Ana içeriğe atla

EVRİMSEL PSİKOLOJİ PERSPEKTİFİNDEN SALDIRGANLIK NEDENLERİ- BERRAK ÇAKIROĞLU

EVRİMSEL PSİKOLOJİ PERSPEKTİFİNDEN SALDIRGANLIK NEDENLERİ





İnsanların şempanze olmadığı aşikâr olmakla birlikte iki türün ortak olduğu noktalar evrimsel psikologların dikkatini çekmektedir bu ortak noktalardan birini de Wrangham ve Peterson (1996) yaptıkları gözlem sonucunda bilimsel temellere dayandırılmıştır. 5000 memeli ve 10 milyonu aşkın tür ile yaptıkları bu çalışmada ulaştıkları sonuç yalnızca şempanzelerin ve insanların kendi türlerine karşı ölümcül saldırılarda bulunan erkeklerce başlatılmış eş güdümlü koalisyonlar gösterdikleri buna ek olarak komşu bölgelere baskın yaptıklarıdır. Bu durum bilinen diğer türlerde görülmemektedir. İki türün ortak yönlerinden biri de sayısal olarak üstün olan kişi ya da grupların saldırma ihtimallerinin daha yüksek düzeyde olmasıdır. Evrimsel psikoloji perspektifinde saldırganlığın temelinde birkaç unsur vardır.

Bireyler saldırganlaşarak diğerlerinin stoklamış olduğu değerli kaynakları elde etmeyi hedeflemektedir buna örnek olarak çocuklarda akran zorbalığı yetişkinlerde de şiddet ve hırsızlık verilebilir. Burada bireylerden birinin diğerinin malına, parasına vb. herhangi bir kaynağını zor kullanarak ele geçirmesi söz konusudur ve bu her yaştan insanda görülebilmektedir. Bu fiziksel saldırganlığa erkeklerde daha sık rastlanmaktadır ve cinsiyete dayalı farklılaşma üç yaş gibi erken bir dönemde meydana gelmektedir.
Saldırganlıktan korunmak için de saldırganlığın kullanıldığı görülmektedir. Mevcut kaynakların saldırılara karşı korunması ve potansiyel saldırılara karşı korkutucu bir izlenim yaratarak caydırmak için kullanıldığı görülmektedir.

Aynı cinsiyete sahip bireylerin aynı kaynaklara ulaşmak için çabaladığı durumlar da saldırganlık yaratabilir. Bireylerin hemcinslerinin itibarına, beğenilirliğine, konumuna, onuruna vb. pek çok alanda zarar vermek amacıyla sergilediği saldırgan tavırlardır. Bu sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla siber zorbalık olarak da kendini göstermektedir. Kadınların sözlü saldırganlık ile rakip hemcinslerinin dışlanmasını sağladıkları ifade edilmektedir. Sosyal medya hesaplarında paylaşım yapan kadınların hemcinslerinin başta fiziksel görünümleri olmak üzere pek çok konuda saldırganca söylemlerine maruz kaldıkları hemcinslerinin yaptıkları yorum ve paylaşımlar aracılığıyla görülmektedir. Kadınların saldırganlıklarını çoğunlukla dolaylı bir şekilde ifade ettikleri görülmektedir. Evrimsel psikolojiye göre bunun temelinde üreme tehditlerini azaltmaya yönelik olan çaba vardır.

Saldırganlığın temelindeki bir diğer unsur da durum ve güç hiyerarşisidir. Çetelerde ve savaş anlarında saldırganlık bireye cesurluk atfedilmesine ve bireylerin güçlü kabul edilerek hiyerarşik olarak bir üst noktaya taşınmasını sağlayabileceği gibi ülke yöneticisi, eğitimci vb. konumda olan bireylerde ise itibar kaybına yol açabilmektedir. Burada bağlamın ne kadar önemli olduğu görülmektedir.

Bireylerin gelecekte karşılaşabileceği potansiyel tehlikelere karşı korunmasında da saldırganlık önem arz etmektedir. Çoğumuz bizden daha saldırgan kişilerle çatışmaktan kaçınırız. Buna örnek olarak bir savunma sanatı alanında eğitimli bir kişiyle veya benzer olarak boks yapan birine karşı saldırgan davranışlarda bulunmaktan çekinmesi verilebilir.

Saldırganlığın temelindeki bir diğer unsur da ne yazık ki cinsel sadakatsizliği engellemek amaçlı olduğu görülmektedir. Erkekler partnerlerinin onları aldatma riskine karşı ya da kıskançlıkları nedeniyle kadınlara şiddet uygulamaktadır. Böylece kadınların onlara olan bağlılıklarını korumayı, onları diğer erkeklerden uzak tutmayı amaçlamaktadırlar bu nedenle de hala ne yazık ki her gün pek çok kadın bu nedenle şiddete maruz kalmakta hatta öldürülmektedir. Bu cinayetlerin temelinde bazı kültürlerdeki onuru geri kazanma meselesi olduğu da görülmektedir. Bireylerin sadakat ve onurun bu şekilde korunamayacağının farkında varmaları, kimsenin şiddetin herhangi bir türüne maruz kalmaması, kalınması ya da buna şahit olunması durumunda da sessiz kalmamaları dileğiyle.

Evrimsel psikoloji açısından insanların yaşamlarını sürdürmelerini ve üremelerini sağlayan saldırganlık bu yazıda yalnızca nedenlerini oluşturan etmenler açısından kısaca ele alınmıştır ancak ayrıntılı bilgi edinmek isterseniz kaynakçadaki kitabı incelemenizi tavsiye ederim.


Teşekkürler.
Berrak Çakıroğlu


Kaynaklar
Wrangham, R. and Peterson D. (1996). Demonic males: Apesand the origins of human violence. New York: Houghton Mifflin Harcourt.
Buss, D. M. (2019). Evolutionary psychology: The new science of the mind. (6th ed.). New York: Routledge.






Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik