Ana içeriğe atla

KENDİMİZE DAİR: BİR YALNIZLIK MESELESİ-MİRAY BİNGÖL


 KENDİMİZE DAİR: BİR YALNIZLIK MESELESİ

Merhaba sevgili Psithoth okuyucuları benim sizlerle buluştuğum ilk yazı. İlk yazımda sizlere kendimize dair temamızda yalnızlık meselesinden bahsedeceğim. Anların içinde hissettiğimiz, bulunduğumuz ortamlardan bizi soyutlayan yalnızlık hissinin sebeplerinden ve onunla nasıl baş edebileceğimize değineceğim. 

Yalnızlık zaman zaman hissedilen, hissetmemek için kaçılan bir duygudur. Yalnız hissetmemek için kaç kere istemediğimiz ortamlarda bulunduk, kaç arkadaşlığımızı yalnız hissetmemek için devam ettirdik, kaç ilişkimizde yalnızlıktan korktuğumuz için ayrılmadık ya da kaç ilişkiye yalnız hissetmemek için başladık?  Örneğin, sinemaya giderken, kafede otururken, okulda bir ders alırken, alışverişe çıkarken hatta tuvalete giderken bile yanımızda birini istiyoruz. Eğlenceyi, mutluluğu paylaşırken yanımızda birini istiyoruz. Olumsuzlukta, kötü zamanlarımızda bile sadece o durumu kendimizin yaşamasını değil başkalarının da yaşamasını istiyoruz. Hata yaptığımızda, ödevi yapamadığımızda ya da kötü giden ilişkisini bizim gibi hala bitiremeyen bir arkadaşımız olduğunda rahatlıyoruz. “Oh be yalnız değilmişim” diyoruz. Tek başına bir yerlere gitmekten o hatayı tek başına yapmaktan bir şeyin sorumluluğunu tek başına almaktan kaçıyoruz belki de korkuyoruz. Arkadaşımızı kafede oturup beklerken bile çoğumuz birisini aramayı tercih ediyor, o anı bile tek başına oturarak geçiremediğimiz anlar oluyor. Bir anlığına bile yalnız kalmak istemiyoruz. 
Yalnız kalmakla yalnız hissetmeyi ayırmak gerek. Yalnız kalmak bir tercih, kendi kendine yetebilme halidir. Yalnız kalan insanlar tek başlarına da mutlu olabilirler. Yalnız kalmak iyi hissettirir ama yalnız hissetmek insana iyi hissettiren bir duygu değildir. Arkadaş eksikliği, sosyal etkileşim halinde olamamak yalnız hissetmeye sebep olabilir(Gierveld, Van Tilburg, 2010). Bulunan ortamı, ilişkileri öznel olarak değerlendirdiğin için kendini yalnız hissedersin. Yalnızlık, kişinin sosyal ilişkilerindeki beklentileri karşılanmadığında o olayı algılayışıyla hissettiği bir duygudur  (Karakuş, 2012). Örneğin, bir filme ya da kafeye gitmek istersin ama o an kimse seninle gelmek istemez. Bu yüzden kendini yalnız hissedersin. Aslında arkadaşların o filme ya da kafeye o an gitmek istemiyodur. Sen o an yapmak istediğin plana karşılık bulamayınca yalnız hissi sarıyor etrafını. Aslında o an yalnız değilsin, tek başına gitsen de o an yalnız hissetmen senin öyle algılayışın. Oysa çekinmesen yalnız kalmaktan, o filme tek başına gitsen ne yalnız hissedeceksin ne de o istediğin filmi kaçırmış olacaksın. Çoğu insan kalabalıkların içinde bile yalnız hissettiğini söyler. Peki, o kalabalık içinde gerçekten bulunmak istiyor musun? Yanlış insanların yanında olmak bizi daha çok yalnız hissettirir. İstemediğin bir ilişkide, istemediğin bir arkadaş ortamında bulunmak aslında o kalabalıkların içinde yalnız hissediyorum dediğin cümlenin altında yatan şeydir. Kendimizi bu yalnızlık hissine sürüklüyoruz. Yalnız hissetmekten kaçarken bir bataklığa saplanıyor. Yalnız kalmamak için yalnız hissetmek tercih ediliyor. Korkma kendinle kalmaktan. Kendinle iletişimi koparma. Aslında sorsan içine ne istiyorum diye o his uçacak gidecek. Kendi içindeki sesi susturup sonra kimse seni dinlemediğinde yalnız olduğunu hissediyorsun. Aslında o kadar susturmuşsun ki içindeki sesi seni etrafındakilerde duymuyor. Gerçekten neyle mutlu olursun, gerçekten şu an ne yapmak istiyorsun? Herkesten her şeyden bağımsız sadece kendinle onları deneyimlemek neden korkutuyor bu kadar seni? Koparma kendinle bağını, o yalnızlık hissini bastıracak biri var içinde. Ona kulak ver. Başkalarına bağımlı olmadan onların istedikleri için değil kendin istediğin için o ortamda bulununca ancak mutlu olursun. O zaman kendini o ana, o ortama, o insanlara ait hissedebilirsin. Aslında hissedilen o yalnızlık, insanların yanında olmaması değil senin kendinin yanında olmaman. O yalnızlık hissi kendini bırakıp kendine kulak vermediğinde kendini terk ettiğinde başlıyor. Çünkü yalnız hissetmek, yalnız kalmakla alakalı değil. Yalnız yaşayan da mutlu olabilir. İnstagram hikayesinde her gün başkasıyla hikaye atan kişi de yalnız hissedebilir. 

