Ana içeriğe atla

DÜNYAMIZDA ALZHEIMER VE HATIRLATTIKLARI-NİSA SIK

 

DÜNYAMIZDA ALZHEIMER VE HATIRLATTIKLARI




İnsanlar, evrende ki tüm canlılar gibi doğar, büyür ve ölürler. Bu döngü içerisinde, farklı gelişim evrelerinden geçerler. Bunlardan biride yaşlılık evresidir. Yaşam döngüsünde yaş almakla beraber canlıları bazı değişimler de karşılamaktadır. Cahit Sıtkı Tarancı’nın “şakaklarıma kar mı yağdı ne var?”  mısrasında anlatmaya çalıştığı gibi fiziksel değişimler, “yalandır kaygısız olduğum yalan” mısrasıyla da anlatmaya çalıştığı ruhsal değişimler bizleri karşılamaktadır. 
Bunların yanında yaşlanmayla birlikte, nitel ve nicel bazı değişiklikler meydana gelir. Sağlıklı yaşlanmada bilişsel işlevlerde ki bu azalma; bellekte ve bilgi işleme hızında ki azalma ile kendini gösterir. Bu değişimler günlük işlevler açısından önemli ve ilerleyici değildir. (Can & Karakaş, 2005). Fakat, demans yaşlanmayla birlikte prevalansı artan ciddi bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm demans tipleri arasında en sık görüleni olarak Alzheimer hastalığıdır. Alzheimer hastalığı, adını 1907'de Alman doktor Alois Alzheimer'den almıştır. Alzheimer hastalığı, beyin nöronlarına zarar veren, ilerleyici ve dejeneratif bir hastalıktır. Hafızada, davranışlarda ve düşünmede bozulmalara neden olur. Çoğu bilim insanı beyinde bulunan ve hastalığın oluşmasında etkili olan iki proteinin varlığından söz etmektedir. Bu proteinler, Alzheimer'lı birinin beyninde anormal seviyelere ulaşır ve nöronlar arasında toplanan, hücre fonksiyonunu bozan plaklar oluşturur. Ancak bugün hala bilim insanları, bu proteinlerin bu tür zarar verici seviyelere ulaşmalarına yol açan nedenin ne olduğunu bilememektedir. (Keser, 2019). Alzehimer da bilişsel bozuklukların gelişimi 3 ana evrede meydana gelmektedir.  Hastalığın ilk evresi, yavaş ve sinsi gelişen amnestik evredir. Bu evre, klinik öncesi döneme denk gelmektedir ve beynin medial temporal lobunu etkilemektedir. Bir sonraki evre, bilişsel işlevlerde ki bozuklukların günlük yaşama yansıdığı, erken klinik dönemdir. 3. Ve son evre ise global sendrom evresidir. Burada, kişilerde yaygın bozukluklar ortaya çıkar. Bu evreler boyunca, beyinde meydana gelen sinap kayıpları özellikle hipokampüs ve amigdalada meydana gelmektedir. Daha sonra periatemporal alanlara ve prefrontal kortekse doğru sinaps kaybı ilerlemektedir. Beyinde meydana gelen bu değişimler, psikolojik alanlarda da kendini göstermektedir. Duygulanımda ve bilişsel alanlarda bozukluklar meydana gelmektedir. gözlenen başlıca duygulanım bozuklukları kaygı ve depresyondur. Bunların yanında apati, kişilik değişiklikleri, huzursuzluk, aşırı hareketlilik, ajitasyon gibi davranış bozuklukları da gözlenir. Alzheimer hastalarında paranoid hezeyanlar ve intihar düşünceleri de izlenebilir. Hipokampüste ki bozulma bellek kaybı olarak kendini göstermeye başlar. İlerleyişle beraber de dil, dikkat, muhakeme yeteneği gibi bilişsel işlevlerde bozulmalar meydana gelir. Dil sürçmeleri, odaklanamama, eşyaları uygun yerlere koyamama şeklinde davranışlar sergilemeye başlarlar. (Can & Karakaş, 2005). Yedi evreden oluşan Alzhemier hastalığının son evresinde kişi en yakınlarını tanıyamaz ve tamamen bakım verene bağımlı hale gelir. Günümüzde hastalığın tedavisi maalesef yoktur. Çünkü nedenleri hakkında bilim dünyasında halen çalışmalar devam etmektedir. Genetik yapı, alkol ve madde kullanımı, sosyo-ekonomik düzey hastalığın nedenleri arasında sayılmaktadır. Hastalık seyrinde kişilikte meydana gelen değişimleri görmekte mümkündür. Sakin yapıda bir kişinin, hastalıkla beraber daha öfkeli birine dönüşmesi mümkün olabilir. paranoid hezeyanlar, agresyon, diurnal (gece- gündüz ritminin bozulması), affektif bozukluklar hastalık seyrinde karşımıza çıkan psikopatolojik durumlardı. (Taneli, 2017)
Bilimin her geçen gün bizlere yeni kapılar açması alzhemier hastalığı konusunda ki umutlarımızı da arttırmaktadır. Umarım gelecek, bize bu hastalık hakkında güzel haberler verir.

Nisa SIK

 

 

KAYNAKÇA

Can, H., & Karakaş, S. (2005). Bilişsel Süreçlerde Alzheimer Tipi Demansa. Ankara.
Keser, E. (2019). Alzheimer hastalarına yönelik sosyal hizmet müdahaleleri . Yaşlı Sorunları Araştırma Dergisi, 121-128.
Taneli, B. (2017). Geriatrik Psikiatri’de Alzheimer Hastalığı ve. Bursa: Uludağ Üniversitesi.

 

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik