FARK EDİLMEYİ BEKLEYEN GÜZELLİKLER
Siz değerli okuyucularımı kucak dolusu sevgiyle selamlıyorum. Umarım hayatınızda her şey yolundadır. Buradan uzattığım pozitif enerji sizlere de ulaşıyordur.
Bu ay hepimizin içini ısıtıcak bir konuyla karşınıza geldim. Sıkı durun. Yazacaklarım ‘mutlulukla’ ilgili. Mutluluk insanlık var olduğundan beri herkesin peşinden koştuğu bir duygu. Yıllarca filozoflar, edebiyatçılar,düşünürler,bilim insanları mutluluğun sırrına ulaşabilmek için uzun uzun düşünmüşler, farklı fikirler öne sürmüşlerdir. Öncelilikli olarak bu kavramın TDK’daki karşılığına bakacak olursak ‘Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu’ olarak tanımlandığını görürüz. Her ne kadar sözlükte karşımıza böylesi bir tanım çıkıyor olsa da biz biliyoruz ki herkesin mutluluk tanımı kendine has. Kişilere yöneltilen ‘Sizin için mutluluk nedir?’ sorusuna birbirinden oldukça farklı yanıtlar almamız mümkündür ve bu durum çok doğaldır. Çünkü mutluluk bakış açısının bir sonucudur. Benim mutluluk kaynağım derginin yanında içilen bir kahveyken, bir başkasının mutluluk kaynağı dik yamaçlara tırmanışlar olabilir. Bir kişi komşusunun ona verdiği merhabadan mutluluk duyabilirken, bazıları ise aynı duruma tam tersi duygular hissedebilirler.
Mutluluk kişiler için farklılık gösterse de aynı zamanda öğrenilen de bir duygudur. Hayatımız boyunca anne- babamızdan, arkadaşımızdan, öğretmenimizden, yolda karşılaştığımız herhangi birinden farklı mutluluk kaynaklarını gözlemleriz. Bir çocuk bize baloncuk çıkarmanın, sakız patlatmanın aslında müthiş bir mutluluk kaynağı olabileceğini gösterir. Sadece kazanılan sınavların, geçilen derslerin,alınan ev- arabanın değil de gelmekte olan yaz ayının, güneşin bizi sıcaklığıyla ısıtmasının, bir çocuğunun gülümsemesinin de mutluluk kaynağı olabileceği hep öğrenilecek şeylerdir. Bu yüzden yanımızda, yakınımızda olan kişilerin de mutlu olma durumumuzda etkileri büyüktür. Eğer etrafımız mutlu olmayı öğrenememiş ve bakış açısını da pozitiften yana çevirmeyen kişilerle örülüyse maalesef ki yamacımızdaki mutluluk kaynaklarını gözümüzden kaçırmamız büyük bir olasılık olacaktır. Ama unutulmamalıdır ki mutluluk öğrenilebildiği gibi öğretilebilen de bir duygudur. Bizler çevremizdeki negatif kişilere uyup mutlu olmamayı seçmek yerine mutlu olmayı onlara öğretebiliriz. Eğer bakış açımızı pozitiften yana çevirmeyi denersek mutlu olma ihtimalimizin de gün be gün artacağını göreceğizdir.
Bu ay hepimizin içini ısıtıcak bir konuyla karşınıza geldim. Sıkı durun. Yazacaklarım ‘mutlulukla’ ilgili. Mutluluk insanlık var olduğundan beri herkesin peşinden koştuğu bir duygu. Yıllarca filozoflar, edebiyatçılar,düşünürler,bilim insanları mutluluğun sırrına ulaşabilmek için uzun uzun düşünmüşler, farklı fikirler öne sürmüşlerdir. Öncelilikli olarak bu kavramın TDK’daki karşılığına bakacak olursak ‘Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu’ olarak tanımlandığını görürüz. Her ne kadar sözlükte karşımıza böylesi bir tanım çıkıyor olsa da biz biliyoruz ki herkesin mutluluk tanımı kendine has. Kişilere yöneltilen ‘Sizin için mutluluk nedir?’ sorusuna birbirinden oldukça farklı yanıtlar almamız mümkündür ve bu durum çok doğaldır. Çünkü mutluluk bakış açısının bir sonucudur. Benim mutluluk kaynağım derginin yanında içilen bir kahveyken, bir başkasının mutluluk kaynağı dik yamaçlara tırmanışlar olabilir. Bir kişi komşusunun ona verdiği merhabadan mutluluk duyabilirken, bazıları ise aynı duruma tam tersi duygular hissedebilirler.
