Ana içeriğe atla

TRİKOTİLLOMANİ (SAÇ YOLMA BOZUKLUĞU)- MERVE CEREN ŞAFAK


TRİKOTİLLOMANİ 

(SAÇ YOLMA BOZUKLUĞU)




Beden imajı, kendimizi algılayış biçimimiz açısından önemlidir. Beden imajımız dış görünüşümüzü, onunla ilgili düşüncelerimizi ve duygularımızı kapsar (Fettahoğlu, 2014). Bizleri bir bütün olarak etkileyen bu imajın bir parçası da saçlardır. Saç fiziksel açıdan en hızlı değişimi sağlayan parçadır. Kolay şekillendirilir ve boyanabilir böylece kısa sürede etkili değişim elde edilir. Bu kadar hızlı ve etkili değişim sağlayan saçların, bazı bireylerde psikolojik bozukluk kaynağı olduğunu biliyor musunuz?

Trikotillomani, saç yolma bozukluğu olarak bilinen bu bozukluk bedenimizde değişimlere neden olduğu gibi ruhsal anlamda da birçok zorluğu beraberinde taşımaktadır. ‘‘Trikotillomani kelimesi, Yunanca saç (trich), yolma (tillo) ve hastalık derecesinde dürtü (mania) kelimelerinin birleşiminden oluşur’’ (Konkan, Şenormancı, Sungur, 2011). Saç yolma bozukluğunun alt tipleri vardır; otomatik saç yolma ve odaklanarak saç yolma bu alt tiplerdir. Kişiler farkında olmadan saçlarını yolabilir ya da rahatlamak için bu eylemi gerçekleştirebilirler (Tamam, Demirkol, 2019). Bu bozukluk saç kaybına neden olmakla beraber kişinin günlük hayatında da bozulmalara neden olmaktadır.

DSM-IV Tanı kriterlerinde Dürtü Kontrol Bozukluğu altında ele alınan saç yolma bozukluğu, Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal Ve Sayımsal Elkitabı (DSM-V) ile Obsesif- Kompulsif ve İlişkili Bozukluklar (takıntı- zorlantı bozuklukluğu) adı altında ele alınmaktadır. Bireyin bu trikotillomani tanısı alabilmesi için aşağıda bulunan DSM-V Tanı kriterlerini sağlaması gerekmektedir.

‘‘A. Saç yitimi ile sonuçlanacak biçimde kişinin yineleyici olarak saçını yolması.

B. Yineleyici olarak saç yolmayı azaltma ya da durdurma girişimleri.

C. Saç yolma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.

D. Saç yolma ya da saç yitimi başka bir sağlık durumuna (örn. dermatolojiyle ilgili bir durum) bağlanamaz.

E. Saç yolma, başka bir ruhsal bozukluğun belirtileriyle daha iyi açıklanamaz (örn. beden algısı bozukluğunda dış görünümle ilgili algılanan kusur ya da özürü düzeltme girişimleri)’’ (DSM-V, 2013).

Trikotillomani, saç yolmanın yanı sıra sakal, bıyık, kirpik, kaş yolma şeklinde de belirti gösterebilir. Bu bozukluğa sahip bireylerin bir kısmı sadece yolmaz yoldukları parçayı yutma eylemi ile devam edebilir. Bu durum ‘Trikofaji’ (Rapunzel Sendromu) olarak anılır ve yutulan saçlar kusma, kilo kaybı ya da bağırsakta tıkanma yaşanmasına neden olabilir (Fettahoğlu, 2014).

Saç yolma bozukluğu çocukluk çağında ortaya çıkabilir ve ergenlik dönemi ile davranışta artış gözlemlenebilir. Bu davranışın birçok nedeni olabilir ancak çevresel faktörler ele alındığında travmalar, ebeveynlerin boşanması, ölüm gibi yaşam olayları etkilidir. Trikotillomani genetik yatkınlık içerebilir, ailede aynı davranışı sergileyen birileri olabilir ya da başka türde takıntı- zorlantı bozukluğu (obsesif- kompulsif bozukluğu) sergileyen bir aile bireyi olabilir. Bozukluk, başka bozukluklarla birlikte gözükebilir (anksiyete, duygudurum, madde kullanım bozuklukları, depresyon). Yapılan araştırmalara göre, tedavi aşamasında multidisipliner bir yaklaşım gerekmektedir. İlaç tedavisi ve kognitif davranışçı terapi birlikte etkili sonuç verebilmektedir.



Teşekkürler,

MERVE CEREN ŞAFAK

Kaynakça

1) Çığıl Fettahoğlu, E. (2014). Primer psikiyatrik bozukluklarla ilişkili saç kayıpları. Archives of the Turkish Dermatology & Venerology/Turkderm, 48.

2) Konkan, R., Şenormancı, Ö., & Sungur, M. Z. (2011). Trikotillomani: Tanı, farmakoterapi ve kognitif davranışçı terapisi. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni-Bulletin of Clinical Psychopharmacology, 21(3), 265-274.

3) Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı’ndan, çev. Köroğlu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2013.

4) Tamam, L., & Demirkol, U. D. M. E. (2019) Obsesif Kompulsif Bozukluk ve İlişkili Bozukluklar.

5) http://cocukca.org/cocuk-gelisimi/cocuklarda-sac-yolma-hastaligi-trikotillonomi-nedir/











Yorumlar

  1. Ceren Hanım yazılarınızı her seferinde ilgi ve merak ile takip ediyorum. Teşekkürler..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik