EVRİMSEL PSİKOLOJİ'DE
CİNSİYET ROLLERİNİN DÖNEMSEL DEĞİŞİMİ
Evrimsel Psikoloji, Bilişsel Psikoloji ve Evrimsel Biyoloji adlı iki farklı bilim dalının birleşimden oluşmuş bir psikoloji alt alanıdır. İnsan davranışını anlamak adına bu iki farklı disipline gereksinim duyar. Bunların yanında gelişim psikolojisi ve sosyal psikolojiyle de sıkı sıkıya bağlı bir uzmanlık alanıdır.
Bilişsel Psikoloji, eylemlerimizin nedeni olarak zihinsel süreçleri ön plana çıkarır. Zihnin mekanizmalarını açıklamaya yönelik çalışmalar sürdürür. Evrimsel Biyoloji ise insanın doğrudan doğruya bir tanrı tarafından yaratıldığı fikrinden uzaklaşıp; insanların ape benzeri atalarından evrimleşerek bugünkü haline geldiğini savunur. Savunduğu düşünceye göre yeryüzünde yaşayan diğer canlılar da aynı tek ve ana-atayı paylaşmaktadırlar.
Evrimsel Psikoloji, insan davranışlarını atalarımızın hayatlarını sürdürdükleri çevreyle yaşadıkları sorunlara geliştirdikleri adaptasyon sonucu psikolojik uyumun bir ürünü olarak açıklar. Evrimsel Psikolojinin tarihine bakacak olursak Charles Darwin’in doğal seçilim teorisine dayandığını söyleyebiliriz. Türlerin Kökeni’nde Darwin psikolojinin evrimsel bir uzmanlık alanının oluşacağını öngörmüştür.
Evrimsel Psikoloji alanında araştırmacılar her ne kadar bütün insan davranışları ve zihinsel süreçleriyle ilgilense de bazı konular üzerinde daha fazla yoğunlaşmışlardır. Odaklanılan konulara örnek olarak insan eşleşmesi,cinsiyetler arası ve cinsiyet içi sosyal ilişkiler, cinsel yönelimli davranışlar gösterilebilir.
Evrimsel Psikoloji alanında araştırmacılar her ne kadar bütün insan davranışları ve zihinsel süreçleriyle ilgilense de bazı konular üzerinde daha fazla yoğunlaşmışlardır. Odaklanılan konulara örnek olarak insan eşleşmesi,cinsiyetler arası ve cinsiyet içi sosyal ilişkiler, cinsel yönelimli davranışlar gösterilebilir.
Kalıtım yoluyla sahip olduğumuz, atalarımızdan bizlere miras kalan ve çevre etkisiyle sahip olduğumuz cinsiyet rolleri birçok aşamada davranışlarımıza şekil verir. Seçtiğimiz meslekten, evleneceğimiz zamana, ne zaman ebeveyn olacağımızdan, toplum içindeki tavırlarımıza kadar çok geniş bir yelpazede hayatımızı etkiler. Çok küçük yaşlardan itibaren maruz kaldığımız normlar cinsiyet rollerimizi belirler, bizlere kimlik kazandırır. Çocukların ellerine tutuşturulan oyuncaklardan, giydirilen kıyafetlere ve hatta bu kıyafetlerin renklerine kadar hemen hepsi cinsiyeti esas alır. Kız çocuklarına tencere, tava verilirken; erkek çocuklarına araba, oyuncak takım çantası verilir. Hadi kızım bize bir kahve yap içelim denilirken, oğlum araban ne kadar hız yapıyor göster bakalım denilir. Tüm bunların sonunda kadından beklenen rol mutfakta yemek pişirmesiyken erkeğe yüklenen rol makinelerle uğraşması, araba kullanmasıdır.
Mutfağa giren erkek şaşırtır bizi, araba kullanan kadına güven duyulmaz; kötü sürücü görüldüğünde kesin kadın şöfördür yargısı öne sürülür.
Erkeklere ağlamaması, duygularını belli etmemesi öğretilir. Çünkü o babadır, evin direğidir, sağlam durması beklenilir. İnsan olduğu unutularak. Kadına narin olması dikte edilmiştir. Prensestir o çıtkırıldımdır. Elinin hamuruyla her şeye karışmasındır. Sulu gözdür.
Dilimizde de cinsiyetçi ifadelerin örnekleri fazlasıyla mevcuttur: Hassaslığı kadınlara havale eden hassas olmayı kötüleyen ‘karı kılıklı’, üzüntü gibi durumları sadece kadınlara atfeden ‘karı gibi ağlamak’, doğru olmayı erkeklere özgü zanneden ‘adam olmak’, iş hayatında aktif olmayı erkekliğe bağlayan ‘ iş adamı’ gibi sayısız kelime ve cümle vardır.
Dilimizde de cinsiyetçi ifadelerin örnekleri fazlasıyla mevcuttur: Hassaslığı kadınlara havale eden hassas olmayı kötüleyen ‘karı kılıklı’, üzüntü gibi durumları sadece kadınlara atfeden ‘karı gibi ağlamak’, doğru olmayı erkeklere özgü zanneden ‘adam olmak’, iş hayatında aktif olmayı erkekliğe bağlayan ‘ iş adamı’ gibi sayısız kelime ve cümle vardır.
Evrimsel Psikoloji bağlamında tekrardan bakacak olursak cinsiyet rollerini dönemsel olarakta iyi yorumlayabilmemiz gerekmektedir. Yaratılış itibariyle kadınlardan fiziksel olarak daha güçlü bir yapıya sahip olan erkekler, atalarımız döneminde ailesini tehlikelerden koruyan bir role sahipti. Avlandıktan sonra getirdiği ürünü pişiren konumunda da kadın vardı. Bu bağlamda baktığımızda erkeğin eve ekmek getirip kadının da mutfakta oluşu aslında rahatsız edici bir durum gibi gözükmüyor. Çünkü ortada bir iş bölümü hakim. Ama günümüze döndüğümüzde kadına yüklenen rollerin aslında çok rahat bir şekilde dışına çıkabileceğini görürüz. Günümüz teknolojisiyle, modern dünyada kadın ve erkek eşitlenmiş durumdadır. Eşit haklara sahip, eşit statülerde aynı uzmanlıkla çalışabilme kapasitesi mümkündür. Evi dişi kuşun yaptığı, kadının yerinin evi olduğu düşüncesinden hızla uzaklaşılmalıdır. Evrimleşme sadece biyolojik ve dış görünüşle sınırlı kalmayıp aynı zamanda psikolojik de bir süreçtir. Modern dünyaya adapte olup kadının gücünün farkına varılmalıdır. Erkek işi yoktur. İş vardır. Erkekler ağlamaz değil de hepimizin insan olduğu ve dolayısıyla duygularımızın olduğu, ağlamanın da gülmek gibi normal bir duygu dışavurumu olduğunun benimsendiği, evrimselleşmenin psikolojik yönünün de sürdüğü yarınlara umutla...
Teşekkürler.
Eylem YILMAZEL
Teşekkürler.
Eylem YILMAZEL
Yorumlar
Yorum Gönder