Mutluluk kişiler için farklılık gösterse de aynı zamanda öğrenilen de bir duygudur. Hayatımız boyunca anne- babamızdan, arkadaşımızdan, öğretmenimizden, yolda karşılaştığımız herhangi birinden farklı mutluluk kaynaklarını gözlemleriz. Bir çocuk bize baloncuk çıkarmanın, sakız patlatmanın aslında müthiş bir mutluluk kaynağı olabileceğini gösterir. Sadece kazanılan sınavların, geçilen derslerin,alınan ev- arabanın değil de gelmekte olan yaz ayının, güneşin bizi sıcaklığıyla ısıtmasının, bir çocuğunun gülümsemesinin de mutluluk kaynağı olabileceği hep öğrenilecek şeylerdir. Bu yüzden yanımızda, yakınımızda olan kişilerin de mutlu olma durumumuzda etkileri büyüktür. Eğer etrafımız mutlu olmayı öğrenememiş ve bakış açısını da pozitiften yana çevirmeyen kişilerle örülüyse maalesef ki yamacımızdaki mutluluk kaynaklarını gözümüzden kaçırmamız büyük bir olasılık olacaktır. Ama unutulmamalıdır ki mutluluk öğrenilebildiği gibi öğretilebilen de bir duygudur. Bizler çevremizdeki negatif kişilere uyup mutlu olmamayı seçmek yerine mutlu olmayı onlara öğretebiliriz. Eğer bakış açımızı pozitiften yana çevirmeyi denersek mutlu olma ihtimalimizin de gün be gün artacağını göreceğizdir.
Bilimsel boyutuna bakıcak olursak mutluluğun vücutta melatonin, serotonin ve endorfin hormonlarının salgılamasıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Hatta serotonin hormonu halk arasında mutluluk hormonu olarak bilinmektedir. Kış aylarında bu hormonların salgınlanma oranları daha düşük olduğu için insanların kışa kıyasla yazın gelişiyle birlikte mutluluklarında gözle görünür bir artış gerçekleşmektedir. Hatta kuzey kesimlerindeki intihar oranlarının yüksekliğinin nedeni olarak da bu faktör ileri sürülmektedir.
Yapılan çeşitli araştırmaların sonucunda mutlu olmanın birçok yönden bizi olumlu etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Mutlu olan kimseler, hastalıklara karşı daha dayanıklı olurlar çünkü mutlu olmak bizim bağışıklık sistemimizi de güçlendirir. Mutlu olan kişiler, mutlu olmayı bilenler olarakta değiştirebiliriz bu ifadeyi; hayattaki stres faktörlerine daha dirençlidirler. Daha yaratıcı, sosyal hayatta daha becerili hatta daha uzun ömürlüdürler bile diyebiliriz. Şimdi tüm bu artılara baktıkça insanın içinde algılarını daha da açmak, gözünün önündeki hiçbir mutluluk kaynağını es geçmemek için büyük bir istek uyanıyor.
Son olarak değineceğim konu ise haz konusudur. İnsanların büyük bir çoğunluğu haz ile mutluluğu birbirine karıştırmaktadırlar. TDK’da haz ‘Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk olarak.’ tanımlanmıştır. En özet şekliyle açıklamamız gerekirse de haz daha yüzeyselken, mutluluk daha derindir. Bir kişi yeni bir araba aldığı için haz duyabilir. Ama bu haz oldukça kısa sürecektir. Bir doktorun hastalarına yardım etmesini de mutluluk örneği olarak verebiliriz. Doktor, meslek hayatı boyunca aynı durumdan mutluluk duymayı sürdürecektir. Bu yüzdendir ki parayla mutluluğu yakalamak olanaksızdır. Para bize konfor alanı sağlar fakat mutluluğu getirmek bizim bakış açımızda saklıdır. En büyük mutluluklar bizim gözümüzün önünde duruyor, sıra sadece onları fark etmekte.
Teşekkürler...
Eylem YILMAZEL
Kaynakça
Türk Dil Kurumu Sözlükleri. (2019). Erişim adresi https://sozluk.gov.tr/
Yorumlar
Yorum Gönder