Ana içeriğe atla

THE QUEEN’S GAMBIT FİLM ANALİZİ- GİZEM GÖZEN


THE QUEEN’S GAMBIT FİLM ANALİZİ




“The Queens Gambit’i izledin mi?”, “Ana karakter de rolünü çok iyi oynamış ama ya?”, “Vallahi ben bir gecede bitirdim!”, “Evime satranç takımı mı alsam?”, “Tekrar satranç oynamaya mı başlasam ya?”… Siz de bu soruları duydunuz mu ya da siz de bu diziyi izledikten sonra bunları söyleyenlerden birisi miydiniz? Netflix’e geldiği günden itibaren çevremden duyduğum bu diziyi ben de izledim ve açıkçası etkilenmemek mümkün değildi.

Peki, diziyi birazdan bahsedeceğim yönleriyle hiç düşünmüş müydünüz? Beth’in kişilik bozukluğu, annesini intiharla kaybetmenin etkilerini, partner seçimi, ilişkilerindeki duygusal kopukluğu, alkol ve madde bağımlılığı… Eğer merakınızı gidermek istiyorsanız okumaya devam edin!

İlk olarak Beth karakterinin kişilik analizini yaparak ve daha sonra psikopatolojik açıdan inceleyerek başlamak isterim. Kişilik özelliklerine bakacak olursak, zaman zaman Beth’in depresif bir moda girdiği aşikardı. Fakat genel olarak bu durumdan söz etmek mümkün değil, yani, depresif ruh halinin tutarlı bir şekilde devam ettiğini ve teşhis koyabilecek derecede olduğunu söyleyemeyiz.

Kişiliğini yorumlamak için Beş Faktör Kişilik Kuramını kullanacağım (Deneyime açıklık, özdenetim, dışadönüklük, uyumluluk, nevrotizm). Kişiliği dizi seyri boyunca tutarlı bir şekilde gitmemiş olsa da genel açıdan Beth Harmon’ın yeni deneyimlere açık olduğunu gördük. Çünkü Beth meraklı, özgür ruhlu ve yaratıcı bir karaktere sahipti. Diğer yandan, sorumluluk duygusu ile hareket etme özelliğinin düşük olduğunu gördük. Bunun sebebi de madde kullanımı, dürtüsel davranımı, geç kalma davranışlarının olmasıdır. Aynı şekilde dışadönüklük seviyesi de düşüktü. Beth’i cana yakın, konuşkan veya arkadaş canlısı olarak tanımlayamayız; daha çok mesafeli ve içine kapanık bir kişiliğe sahipti. Uyumluluk özelliği açısından da düşüktü. Beth karakterine baktığımızda, onun açık sözlü veya alçakgönüllü diyemeyiz. Son olarak, yüksek seviyede duygusal dengesizlik yaşadığını gördük. Mesela, Beth aklını çelebilecek olaylara karşı koymada birçok sefer zorluk çekti.

Psikopatolojik açıdan ele aldığımızda ise, Beth, “A Kümesi Kişilik Bozukluğuna” uygun birtakım patolojik özellikler gösterdiğini düşünüyorum, örneğin; paranoid, şizoid, şizotipal kişilik bozuklukları gibi. Bu küme içerisindeki kişilik bozukluğuna sahip kişiler, güvensizlik, toplumsal ilişkilerden kopma ve kişiler arası ortamlarda duygularını kısıtlı gösterme, özgür ve bağımsız olma, başkalarıyla yakınlık kurmayı önemsiz bulma gibi duygulanım özellikleri gösterir. Örnek olarak Beth ilk başta cinsel ilişkiye girdiği kişilere karşı duygusal açıdan soğuk ve kopuktu. Aynı zamanda, sıradışı görsel deneyimler yaşadığını da gördük. Örneğin; çoğu insan satranç oynarken satranç taşlarını oynatıp oyun sonuna kadar görselleştiremez veya yataklarında yatarken tavanda satranç tahtası görmez. Fakat dizi ilerledikçe Beth’in normalleştiğini ve sosyal ilişkilerinde daha sıcak ve samimi hale geldiğini söyleyebiliriz.


Beth’in tutarsız giden bir sempati özelliği vardı. Bazı zamanlarda Beth çok anlayışlı, empatik ve sevgi doluydu; fakat diğer zamanlarda ise sosyal açıdan çok kopuktu. Bu değişimin sebebi dizi ilerledikçe Beth’in daha çok insanla tanışma fırsatına sahip olması ve kişiler arası sosyal ortamlarda daha fazla bulunmaya başlaması olabilir. Ama buna rağmen insan kişiliğinin bu denli değişmesi çok gerçekçi ve olağan bir şey değildir.

İkinci olarak bahsetmek istediğim kısım, Beth’in annesini kaybediş biçimi. Dizide Beth annesini, Beth ile arabadayken kendini öldürme amaçlı kamyona çarpması sonucu kaybediyor. Araştırmalar gösteriyor ki ebeveynlerinden birini intihar sonucu kaybeden çocuklar özellikle savunmasızdırlar ve travmatik bir şekilde yoksun kalırlar. Çocukların bu trajik kayba alışma süreçleri ise çocuğun ebeveyn intihar ettiğindeki yaşı, psikolojik sağlamlığı, kişisel özellikleri, diğer aile üyelerinin destek düzeyi, sosyal, çevresel ve ekonomik faktörler ve çocuğun olaya yüklediği anlamlardan etkilenir. Beth’in kayıpla başa çıkabilmesi için gereken çoğu kaynağa sahip olmadığını görüyoruz maalesef.

