Ana içeriğe atla

KENDİMİZE NAZİK OLMAK: ÖZ-ŞEFKAT-GİZEM GÖZEN

 

KENDİMİZE NAZİK OLMAK: ÖZ-ŞEFKAT

Herkesin etrafında çoğu zaman mutlu, kendiyle barışık veya olumlu olarak tanımladığı kişiler vardır. İçinizden “Ne kadarda mutlu biri! Pozitif enerji saçıyor resmen” demenize neden olan birileri… Bununla birlikte, çoğu zaman daha mutsuz, kendini suçlayan veya eleştirel olarak tanımladığınız tanıdıklarınızda olabilir. Peki, neden bazı kişiler kendilerine ve çevresine nazikken bazılarımızda daha eleştireldir?
Budist felsefesine dayanan ‘öz-şefkat’, pozitif psikoloji alanında da büyük öneme sahiptir. Öz-şefkat, bir kişinin zorluklar karşısında kendine karşı nazik ve anlayışlı davranabilmesi, başarısızlıklarına karşı eleştirel olmadan yaklaşabilme ve hem olumlu hem de olumsuz deneyimlerinin yaşamın bir parçası olarak düşünebilme yeteneğidir. 


Öz-Şefkat’in Bileşenleri

Öz-şefkat beraberinde üç önemli özelliği de beraberinde getirir: Öz-nezaket (self-kindness), ortak insanlık (common humanity) ve farkındalık (mindfulness). Bu üç özellik hayata bakış açımızı, kendimizi mutlu hissetmemizi veya kendimizle barışık olma durumumuzu etkilemektedir.
Öz-nezakete sahip kişiler, kendilerini sert bir şekilde eleştirmek yerine, kendilerine değer verirler. Kontrol edilemeyen hayat zorluklarına veya olaylara karşı kendilerini suçlamazlar. Olumsuz olaylar karşısında kendi hatalarına karşı yargılayıcı veya eleştirel olmaktansa, kabul edici davranmaktır. 
Ortak insanlık, kişinin deneyimlerinin diğer insanlardan ayrı olmadığını düşünme eğilimidir. Ortak insanlık duygusuna sahip kişiler, başlarına kötü bir olay geldiğinde “Bu tarz şeyler hep beni bulur zaten!” demek yerine; her insanın kötü zamanlar yaşadığının ve tüm insanların hata yapabileceğini farkındadır.
En sonuncusu ise farkındalık. Bu, kişinin acı veren düşüncelerinden veya duygularından kaçınmaktan veya abartmaktan ziyade, onları farkına vararak, bu duyguların da insan yaşamının bir parçası olduğunu bilir. Unutmayın, bir kişinin kendine şefkat gösterebilmesi için olumlu duygularıyla birlikte olumsuz ve acı veren duygulara karşıda açık ve kabullenici olması gereklidir.


Mutluluk ve Hayatından Mutlu Olmak

Öz-şefkat, mutluluk, iyi olma hali, yaşam doyumu, iyimserlik, başarılı olma ve öznel mutluluk konseptleriyle ilişkilidir. Bazı insanlar hayattaki zorluklara ve kötü yaşam koşullarına rağmen hala kendilerini mutlu olarak tanımlayabilirken, daha iyi koşullarda olan insanlar neden kendilerini mutsuz görmekte? Bunun cevabı tamamen yaşama karşı olan öznel süreçlerimizle ve kendimize ne kadar nazik davrandığımız ile alakalıdır.
Mutluluk, kişilerin kendilerinin mutlu veya mutsuz olduklarına ilişkin öznel değerlendirmelere dayanır. Yani, yaşadıklarımızı nasıl algıladığımız, nasıl yorumladığımız, nasıl hatırladığımız, veya nasıl bir anlam yüklediğimiz mutluluğumuzu etkilemektedir. Mutlu insanlar yaşadıklarını daha olumlu algılamakta ve yorumlamaktayken; mutsuz insanlar yaşadıklarına olumsuz anlamlar yüklemektedir.
Yaşamından mutlu olan veya olmayan kişiler bunu belirli kriterlere göre belirler. Birey dışardan empoze edilen kriterler yerine seçtiği belirli kriterleri baz alarak hayatının ne kadar tatmin edici olduğuna dair bir yargıya ulaşır. Yani, tamamen öznel bir değerlendirmedir.
Yaşamı için koyduğu kriterlere sahip kişiler, olumlu duyguları daha sık yaşarlar, kendilerini daha mutlu hissederler, zihinsel ve fiziksel olarak da daha sağlıklıdırlar. Buradaki önemli nokta yaşamımızdan tatmin olabilmek için ulaşmamız gereken kriterleri biz belirliyoruz. Süreç tamamen özneldir.
 
Öz-Şefkat ve Romantik İlişkilerdeki Rolü
            
Güçlü bir öz-şefkat duygusuna sahip olmak sadece kendimizi değil, aynı zamanda ilişkilerimizi de etkilemektedir. Araştırmalara göre, öz-şefkat, ilişki memnuniyetini etkilemektedir. Kendine karşı şefkatli ve nazik davranabilen insanlar, zayıflıklarının ve duygusal sorunlarının üstesinden gelmekte daha başarılıdırlar. 
Kendine şefkatin evlilik memnuniyetini de beraberinde getirmesinin bir diğer sebebi, yeterli öz-şefkate sahip bireylerin gerçekten kendilerini sevmeyi öğrenmiş olmalarıdır. Bu, öz-şefkate sahip kişilerin davranış veya tutumlarını geliştirmeye ihtiyaçları olmadığı anlamına gelmez. Aksine, bu kişilerinde yeniliğe açık olup eski davranışları konusunda kendilerini suçlamayı bırakmaları gerekmektedir.
Öz-şefkatli bireyler, ilişki içerisinde daha az hoşnutsuzluk yaşar, çünkü kızgınlık ve yanlış anlaşmalar yaşandığında eşlerinden kolayca özür dileyebilirler. Yargılayıcı tutumlar, öz-eleştiri, veya olumsuz duygular çiftler arasında sıcak ve samimi bir ilişki kurulmasını engeller. Kendine şefkat göstermeyen bireyler, partnerleriyle ortak karar almak yerine eşlerini kontrol etme ve fikirlerini dikte ettirme eğilimindedir.

Öz-Şefkat Nasıl Geliştirilebilir?
            
İnsanlar öz-şefkat duygusunu güçlendirmeyi çeşitli yollarda yapabilir. Öz-şefkat oluşturmanın bir yolu, meditasyon yaparak zihin ve beden arasındaki farkındalık arttırılabilir. Kişiler kendilerini ya da diğer insanları suçlamadan kendilerine bir mektup yazabilir ya da olayları yüksek sesle anlatabilirler. Son olarak, kişiler öz-bakımlarına önem vererek öz-şefkatlerini geliştirebilir.
 
Psikolog Gizem Gözen
Kaynakça

1.Fahimdanesh, F., Noferesti, A., & Tavakol, K. (2020). Self-Compassion and Forgiveness: Major Predictors of Marital Satisfaction in Young Couples. The American Journal of Family Therapy, 48(3), 221-234, DOI:10.1080/01926187.2019.1708832
2. Mülazım, Ö. Ç., & Eldeleklioğlu, J. (2016). What is the role of self-compassion on subjective happiness and life-satisfaction? Journal of Human Sciences, 13(3), 3895-3904.
Mohn, E. (2021). Self-compassion. Salem Press Encyclopedia of Health

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle