Ana içeriğe atla

EVRİMSEL PSİKOLOJİ'DE CİNSİYET ROLLERİNİN DÖNEMSEL DEĞİŞİMİ- EYLEM YILMAZEL


EVRİMSEL PSİKOLOJİ'DE 

CİNSİYET ROLLERİNİN DÖNEMSEL DEĞİŞİMİ





Evrimsel Psikoloji, Bilişsel Psikoloji ve Evrimsel Biyoloji adlı iki farklı bilim dalının birleşimden oluşmuş bir psikoloji alt alanıdır. İnsan davranışını anlamak adına bu iki farklı disipline gereksinim duyar. Bunların yanında gelişim psikolojisi ve sosyal psikolojiyle de sıkı sıkıya bağlı bir uzmanlık alanıdır.

Bilişsel Psikoloji, eylemlerimizin nedeni olarak zihinsel süreçleri ön plana çıkarır. Zihnin mekanizmalarını açıklamaya yönelik çalışmalar sürdürür. Evrimsel Biyoloji ise insanın doğrudan doğruya bir tanrı tarafından yaratıldığı fikrinden uzaklaşıp; insanların ape benzeri atalarından evrimleşerek bugünkü haline geldiğini savunur. Savunduğu düşünceye göre yeryüzünde yaşayan diğer canlılar da aynı tek ve ana-atayı paylaşmaktadırlar.

Evrimsel Psikoloji, insan davranışlarını atalarımızın hayatlarını sürdürdükleri çevreyle yaşadıkları sorunlara geliştirdikleri adaptasyon sonucu psikolojik uyumun bir ürünü olarak açıklar. Evrimsel Psikolojinin tarihine bakacak olursak Charles Darwin’in doğal seçilim teorisine dayandığını söyleyebiliriz. Türlerin Kökeni’nde Darwin psikolojinin evrimsel bir uzmanlık alanının oluşacağını öngörmüştür.

Evrimsel Psikoloji alanında araştırmacılar her ne kadar bütün insan davranışları ve zihinsel süreçleriyle ilgilense de bazı konular üzerinde daha fazla yoğunlaşmışlardır. Odaklanılan konulara örnek olarak insan eşleşmesi,cinsiyetler arası ve cinsiyet içi sosyal ilişkiler, cinsel yönelimli davranışlar gösterilebilir.

Kalıtım yoluyla sahip olduğumuz, atalarımızdan bizlere miras kalan ve çevre etkisiyle sahip olduğumuz cinsiyet rolleri birçok aşamada davranışlarımıza şekil verir. Seçtiğimiz meslekten, evleneceğimiz zamana, ne zaman ebeveyn olacağımızdan, toplum içindeki tavırlarımıza kadar çok geniş bir yelpazede hayatımızı etkiler. Çok küçük yaşlardan itibaren maruz kaldığımız normlar cinsiyet rollerimizi belirler, bizlere kimlik kazandırır. Çocukların ellerine tutuşturulan oyuncaklardan, giydirilen kıyafetlere ve hatta bu kıyafetlerin renklerine kadar hemen hepsi cinsiyeti esas alır. Kız çocuklarına tencere, tava verilirken; erkek çocuklarına araba, oyuncak takım çantası verilir. Hadi kızım bize bir kahve yap içelim denilirken, oğlum araban ne kadar hız yapıyor göster bakalım denilir. Tüm bunların sonunda kadından beklenen rol mutfakta yemek pişirmesiyken erkeğe yüklenen rol makinelerle uğraşması, araba kullanmasıdır. 
Mutfağa giren erkek şaşırtır bizi, araba kullanan kadına güven duyulmaz; kötü sürücü görüldüğünde kesin kadın şöfördür yargısı öne sürülür.




Erkeklere ağlamaması, duygularını belli etmemesi öğretilir. Çünkü o babadır, evin direğidir, sağlam durması beklenilir. İnsan olduğu unutularak. Kadına narin olması dikte edilmiştir. Prensestir o çıtkırıldımdır. Elinin hamuruyla her şeye karışmasındır. Sulu gözdür.

Dilimizde de cinsiyetçi ifadelerin örnekleri fazlasıyla mevcuttur: Hassaslığı kadınlara havale eden hassas olmayı kötüleyen ‘karı kılıklı’, üzüntü gibi durumları sadece kadınlara atfeden ‘karı gibi ağlamak’, doğru olmayı erkeklere özgü zanneden ‘adam olmak’, iş hayatında aktif olmayı erkekliğe bağlayan ‘ iş adamı’ gibi sayısız kelime ve cümle vardır.

Evrimsel Psikoloji bağlamında tekrardan bakacak olursak cinsiyet rollerini dönemsel olarakta iyi yorumlayabilmemiz gerekmektedir. Yaratılış itibariyle kadınlardan fiziksel olarak daha güçlü bir yapıya sahip olan erkekler, atalarımız döneminde ailesini tehlikelerden koruyan bir role sahipti. Avlandıktan sonra getirdiği ürünü pişiren konumunda da kadın vardı. Bu bağlamda baktığımızda erkeğin eve ekmek getirip kadının da mutfakta oluşu aslında rahatsız edici bir durum gibi gözükmüyor. Çünkü ortada bir iş bölümü hakim. Ama günümüze döndüğümüzde kadına yüklenen rollerin aslında çok rahat bir şekilde dışına çıkabileceğini görürüz. Günümüz teknolojisiyle, modern dünyada kadın ve erkek eşitlenmiş durumdadır. Eşit haklara sahip, eşit statülerde aynı uzmanlıkla çalışabilme kapasitesi mümkündür. Evi dişi kuşun yaptığı, kadının yerinin evi olduğu düşüncesinden hızla uzaklaşılmalıdır. Evrimleşme sadece biyolojik ve dış görünüşle sınırlı kalmayıp aynı zamanda psikolojik de bir süreçtir. Modern dünyaya adapte olup kadının gücünün farkına varılmalıdır. Erkek işi yoktur. İş vardır. Erkekler ağlamaz değil de hepimizin insan olduğu ve dolayısıyla duygularımızın olduğu, ağlamanın da gülmek gibi normal bir duygu dışavurumu olduğunun benimsendiği, evrimselleşmenin psikolojik yönünün de sürdüğü yarınlara umutla...




Teşekkürler.
Eylem YILMAZEL








Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik