Winnicott (1965/2018) bebeğin acıkma sürecini irdeleyerek bu süreç boyunca bebeğin şiddetli endişelere kapıldığını ve bu endişelerin yoğun ve sık yaşanmasının şizoid kişiliğe yol açabileceğini ifade etmiştir. Guntrip (1969/2018) şizoid kişiliğe sahip bireylerin sevgi nesnesinden ayrıyken güvensiz, sevgi nesnesiyle birlikteyken kısıtlanmış hissettiğini ve bir çelişkiye düştüğünü vurgular. Khan (1963), çocukluk döneminde “birikimli travma” ve annenin doyurucu olmayan ilişki profilinin süreklilik arz edip çocuğun dış dünya ile kurulabileceği olası ilişkileri kısıtlaması sonucu oluşan “simbiyotik tümgüçlülük” çerçevesinde bu bozukluğun gelişeceğini bildirmiştir. Kohut (1971/2013) ise şizoid kişilik yapısını bir savunma mekanizması biçiminde ele alır.

Bu olumsuz düşünce yapılarının yanı sıra şizoid kişilik bozukluğunu olumlu yönleriyle ele alan araştırmacılar da vardır. Örneğin Jung, şizoid bireylerde kişiliğin ödünleme mekanizması vasıtasıyla bastırılmış duygusal yönü düşünsel yön ile telafi edeceğini belirtmiş ve matematik, astronomi, istatistik gibi alanlardaki başarılı şizoid kişileri örnek vermiştir. Ayrıca, Mcwilliams (2011) de bu düşüncelere paralel olarak şizoid kişilerin temel savunma mekanizmasının fantezi dünyasına geri çekilme olduğunu, tehlikeyi sezinleyebileceğini ve entelektüelleştirme savunma mekanizmasını kullandığını belirtmiştir.

“Hayal kurmak, sosyal ilişkilerin temsiline dayandığı ve bu temsilin yeni sosyal ilişki ağları ördüğü ölçüde yapıcıdır.” 

 Teşekkürler
                                                                                                                   Hüseyin Güzey



KAYNAKLAR

Bekiroğlu, S. (2020). Gençlik döneminde kişilik bozuklukları. M. D. Pak ve E. Özcan (Ed.), Gençliğin Dönüşümü: Politika ve Mücadele Kitabı içinde (s. 153-169). Nobel Akademik Yayıncılık. https://www.researchgate.net/publication/347712719_GENCLIK_DONEMINDE_KISILIK_BOZUKLUKLARI
Amerikan Psikiyatri Birliği. (2013). Şizogibi (şizoid) kişilik bozukluğu. Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı içinde (5. ed.).
Öner, Ö. ve Özsan, H. H. (2002). Şizoid Kişilik Bozukluğu. Türkiye Klinikleri Psikiyatri Dergisi, 3(1), 27-34. https://www.turkiyeklinikleri.com/article/tr-sizoid-kisilik-bozuklugu-34809.html
Çakır, İ. ve Bilge, Y. (2020). Şizoid kişilik bozukluğu etiyolojisi üzerine bir derleme. İ. Sanberk (Ed.), Güncel Psikoloji Araştırmaları Kitabı içinde (s. 113-127). Akademisyen Kitabevi. https://www.researchgate.net/publication/349711857_Sizoid_Kisilik_Bozuklugu_Etiyolojisi_Uzerine_Bir_Derleme
Online Etymology Dictionary. (t.y.). Schizoid. Etymonline.com sözlüğü içinde. 6 Haziran, 2021 tarihinde https://www.etymonline.com/word/schizoid adresinden erişildi.
Çoban, A. (t.y.). Şizoid kişilik bozukluğu. Adnan Çoban Klinik. https://www.adnancoban.com.tr/sizoid-kisilik-bozuklugu

 

 

 

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle