Ana içeriğe atla

BİLİNCİN EVRİMİ- NASİRA CANSEV BUKHARİ

BİLİNCİN EVRİMİ





Bilinç, sadece psikolojinin değil felsefenin, tıbbın birçok alanın da soru işaretlerine sahip olduğu bir kavramdır. Psikoloji bir altının bir üstünün olduğunu iddaa eder, felsefe bizi biz yapan şeydir der ve insan doğasının derinlerine iner; tıp ise bunun beyindeki yerini arayıp insan hayat kalitesinin psikolojiden daha farklı olarak peşine düşer. Bu düşünceyle, insanlar bilincin nöral bağlantılarını aradılar ve bilinci anlamak için tam olarak nereye bakmalarını gerektiğini bilemediler. “Bilinç nöronları” mı vardı? Yoksa bu var olmayan bir kavram mıydı?

“Sıcak bir ocağa dokununca parmaklarınızı hemen geri çekersiniz. Çünkü acının bilincine varmışsınızdır. Buradaki sorun şu: Parmağınızı geri çekmenize sebep olan şey bilinç değil. Burada bir dizi refleks işlemektedir. Bilinç, dersinizi almanızı sağlayan şeydir. Bir daha sıcak bir ocağa dokunmazsınız. Bilinç bir varlık değil, bir süreçtir. Hayvanlarda da bilinç var, ama insanlardaki daha üst düzeyde bir bilinç. Dahası, yapay bilinç oluşturma konusunda da adımlar atmaya başladık.”
Bu sözler Nobel ödüllü biyolog Gerald Edelman’a ait. Edelman’a hatta aslında bütün somut düşünürlere göre bilinç biyolojik bir yapı olarak karşımıza çıkıyor ve aslında hayatımız boyunca doğal bir seleksiyondan geçiyor. Yani kullanışlı davranışlar kuvvetlenirken kullanışsızlar unutuluyor. İşte ‘bilincin evrimi’ kavramı da burda karşımıza çıkıyor. Buna nöral Darwincilik diyenler de mevcut. Ancak biliyoruz ki doğal seçilimin sonunda kazananların özellikleri az çok birbirine benziyor. Beyin ve bilinç içinse tam tersi olan bu durum, bu konuyu daha eşsiz kılıyor. Yani sizde olan bu beyin ve bu bilinci başka bir canlıda göremezsiniz. Size özel olan bu yaşam formulü sadece size özel değişkenleri yaşamanız sonucu ileriki durumlara kolay adapte olmak üzere kurulur. 

Bir örnek daha verecek olursak, elimize iki hayvan alalım. Biri sadece işaretleri algılarken birinin de bilinci var. Güneş batarken çalılıkların arasından bir sürünme sesi geldiğinde bilinci olan hayvan daha sesin kaynağını görmeden kafasında bir yılan veya aslan olabileceğini önceki deneyimlerine göre canlandırırıp çoktan kaçmaya başlarken öbürü orada duracaktır. Daha çok bilincin evrimine yönelik bir örnek ise insanların genellikle neden arabaya, elektriğe değil de yükseğe veya yılana, örümceğe fobisi olduğudur. Geçtiğimiz yüzyılda icat olan arabalar bizim için yeniyken yılanlar ve yükseklik insanlığın başından beri vardı. Bu da evrimsel olarak bazı korkuların diğerlerine göre nasıl kolay görülebildiğini gösteriyor. İnsanlar bilincinin bilincinde olan tek canlıdır. Buna metabiliş de denir. Hayvanlarda var olan birincil bilinç şimdiki zamana ve bütüne yönelik bir hafızayı kapsarken insan için bu geçmişi anlatma ve geleceğin planını kurmaktır. Ayrıca ahlak da işin içine girer. İnsan türü düşündüğünü düşünüp bunu kendi yararına ve başkalarının çıkarına kullanabilir. Çoğu nörobilimciye göre bunun genetik başka getirileri de vardır. Adalet duygusu gibi. 20 çocuğa 4 er şeker dağıtıldıktan sonra bu sefer her birine farklı sayıda vermişler. Ve her biri kendi hakkını aramış, en azından bölüşmeye kalkışmış. Bu da araştırmacılara, bazı sosyal duyguların genetik olabileceğini düşündürmüş. 

Özetle bilincin ne olduğu tam oturtulamasa da, üç şey söyleyebiliriz. Zaman algısı, deneyimler ve benlik duygusu. Bunların birleşimi olan bilinç insanın sosyal çağında da ahlak olarak ortaya çıkıyor. Ancak sanki hayatta kalmaya yarayan her şeyin bir evrimsel potansiyeli olduğu söz konusuysa, bu, evrimimizin en üst kavramlarından biri gibi duruyor.

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle