Ana içeriğe atla

ÖZGÜL ÖĞRENME BOZUKLUĞU- EYLEM YILMAZEL


ÖZGÜL ÖĞRENME BOZUKLUĞU


Özgül Öğrenme Bozukluğu, çocuğun yaş ve zekası ile tutarlı olmayan, kültür ya da aldığı eğitim imkanlarının zayıflığı gibi çevresel faktörler ile açıklanamayan bir problemdir (DSM-5, 2013). DSM-5 tanımından hareketle özgül öğrenme bozukluğunun zihinsel yeti eksikliğinden tamamiyle farklı, zeka düzeyiyle açıklanamayacak bir bozukluk olduğunu söyleyebiliriz. Özgül Öğrenme Bozukluğu, merkezi sinir sistemimizin isleyişindeki bozukluktan kaynaklandığı öngörülen nörogelisimsel bir sorundur.
Profesyonel yardım almaya başlayan ailelerin en çok sordukları sorulardan biri de kaç defa daha görüşmeye gelmeleri gerektiği ve bu durumun daha ne kadar devam edeceğiyle ilgilidir. Bu soru esas itibariyle problemin tam olarak anlaşılamadığına işaret eder. Çünkü özgül öğrenme bozukluğu tanı itibariyle yaşam boyu süren gelişimsel bir sorundur. Ailelerin yapması gereken sorunun geçmesini beklemek değil, bu sorunda çocukla beraber hareket edebilmektir. Her çocukta sorun alanları ile ilgili becerilerin hepsi aynı şekilde kötü değildir. Bu yüzden her bir çocuğun bir diğerinden farklı olduğu ve ilgili tedavi protokolünün de genel bazı koşullar hariç çocuğa özgü olması gerekmektedir.

DSM-5 tanı kriterleri dikkate alındığında Özgül Öğrenme Bozukluğu üç temel belirti grubunda ele alınmıştır :

a. Okuma Bozukluğu (Disleksi),

b. Yazılı Anlatım Bozukluğu (Disgrafi) ve

c. Sayısal (matematik) Bozukluğu (Diskalkuli)’dir.

Bu tanı kriterlerinden en çok karşımıza çıkan okuma bozukluğudur(disleksi). Nerdeyse her yüz çocuktan beşi disleksi tanısı almaktadır. Tanı kriterlerinden birkaçını birden taşıyan çocuklar da mecvuttur.

Özgül öğrenme bozukluğu yaşayan çocuklar erken çocukluk döneminden itibaren; motor(özellikle ince motor) becerilerinde yetersizlik, dikkat sorunları(özellikle seçici dikkat), dil yeteneklerinde sorunlar, yön bilgisi(sağ-sol), zamana dair kavramları(dün-bugün-yarın) öğrenmede zorluk yaşarlar. Profesyonel yardım almak için başvuru zamanları ise genellikle ilkokul ikinci sınıf sonuna tekabül eder.

Özgül öğrenme bozukluğu yaşayan çocukların hayatında, üst paragrafta örneklediğimiz gibi karşı karşıya kaldıkları zorluklardan dolayı akademik başarızlık, sosyal ilişki kurmada güçlük, günlük yaşantı pratiklerinde aksaklık ve duygusal sorunlar gibi çeşitli sıkıntılar da beraberinde gelir.


Özgül öğrenme bozukluğu, çocuğun yaş ve kapasitesine uygun olarak kendisinden beklenen performansların bir ya da birkaçını özellikle akademi anlanında sergileyememesine sebep olur. Bu çocukların ölçülen zeka seviyeleri normal ya da normalin üstünde olmasına rağmen akademik olarak beklenen performansı gerçekleştiremezler.

Çocuğun ailesi ve öğretmenin şikayetleri bazı noktalarda çocuğu suçlayıcı boyuta kadar varabilmektedir. Ama unutulmaması gereken en önemli husus, bu bozukluğu yaşamanın çocuğun insiyatifinde olan bir durum olmadığıdır.

Ailesi; saatlerce masanın başında oturmasına rağmen ödevini bitirememesi,dikkatinin dağınık olması, çocuğun bir iki sayfa okuduğunda bile çok fazla yorulması ve öğrettiği bir şeyi kısa zaman içinde unutmasıyla alakalı birçok şikayette bulunabilir. Öğretmenin ise dikkat eksikliği başta olmak üzere; çocuğun arkadaşlarından geri kalması ama müfredatı yetiştirebilmesi için çocuğa özel ilgisinin olanaksızlığıyla alakalı şikayetleri olabilir.

Çocuklar sınıf ortamında arkadaşlarından geri kaldıklarını fark ettiklerinde kaygı duymaya başlarlar. Bunun önüne geçmek için daha çok çalışırlar. Verdiği emeğin fayda etmediğini gördüklerinde öfke duymaya başlarlar. Aile ve öğretmenin çeşitli suçlamalarıyla düşük özgüven geliştirirler. En sonunda da çalışsa da yapamayacaklarına kendilerince ikna olup depresyon boyutuna geçerler. Sınıflarda sessiz sakin, içine kapanık, kendisini ifade etmeyen ve aynı zamanda sınıfın düzenini bozmayan bir çeşit öğrenilmiş çaresizlik boyutuna geçerler. Bu kısır döngüyü kırmak bizlerin elinde. Burada öncelikle bizim anahtarımız problemin doğru anlaşılması yani bilinçlenme. Sonrasında zamanlarının çoğunu geçirdikleri aile ve öğretmenlerinin kabulüyle çizilecek yeni rotaların oluşumu ve çocuğun güçlü özelliklerine odaklanılması. Burada çocukların mecvut potansiyellerini ortaya çıkarmak için geliştirilecek tutum onlara güven duyup, anlayışlı ve destekleyici olmak. Tüm bunların gelişebilmesi için unutulmaması gereken şey farkındalık oluşumu. Çünkü çocuk ancak farkındalık oluşumuyla yetersizlik hissinden uzaklaşabilir. Topluma, aileye, öğretmenlere, biz geleceğin psikologlarına çok iş düşüyor. Herkesin eli taşın altında. 


Eğer izlemeyenleriniz varsa disleksi ve diskalkuli olan bir çocuğun hayatının, bilinçli bir öğretmenin elinde nasıl değişebileceğini görmek adına Her Çocuk Özeldir- Yerdeki Yıldızlar (Taare Zameen Par) adlı 2007 yapımı filmi Aamir Khan’ın muhteşem oyunculuğuyla izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.


Teşekkürler,

Eylem YILMAZEL


KAYNAKÇA
1) Amerikan Psikiyatri Birliği (2013) Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı, Beşinci Baskı (DSM-5) (Çev. ed.: E Köroğlu). Ankara, Hekimler Yayın Birliği, 2013.
2) Dursun K, Tümer T, Fatoş S(2006) Özgül öğrenme bozukluğu ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu binişikliğinin bilişsel özellikleri. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi 13:2 s:60-68.





Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik