TAKINTI ZORLANTI BOZUKLUĞU
DSM 5’e göre Takıntı-Zorlantı Bozukluğu (Obsesif Kompulsif
Bozukluk), takıntıların (obsesyonların), zorlantıların (kompulsiyonların) ya da
her ikisinin birlikte var olması durumudur. Bir kişinin OKB tanısı alabilmesi
için takıntı ya da zorlantıların kişinin günde bir saatten fazla zamanını
alması, hayatında birçok yönden işlevselliğini düşürmesi gerekir. (Toplumsal,
eğitim, iş vb.) Takıntı-zorlantı belirtileri, bir maddenin (kötüye
kullanılabilen bir madde, bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun
fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz (DSM-5). Ayrıca DSM-5’e göre kişinin
bu bozukluğa karşı içgörüsünün olup olmadığı, tanı anında ya da geçmişte tik
bozukluğu tanısı alıp almadığı belirtilmelidir.
OKB hastalarında %80’e varan oranlarda yineleyen majör
depresyon gelişimi gözlenmektedir. Ayrıca başta panik bozukluk olmak üzere,
yaygın anksiyete, sosyal ve özgül fobi ve travma sonrası stres bozukluğu da sık
birliktelik gösteren hastalıklardandır.
Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), Amerikan Psikiyatri Birliği’nin Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel Elkitabı 4.Basımı’nda (DSM-IV TR) anksiyete bozuklukları arasında yer almasına rağmen, 2013 yılında yayınlanan 5.Basım’da (DSM-5) obsesif kompulsif bozukluk ve ilişkili bozukluklar başlığına taşınmıştır. Bu başlıkta OKB’nin yanı sıra beden dismorfik bozukluğu, istifçilik (biriktiricilik), saç yolma bozukluğu (trikotillomani), cilt yolma bozukluğu (ekskoriasyon) da yer almaktadır.
Genellikle 20-30 yaş civarında gözlemlenen bir hastalık olmasına karşın, ergenlik öncesi çağda dahil herhangi bir yaşta görülebilir. Erkeklerde daha erken yaşta başlamasına rağmen genel olarak kadınlarda daha sık görülen bir hastalıktır. Son yıllarda yapılan çalışmalarla, sanılanın aksine nadir görülen bir hastalık olmadığı belirtilmiştir. Yapılan bu araştırma sonuçlarına göre OKB her 100 kişiden 2-3 kişide görülmektedir.
Obsesyon ve kompulsiyon türleri çeşitlilik göstermektedir. Bulaşma obsesyonu ve temizlik kompulsiyonu en sık görülen çeşidi olmakla birlikte; kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonu,cinsel içerikli obsesyonlar,dini içerikli obsesyonlar,simetri/düzen obsesyon ve kompulsiyonları,dokunma kompulsiyonları,sayma kompulsiyonları,biriktirme ve sayma kompulsiyonları da diğer obsesyon ve kompulsiyonlara örnek olarak gösterilebilir.
OKB’nin nedeni tam olarak belirlenememesine rağmen genetik
ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Genetik faktörlerin
etkililiğini ölçmek amacıyla ikiz çalışmaları yapılmıştır. Tek yumurta
ikizlerinde OKB konkordansı %90’lara yaklaşan yüksek oranlarda bulunurken,
dizigotlarda bu oran %47 olarak bildirilmiştir. İkiz çalışmalarının haricinde
birinci derece yakınının OKB tanısı almış olması da kişinin OKB riskini artıran
bir faktör olarak gözlemlenmiştir (%35). Çevresel faktörlere örnek olarak
çocukluk çağında yaşanılan travmalar, güvenli bağlanmanın oluşmadığı ebeveynlere
sahip olmak, taciz veya tecavüze uğramak, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz
kalmış olmak riski arttıran faktörlerdir.
OKB tedavisinde psikofarmakoloji ya da psikoterapi
uygulanır. En iyi sonucun alınabilmesi için ilaç tedavisi ve bilişsel
davranışçı terapinin birlikte uygulanması önerilmektedir. İlaç tedavilerinde
hastaların beynindeki serotonin seviyelerini artırmaya yönelik ilaçlar
kullanılabilir. Bilişsel davranışçı terapide ise hastaya maruz bırakma yoluyla
rahatsızlık veren düşüncenin oluşturduğu kaygıyı azaltmak hedeflenir. Buna
kısaca alıştırma tedavileri de denir. Hastaya psikolog eşliğinde maruz bırakma
uygulanacağı gibi çeşitli ödevler de verilir.
OKB’li hastaların tedavisinde etkin olan yalnızca
psikiyatristler ve psikologlar değildir. Diğer hastalıklarda da olduğu gibi
aile, arkadaş ve çevrenin de tedavide çok büyük etkisi vardır. Bu yüzden unutulmaması
gerekir ki sevgi her zaman en iyi ilaçtır.
Yazımı son dönemin beğenilerek izlenilen dizisi Masumlar
Apartmanı’ndan bir örnekle bitirmek istiyorum. Bu dizide çocukluk dönemlerinde psikolojik ve
fiziksel şiddete maruz kalmış, ebeveynleriyle güvenli bağlanmayı kuramamış,
sevgisiz büyümüş yetişkinleri görüyoruz. Kardeşlerden en büyüğü olarak
izlediğimiz Safiye karakteri OKB’nin en sık görülen çeşidi olan bulaşma
obsesyonu ve temizlik kompulsiyonunu örnekliyor. Bunun yanında ilişkili
bozukluklardan da istifçilik(biriktiricilik)bozukluğuna örnek gösterilebilecek
bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır.
Teşekkürler,
EYLEM YILMAZEL
KAYNAKÇA
1)
Dursun K, İbrahim D, Murat E. (2011). Çocukluk
Çağı Başlangıçlı Obsesif Kompulsif Bozukluk. Psikiyatride Güncel
Yaklaşımlar,3(2),278-295.
http://cappsy.org/archives/vol3/no2/cap_03_12.pdf
2)
Yasir, Ş., Mehmet, E. K., Kadir, Ö., Türkan, Ö.,
Mehmet, H. T., Erkan, K., Bengü, Y. (2014). Obsesif Kompulsif Bozuklukta
Bilişsel Davranışçı Grup Psikoterapisinin Etkinliğinin Değerlendirilmesi. Türk
Psikiyatri Dergisi,25, 225-33.
3)
Pınar, Ö. ve Ayla A. (2001). Çocuk ve Ergenlerde
Obsesif Kompulsif Bozukluk. Sürekli Tıp Eğitim Dergisi ,10(11), 409-411.
4)
Murat, M. D., Artuner, D., Filiz. D., Oryal, E.
T., Emine Ş., Fatma Y. (2005). Obsesif Kompulsif Bozuklukta Sosyodemografik
Özellikler ve Fenomenoloji. Anadolu Psikiyatri Dergisi,6, 133-144)
Yorumlar
Yorum Gönder