Annesinin intihar ettiği zamanda Beth’in yaşının çok küçük olduğunu ve sağlam bir sosyal ve duygusal destek alabileceği bir aile üyesinin de yanında olmadığını gördük. Ona olan biteni yaşına uygun bir şekilde anlatan bir yetişkin yoktu. Bu tarz travmatik olay sonrası çocuklara anlayış düzeyine uygun, açık ve dürüst bir şekilde kayıp hakkında bilgi verilmediğinde özgüvenini, ilişkilerini, yalnızlık duygusunu, özsaygısını ve başkalarına olan güvenini olumsuz yönde zedeler.

Annesini kaybettikten sonra babası veya yakınları tarafından Beth’i sahiplenecek ve destek olacak biri olmadığından dolayı kız yurduna yerleştirilmişti. Bu kayıpla ve kayıp sonrasında Beth’in hayatında bir çocuğun kaldırabileceğinden fazla ciddi değişimler yaşandı. Bu erken çocukluk döneminde yaşanan olaylar belki de Beth’in dizide neden kişilerarası ilişkilerinde kopuk ve mesafeli olduğunu ve romantik deneyim yaşadığı partnerlerine karşı duygusal açıdan soğuk olduğunu anlatıyor olabilir.

Üçüncü olarak bahsetmek istediğim nokta Beth’in uyuşturucu ve alkol bağımlılığı. Beth’in aşırı derecede sakinleştirici hap ve alkol kullandığını söyleyebiliriz. Alkol veya uyuşturucu kullanımı ve bağımlılık gibi bozukluklar hala çok yaygın olan bir sağlık sorunudur. Genelde küçük yaşta bu tarz bir kayıp yaşayan çocukların ileriki hayatlarında madde kullanma ihtimali daha yüksektir.

Madde kullanımının “bağımlılık” seviyesine geldiğini genelde kişi maddeye karşı tolerans geliştirdiğinde anlarız. Örneğin; Beth sakinleştirici hapları bittiğinde ve onları bir süre alamadığında panikleme, tedirginlik ve gerginlik gibi uyuşturucuya bağımlı hale gelmiş kişilerin uyuşturucuyu alamayınca gösterdiği “geri çekilme semptomlarını” göstermiştir. Aslına bakınca dizide Beth’in sakinleştirici hapları kullanmaya devam etmesinin bir diğer sebebi de satranç tahtasını zihninde görselleştirmesine yardımcı olmasıydı. Bu haplar Beth’in gizli silahı haline gelmişti ve onu satrançta aslında bu kadar başarılı yapan şeyde buydu. Ama dizinin sonunda gördük ki aslında Beth hap almadan da bunu yapabiliyordu. Yani burada verilmek istenen mesaj, aslında bunun Beth’in bir yeteneği olmasıydı ve bence gerçekten hoş bir mesajdı.

Alkol kullanımına gelirsek, Beth’in aşırı derecede alkol alımı yaptığını görüyoruz. Genel olarak aşırı derecede alkol kullanan kişilerin davranışında gördüğümüz bazı semptomları Beth’te de gördük. Örneğin; Beth alkol kullandığı dönemde sinirli, sorunlarını çözümlemeye isteksiz, çevresini ihmal ettiği, kişisel görünümüne önem vermediği ve daha az sorumluluk aldığı bir dönemdeydi. Bu kullanımı sebebiyle hatta çok önemli olan satranç turnuvasına geç kalmıştı ve bunun yanında satranç hayatındaki en önemli şey olduğu halde umursamaz bir tavır takındığını söyleyebiliriz.

Kısacası, Beth’in satranç oynamaya başlaması ve devam ettirmesinin nedeninin hem kendini tedavi ettiği ve rahatladığı bir yöntem olduğunu düşünmenin yanı sıra kontrol edebildiği ve egemenlik kurabildiği için de oynadığını düşünmekteyim. Zaman zaman tutarsız giden bir takım sahneler olsa da Beth Harmon karakterini canlandıran Anya Taylor Joy sayesinde de diziye kitlenip birkaç günde bitirdiğimiz bir mini seri oldu.

Teşekkürler.
Gizem Gözen


Referanslar

1. Akerman, R., & Statham, J. (2011). Childhood bereavement: A rapid literature review. Childhood Wellbeing Research Centre.

2. Akyunus, M. & Gençöz, T. (2016). Kişilik bozukluğu inanışlarının kişilerarası döngüsel model üzerindeki temsili. Türk Psikoloji Dergisi, 31(77), 1-7.

3. Butcher, J. N., Mineka, S., & Hooley, J. M. (2012). Abnormal Psychology (15th ed.). Pearson.

4. Ellis, J., Dowrick, C., & Lloyd-Williams, M. (2013). The long-term impact of early parental death: Lessons from a narrative study. Journal of The Royal Society of Medicine, 106(2), 57-67.

5. Ratnarajah, D., & Schofield, M. J. (2007). Parental suicide and its aftermath: A review. Journal of Family Studies, 13(1), 78-93.



























Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle