HİSTRİONİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Kişilik kavramı; aldığımız genetik kodlar ve çevresel yollarla kazanım elde ettiğimiz değerlerin algımızda yorumlanma biçimidir. Bireyin yaşamını şekillendirmede son derecede kilit noktada yer alan bir kavramdır. Tam bu noktada karşılaşılan “bozukluk” çok ciddi sarsılmalara sebebiyet vermektedir. Sosyal ortamlarda bu tür psikopatolojik hastalıkların tanımlanıp teşhis edilmesi hem kritik hem de zordur (Nestadt, 2019).
DSM-V incelendiğinde kişilik bozukluklarının A, B ve C küme olarak sınıflandırıldığını görüyoruz. Daha detaylı olarak inceleyeceğimiz B kümesinde yer alan histrionik kişilik bozukluğunu (histrionic personality disorder) bozukluğunu incelediğimizde çok bilinmediği sonucuna ulaşıyoruz. Ancak yaşam boyu kolayca karşılaşabilir bir kişilik örüntüsüdür. Bu kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler yoğun duygusallık içerisinde olup ilgi arayışı içerisindedirler. İlgi göremediklerini hissettiklerinde birçok farklı yol kullanarak istediklerini elde etmeye çalışmakla berber kaygı bozukluğu yaşama oranı yüksektir. Örneğin bir ortamda neredeyse herkesin hemfikir olduğu bir konuda dikkat çekmek adına zıt görüş belirtebilir veya sessiz olunması gereken yerlerde kahkahaya boğulurlar (Türk, 2020). Yaşamlarında ani duygu değişimleri ile mücadele etmek zorunda kalarak halk arasında “dengesiz” davranışlarıyla bilinirler. İnsanlardan kolay etkilenmeleri dolayısıyla algıları manipülasyona çok açık bir yapıları vardır. Farklı fikirler duydukları zamanda bile hepsini uygulamak isterler aslında bunun altında yatan sebep insanlarla devamlı sürecek ilişki içerisinde olmak istemelerişeklinde ifade edilebilir. Utanıp sıkılmadan her konuda kolayca yardım isteyebilir ve bunun içimin kendilerini zor durumlar içerisinde bulabilirler. Kişilik bütünlüğünden yoksundurlar ve zihinleri dağınıktır. Dikkatlerini toplamakta güçlük yaşayan kişilerdir (Şahin, 2009).
Etiyolojini incelediğimizde histrionik kişilik bozukluğunun ilerleyiş seyrinin kalıtsal yatkınlık göstermekle beraber çevresel faktörlerle tetiklendi görülmektedir. Psikanalitik kuram perspektifinden bu kişilik bozukluğunu yaşamakta olan kadınlar genel olarak anne
ilgisi ve sevgisinden mahrum kaldıklarını düşündükleri için babalarıyla yakın ilişki kurma çabası gösterirler yaşlarının ilerlemesiyle babalarından uzaklaşma ihtimali ile karşıya karşıya kaldıkları durumda cinsellik güdülerinin bastırması gerektiğini düşünerek hareketlerini bu doğrultuda kontrol altına alırlar. Dışarıdan bir göz onları incelediğinde ne kadar enerjik, sempatik ve duygusal olduklarını düşünebilir fakat aslında duygusal açıdan derin düşünceden yoksun oldukları söylenmektedir (Güzel, 2020).
Erkekler de ise daha çok olayları dramatize etmenin yanı sıra toplum normlarının etkisiyle ağır maskülenite şeklinde dışavurum yaptıkları araştırmalar arasında yer almaktadır. Henüz bebeklik dönemlerinde annenin kendilerinden uzaklaştığını düşünen kişiler başka bir erkeğin tercih edildiği varsayımı ile öfke ve baskılama problemleri ile karşı karşıya gelirler.
Histrionik bozukluk ve narsist kişilik bozukluğu birçok bağlamda ortak tanı kriterleri ile karşılaşsa da bu iki bozukluğu birbirinden ayıran Freud’un ifadesiyle “itki” kavramıdır.
Miray Tavlı
Nestadt, G., Romanoski, A. J., Chahal, R., Merchant, A., Folstein, M. F., Gruenberg, E. M., & McHugh, P. R. (1990). An epidemiological study of histrionic personality
Yorumlar
Yorum Gönder