Şu an hayatımızda çok fazla şey değişiyor. Evlere kapanıyoruz, yeni normalleşmeye alışmaya çalıyoruz. Sevdiklerimizden ayrı kalıyoruz. Yakın arkadaşlarımızı belki çok uzun süredir görmedik. Yaşadığımız pandemi dışında da hayatımızda değişimler oluyor. Örneğin, okula başlıyoruz, okuldan mezun oluyoruz. Geleceğimizi tam belirleyemiyoruz, kafamızda türlü belirsizliklerle mücadele ediyoruz. Hayatın bu akışında çevremizde bir şeyler değişirken bu değişikliklere adapte olamadığımızda yalnız hissetmek çok normal. Hep aynı ortamının ya da işleyişin seninle birlikte olmasını bekleyemezsin. Eskide kalmak, şimdiki zamanının eskisi gibi olmasını beklemek seni yalnız hissettirir. Çünkü sen doğru zamanda bile değilsin ki kendini terk edip geçmiş senle kalmışsın şimdi nasıl yalnız hissetmeyesin? Değişimler, yeni başlangıçlar, ortam değişikliği yaşadığımızda yalnız hissetmek çok normal. Bundan korkma, kaçmaya çalışma. Kaçmaya çalıştığın şey yalnızlık hissi değil kendin. Kaçtıkça da daha fazla hissediyorsun bu yalnızlığı. Yalnızlık artık bir his olmaktan çıkıp bir mesele oluyor. Anlarda hissettiğin bir his olmaktan çıkıyor ve sorun haline getiriyorsun. Eğer sürekli yalnızlık hissiyle boğuşacak duruma gelinirse bu sorun yanında hastalıklarda getiriyor. Uyku düzensizliği, aşırı yemek, iştahsızlık,
  kalp rahatsızlıkları gibi fizyolojik sorunlara sebep olabiliyor. (Hawkley, Cacioppo, 2010). Bu yalnızlık meselesi hayatında birçok soruna sebep olmaya başlıyor.
Sonuç olarak kaçmamalıyız yalnızlıktan. Yalnız kalmaktan korkmamalıyız. Unutmamalıyız ki bu yalnızlık hissi istemediğin şeyleri yapıp kendini terk edince başlıyor. Yanına korku ekleniyor, endişe ekleniyor büyüdükçe büyüyor. İstemediğin şeyler yapmaya başlıyorsun ondan kaçmak için o seni daha da yalnızlaştırıyor. Yalnız kalınca yalnız hissedeceğini nerden biliyorsun? Mutlu olmadığın ilişkiden ayrılıp bir süre hayatında biri olmadığında yalnız hissedeceğini nerden biliyorsun? O film belki yalnız gidince de çok güldürecek seni. Yalnız kaldığın anlarda da çok eğleneceksin belki de. İnsanlar gelir gider ama sen kendinden hiç gitmezsin. Başkalarının senin yanında olmasını beklemeden önce sen kendinin yanında ol. Çünkü sen terk edince kendini, işte o zaman başlıyor bu yalnızlık meselesi.
Bir sonraki yazıma kadar musmutlu günler dilerim sizlere… 
                                                                                                                      E. MİRAY BİNGÖL
Kaynakça
Gierveld, J. D. J., & Van Tilburg, T. (2010). The De Jong Gierveld short scales for emotional and social loneliness: tested on data from 7 countries in the UN generations and gender surveys. European journal of ageing7(2), 121-130.
Hawkley, L. C., & Cacioppo, J. T. (2010). Loneliness matters: A theoretical and empirical review of consequences and mechanisms. Annals of behavioral medicine40(2), 218-227.
Karakuş, Ö. (2012). ERGENLERDE BAĞLANMA STİLLERİ VE YALNIZLIK ARASINDAKİ İLİŞKİ. Toplum ve Sosyal Hizmet, 23(2), 33-46.

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik